VAZİYET PLANI
Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmalısınız.
Güncel Haberler › Forumlar › Mimarlar › VAZİYET PLANI
HAYIRLI AKŞAMLAR VAZİYET PLANI ÇİZERKEN KALEM KALINLIKLARI NE OLMALI?VAZİYETTEKİ EVLERİM,YAKIN ÇEVRESİ,YOLLAR,DUVARLAR BUNLARIN KALINLIĞINI NE YAPMALIYIM? YARDIMCI OLURSANIZ ÇOK SEVİNİRİM
Merhaba Nurcan,
Vaziyet planı çizerken önem sırasına göre en kalından en inceye doğru bir çizim tekniği kullanmalısın. Örneğin bir evin bahçesindeki ağaç veya yolda park etmiş bir araba vaziyet planındaki en önemli şeyler değildir. Ama bunları çizeriz çünkü etrafı algılamak vaziyet planı çizimlerinde önem taşır. Ayrıca ölçeği algılamamıza yardımcı olan şeylerdir bu detaylar. Bu sebeple onları en ince kalınlıkta belirtiriz. Oysa binamızın kütlesinin araziye nasıl yerleştiği çok daha önemlidir. Bu sebeple binaların kapladığı yeri belirten çizgileri kalın çizeriz. Bu mantıkta öncelikle kendi çiziminizde aktarmak istediğiniz önem sırasını iyice belirleyiniz. Çizim kalınlığı olarak 1/500 ölçekte bir çizim için 2.0 ve 0.1 arasındaki kalınlıkları kullanmanızı tavsiye ederim.
Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmalısınız.
mart, 2024
25nis(nis 25)00:0027(nis 27)00:00Mimari Tasarım Araştırmaları Ulusal Sempozyumu IV
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde düzenlenecek. Sempozyumun özet teslim tarihi 30 Ekim 2023.
DEVAMINI GÖSTER...
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde düzenlenecek. Sempozyumun özet teslim tarihi 30 Ekim 2023.
Bilimsel ve teknoloji alanlarında yaşanan gelişmeler, ekonomik ve ekolojik imkan(sızlık)lar, krizler ve kırılganlıklar değişen dünyanın dönüşen disiplinlerini doğurmaktadır. Mimari Tasarım Araştırmaları Sempozyumu araştırmacıları, bu çoklu dönüşüm ağı içinde mimari tasarım eğitiminin geleceğini tartışmaya davet ediyor. [mimarlık eğitimi ve ] mimari tasarım eğitimi bu dönüşümü göğüsleyebilecek mi? Yeni neslin, teknoloji odaklı beklentilerini karşılayabilecek donanıma sahip miyiz?
Sanal gerçeklik, yapay zeka, nörobilim konuları mimari tasarım eğitimini nasıl etkileyecek? Konvansiyonel yöntemler geçerliliğini hala koruyor mu? Yenilikçi, çeşitliliği kucaklayan, katılımcı bir eğitim ortamı aynı zamanda karmaşıklıklar, çelişkiler ve tehditler de barındırır mı? Sonsuz olasılıklar ortamı olarak mimari tasarım stüdyolarını örneğin medya nasıl etkiliyor? Mimari tasarım eğitiminin geleceğinde neler var? Araştırma için geçmişi mercek altına almak mı, deney(im)sel imkanlar-alternatif güzergahlar yaratmak için geleceği aramak mı? Dinamik, duyarlı, uyarlanabilir mimari tasarım eğitimi için bütünsel düşünmek mi, parçalarına ayırmak mı?
Geleceğin yaşam mekanlarını kuracak meslek insanlarının eğitilmesi, karşılarına çıkacak görünen/görünmeyen durumlarla baş edebilmeleri için gerekli bilgi birikimini ve bu bilgi birikimini akılcı kullanabilme becerisini elde etmeleri için mimari tasarım eğitimi nasıl evrilecek? MİTA IV değişimin kaçınılmaz olduğu görüşünden hareketle değişimin önemine dikkat çekiyor ve araştırmacıları mimari tasarım eğitiminin değişimi üzerine düşünmeye davet ediyor ve soruyor: hangi soruları sormalı, hangi kavramlar ile düşünmeliyiz?
Geçmiş-bugün ve gelecek sürekliliğinde deneyim-performans ve spekülasyon ortamı olarak mimari tasarım eğitiminin geleceğini nasıl şekillendireceğiz?
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde gerçekleştirilecektir. Sempozyuma bu konulara odaklanan tüm kavramsal, kuramsal ve uygulamalı çalışmalar davetlidir. Sempozyumun alt temaları ve tartışılabilecek konular -bunlarla sınırlı olmamakla birlikte- sistem, müzakere, taktik, alternatif, paradoks başlıkları altında aşağıda sıralanmıştır:
Sistem
● Sınırlar
● İmkanlar
● Tehditler
● Karmaşıklık ve Çelişki
● Kırılganlıklar ve Acil Durumlar
Müzakere
● Diyalog
● Çatışma
● Etkileşim
● Eleştiri
● Direnç
Taktik
● Teknoloji…
● Bilişim
● Yapay zeka
● Sanal gerçeklik
● Nörobilim
● Medya
Alternatif
● Söylem
● Mecralar
● Yöntemler
● Aktörler
Paradoks
● Ekoloji /Çevre
● Çeşitlilik
● Kimlik
● Standartlaşma
● Yeni konular… paradigmalar eklenenler + eklenecekler
Nereye? Nasıl? Neden?
Önemli Tarihler:
1. Duyuru: 10 Temmuz 2023
2. Duyuru: 26 Temmuz 2023
Özet Teslim Tarihi: 30 Ekim 2023
Özetlerin değerlendirilmek üzere hakemlere gönderilmesi: 15 Kasım 2023
Hakemlerin değerlendirmelerini teslim etmesi: 27 Kasım 2023
Özet değerlendirmelerinin yazarlara iletilmesi: 18 Aralık 2023
Bildiri tam metin teslimi / poster teslimi: 11 Mart 2024
Sempozyum Programının İlan Edilmesi: 19 Nisan 2024
Bildiri Kitabı –E-book: 20 Nisan 2024
Sempozyum: 25-27 Nisan 2024
Düzenleme Kurulu:
Aslı Ağırbaş, Can Müezzinoğlu, Cansu Günaydın Donduran, Demet Mutman Uluengin, Derya Yorgancıoğlu, Gizem Efendioğlu, Gül Çanakçıoğlu, Gülbin Lekesiz, Güliz Özorhon, Hande Tunç, Hülya Yavaş, İlker Fatih Özorhon, İrem Bayraktar, Mehmet Saner, Murat Şahin, Neşe Ganiç Sağlam, Orhan Hacıhasanoğlu, Yağdır Çeliker Cenger,
Bilim Kurulu:
Ahsen Özsoy, Alper Ünlü, Aktan Acar, Aslı Ağırbaş, Aslıhan Ünlü, Arzu Çahantimur, Ayşen Ciravoğlu Demirdizen, Ayşen Çelen Öztürk, Belkıs Uluoğlu, Birgül Çolakoğlu, Cansu Günaydın Donduran, Demet Mutman Uluengin, Derya Yorgancıoğlu, Emel Ardaman, Gül Çanakçıoğlu, Güliz Özorhon, Hülya Turgut, İpek Akpınar, İlker Fatih Özorhon, Mehmet Saner, Mine Özkar Kabakçıoğlu, Murat Şahin, Neslihan Dostoğlu, Neşe Ganiç Sağlam, Nilay Ünsal Gülmez, Orhan Hacıhasanoğlu, Sevil Yazıcı, Tonguç Akış, Tuğrul Yazar, Tülin Görgülü, Yağdır Çeliker Cenger, Zuhal Ulusoy (Tamamlanmamıştır. Son hali duyurulacaktır.)
İletişim:
Web: https://www.ozyegin.edu.tr/tr/mimarlik-ve-tasarim-fakultesi/mita-2024
E-posta: [email protected]
25 (Salı) 00:00 - 27 (Cumartesi) 00:00
23haz(haz 23)00:0031mar(mar 31)00:00Türkiye’de Bizans Çalışmalarının Serüveni
Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Merkezi (GABAM), 6. Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi’nden Koray Durak küratörlüğünde “Türkiye’de Bizans Çalışmalarının Serüveni” isimli bir sergi düzenliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Merkezi (GABAM), 6. Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi’nden Koray Durak küratörlüğünde “Türkiye’de Bizans Çalışmalarının Serüveni” isimli bir sergi düzenliyor.
Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Merkezi (GABAM), 6. Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu kapsamında, Boğaziçi Üniversitesi’nden Koray Durak küratörlüğünde “Türkiye’de Bizans Çalışmalarının Serüveni” isimli bir sergi düzenliyor. ANAMED’de yer alan sergi, eğitimden alan çalışmalarına uzanan oldukça geniş bir konu yelpazesine sahip.
Farklı temaları kronolojik biçimde ele alan sergi, Geç Osmanlı Dönemi’nden başlayarak Bizans çalışmalarının bu dönemdeki çokkültürlü doğasına değiniyor. Türkiye Cumhuriyeti anlatısını içeren ana mekâna girildiğinde ise Bizans çalışmalarının kurumsallaşmasının hikâyesi gözler önüne seriliyor. Kurumsallaşma süreci öncelikle 1923’ten 1990’lara dek üniversitelerde tarih ve sanat tarihi bölümlerinin kurulması üzerinden açıklanıyor. Alan çalışmalarını da içeren bu anlatıya paralel olarak kurgulanan ve mekânı ikiye bölen ara birimde ise Rum cemaatinin katkılarından ve yabancı kurumlarla yapılan iş birliklerinden bahsediliyor.
Serginin ikinci yarısı 1990’lardan günümüze gittikçe zenginleşen bilimsel toplantılar, sergiler, mimari araştırmalar ve müze çalışmalarına odaklanıyor. Sergiyi ikiye bölen bağımsız birimin bu bölüme bakan yüzünde ise paleografi, epigrafi, sicilografi ve sualtı arkeolojisi çalışmaları ile mimari restorasyonlar ele alınıyor.
En son bölüm, ortaöğretimde Bizans’a ilişkin müfredatı değerlendiriyor ve çocuk kitaplarının bir sergilemesini içeriyor.
Sergi mekânı boyunca, temalara uygun biçimde dağıtılmış yedi sözlü tarih videosu yer alıyor. GABAM’ın “Sözlü Tarih Projesi: Türkiye’de Bir Bizansçı Olmak” projesi kayıtlarından seçilerek kurgulanan videolar önde gelen uzmanlarla yapılan röportajlardan kesitler içeriyor.
Sergide iki interaktif unsur bulunuyor. Bunlardan ilki, Şahin Kılıç ve Buket Kitapçı Bayrı’nın Türkiye’de Bizans Çalışmaları: Bir Bibliyografya, 19. yüzyıl-2020 eserinde yer alan kaynakçayı görselleştiriyor. Dokunmatik ekran sayesinde, ziyaretçiler hem yayın hem de tezlerde ağırlık kazanan konuları ve bilim insanlarının ilişki ağlarını keşfedebiliyor.
İkinci interaktif unsur ise Bizans tabakası bulunan kazı ve yüzey araştırmalarını gösteren bir haritadan meydana geliyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2022 yılı izinlerine dayanarak hazırlanan ve bazı kazıların tanıtım videoları ile zenginleştirilen harita, alan çalışmalarının coğrafi dağılımını gösteriyor.
Tasarımını Fika’dan Burak Şuşut, Dilara Tekin Gezginti, Duygu Güven’in yaptığı “Türkiye’de Bizans Çalışmalarının Serüveni”, Vehbi Koç Vakfı’nın malî desteği ve Arçelik’in sponsorluğuyla hayat buldu.
Cumhuriyetin ilk yüzyılında Bizans araştırmalarının geldiği aşamayı tarihsel perspektiften anlatan ve ilk kez ziyaretçilerle buluşan birçok arşiv belgesine ev sahipliği yapan sergi, 23 Haziran 2023-31 Mart 2024 tarihleri arasında ANAMED’de ziyaret edilebilir.
Tarih: 23 Haziran 2023 – 31 Mart 2024
Yer: ANAMED Galeri
Küratör: Koray Durak
Sergi Editörü: Merve Özkılıç
Sergi Tasarımı: Burak Şuşut, Dilara Tekin Gezginti, Duygu Güven
Haziran 23 (Cuma) 00:00 - Mart 31 (Pazar) 00:00
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
20eyl(eyl 20)00:0026may(may 26)00:00İstanbul’un 500 Yılı Meşher’de
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Sergi Afişi / Anonim, Totpografik İstanbul Görünümü İçeren Vitrin Tabakları, Dekorasyon: Boyer
İstanbul’un önde gelen disiplinler arası sanat mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar isimli sergiyi ziyaretçileriyle buluşturuyor. 20 Eylül’de açılan serginin küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı üstleniyor. Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergideki eserlerin üreticileri de büyük çeşitlilik gösteriyor. Gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar Batılılar tarafından bazen politik veya askeri bazen estetik amaçlarla üretilen eserlerde farklı teknikler öne çıkıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çokkültürlü yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor. Bu alıntılar Batılı eser sahiplerinin bakış açısı ile 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Osmanlı/Türk edebiyatından sanatsal üretimler arasında bir diyalog imkânı yaratıyor. Sergi şehre tekrar bir güzelleme yapmak yerine, anlatının çeşitliliğini, tasvirlerin farklılığını incelemeye davet ediyor.
Batılıların gözünden İstanbul
İngiliz ressam Henry Aston Barker’ın 1799 yılında Galata Kulesi’nin tepesinden çizdiği eskizlere dayanarak oluşturduğu İstanbul Panoraması, elçilik sekreteri olarak İstanbul’da bulunan Philipp Franz von Gudenus’un 1741’de İsveç Elçiliği’nin çatısından yaptığı çizime ait gravür, Joseph Schranz’ın Karadeniz’den Marmara Denizi’ne Boğaz panoraması eserlerden birkaçı… Ayrıca bilinen en eski 360 derecelik panoramik İstanbul fotoğraflarını çeken sanatçı olarak tarihe geçen James Robertson’ın Bayezid Kulesi’nden çektiği Mayıs 1854 tarihli fotoğrafın sanatçının imzasını taşıyan ithaflı albümünü de sergide görmek mümkün.
Göz Alabildiğine İstanbul sergisinde, şehri bir uçtan bir uca izleme imkânı veren panoramik eserler birbirinden ilginç detaylar da barındırıyor. Yerel kıyafetler içinde esnaf, öküz arabasında giden kadınlar, şapkalarıyla ayırt edilen Batılılar, çocuklar ve şehrin dört ayaklıları, İstanbul’un siluetini tamamlayan unsurlar olarak öne çıkıyor.
En eski yapıt 1493 yılına ait
Küratörler Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı, üç kata yayılan sergiye ilişkin şunları paylaştı: “Eserleri seçkiye dahil ederken İstanbul’un olabildiğince farklı noktalarından, farklı semtlerinden manzaralar olmasına özen gösterdik. En eskisi Hartmann Schedel’e ait Liber chronicarum (1493) ve en yakın tarihlilerden Alexandre V. Pankoff’un özgün tasarım ve resimlerini içeren albümü (1922-1924) olmak üzere Meşher’in üç katında 100’ü aşkın yapıt sergiliyoruz. Ön plana çıkan tema ve hikâyeler birbirinden keskin sınırlarla ayrılmıyor, aksine birbirlerini besleyip tamamlıyorlar. Yapıtları dönem ve tekniklerine göre değerlendirmek yerine aralarında kurdukları ilişkileri ortaya çıkarmanın, bu çok katmanlı şehri anlama çabasına katkı sunacağına inanıyoruz.”
Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk ise serginin geniş kitlelere ulaşmasını arzuladıklarını söyledi. Konuk, “Kimileri en erken tarihli baskı, günümüze ulaşmış tek nüsha veya döneminin öncü örnekleri olan bu eserlerin bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergileniyor. Ömer Koç’un kıymetli koleksiyonundaki bu nadir eserleri Meşher’de geniş kitlelerle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
Sergi kitabı eş zamanlı yayımlandı
Sergiyle birlikte Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan sergi kataloğunda konusunun uzmanlarının katkılarıyla İstanbul tasvirlerinin çeşitliliğine dikkat çekiliyor. Katalog metinleri Sven Becker, Briony Llewellyn, Bahattin Öztuncay ve Claude Piening’e ait. Ömer Koç’un önsözüyle başlayan kitapta, küratörler Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin’in sergiyi tanıttığı yazının yanı sıra Prof. Dr. Zeynep Çelik’in “Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir” başlıklı makalesi yer alıyor.
26 Mayıs 2024 tarihine kadar görülebilecek Göz Alabildiğine İstanbul sergisine, küratörler ve Meşher ekibinin hazırladığı yetişkin ve çocuk atölyeleri gibi bir dizi program eşlik edecek.
Eylül 20 (çarşamba) 00:00 - Mayıs 26 (Pazar) 00:00
13eki(eki 13)00:0010mar(mar 10)00:00Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük Sergisi
"Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük Sergisi" 13 Ekim 2023 tarihinde Yapı Kredi Müzesi’nde açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Alaca Höyük Sfenksli Kapısı (1939, Türk Tarihi Kurumu Arşivi) / Hatti Dönemi’ne ait gümüş kakmalı tunç boğa heykelciği (Anadolu Medeniyetleri Müzesi Koleksiyonu)
Yapı Kredi Müzesi, Alaca Höyük kazılarında çıkarılan arkeolojik eserlerin önemli bir bölümünü geçici süreyle müzesine taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle 1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeoloğu Remzi Oğuz Arık ve etnolog Hâmit Zübeyr Koşay tarafından Çorum’da başlatılan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası alanda temsil eden ilk bilimsel kazı unvanına sahip Alaca Höyük eserleri, bu sergide ilk defa bir arada sergilenecek.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın işbirliğiyle Cumhuriyet’in 100. yılına özel hazırlanan Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük sergisi, 13 Ekim 2023 – 10 Mart 2024 tarihleri arasında Yapı Kredi Müzesi’nde ücretsiz ziyaret edilebilecek.
Sergi kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Alaca Höyük Müzesi, Çorum Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden 235 arkeolojik ve etnografik orijinal eser İstanbul Yapı Kredi Müzesi’ne getirilerek kronolojik ve tematik bölümler altında sunulacak. Türk Tarih Kurumu Arşivi’nden seçilen fotoğraflar ve Mahmut Akok tarafından yapılan orijinal çizimlerin bir kısmı ise ilk defa bu sergide görülebilecek.
Ekim 13 (Cuma) 00:00 - Mart 10 (Pazar) 00:00
19eki(eki 19)00:0007nis(nis 7)00:00Kendi Gölgesinde
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan "Kendi Gölgesinde" başlıklı grup sergisi, ziyaretçileri yapıtların birbirleriyle kurdukları yakınlıklar ve mekânla girdikleri etkileşimden doğan ara bölgeleri keşfetmeye davet ediyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar); Sena Nur Taştekne
Kendi Gölgesinde başlıklı koleksiyon sergisi; iç ve dış, kamusal ve mahrem, varlık ve yokluk, hafıza ve unutma, boşluk ve beden gibi tematik ikilikler etrafında kurgulanırken, bunlar arasındaki ilişkilerden doğan ara bölgeleri araştırıyor. 25 sanatçının yapıtlarına yer veren sergi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerini kapsayacak şekilde birbirini tamamlayan iki bölümden oluşuyor.
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan Kendi Gölgesinde sergisinde bir araya getirilen yapıtlar, serginin isminde de atıfta bulunulan görünmezlik, belirsizlik, gizlenmişlik, muğlaklık gibi nitelikleriyle, ziyaretçileri zihinlerinde uyanan izlerin peşinden gitmeye, gölgede kalanı aramaya, kendi düşünsel ve duygusal katılımlarıyla zenginleşecek bir sergi deneyimine ortak olmaya davet ediyor.
Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
Çoğu kez sıradan veya gündelik malzemeler, nesneler ve durumlardan yola çıkıp bunları sıradışı ve beklenmedik müdahalelerle dönüştüren; karartma, eksiltme, tekrarlama, yer değiştirme gibi yöntemlerle işleyen; gölgeyi ışığa, meçhulü maluma, ayrıntıyı bütüne yeğleyen bu yapıtlar, mekânda kurdukları etkileşim ve yakınlıklar yoluyla yeni anlam arayışları için puslu bir görüş alanı açıyorlar.
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Yapı Kredi’nin değerli desteğiyle gerçekleşen Kendi Gölgesinde sergisi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Sergide Yer Alan Sanatçılar
Hüseyin Bahri Alptekin, Mirosław Bałka, Pedro Barateiro, Michał Budny, Hera Büyüktaşçıyan, Jae-Eun Choi, Cevdet Erek, Terry Fox, Hreinn Friðfinnsson, Bilge Friedlaender, Deniz Gül, Mona Hatoum, Rolf Julius, Nadia Kaabi-Linke, Šejla Kamerić, Borga Kantürk, Mohammed Kazem, Inge Mahn, Ferhat Özgür, Seza Paker, Pinaree Sanpitak, Chiharu Shiota, Yaşam Şaşmazer, Hema Upadhyay, Nika Zupančič
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
*
Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişilebilir. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter, Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kurumsal Sponsor Tüpraş’ın değerli desteğiyle, tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; Perşembe günleri ise her yaştan izleyici için ücretsiz. Arter Beraber üyeleri ise sergileri yıl boyunca ücretsiz ziyaret etmenin yanı sıra farklı ayrıcalıklardan faydalanıyor. Arter binasının Kütüphane, Kitabevi, Bistro by Divan, arka bahçe alanlarına ve Galeri 0’da yer alan sergiye giriş için bilet gerekmiyor. Ulaşım Sponsorları Ford Otosan ve Otokar’ın desteği sayesinde Taksim’den ve Tepebaşı’ndan ücretsiz servis araçlarıyla Arter’e ulaşılabiliyor.
Emre Baykal Hakkında
Emre Baykal (d. 1965, İstanbul), Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali’nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2008 yılında Arter’de sergiler direktörü ve küratör olarak görev yapmaya başladı. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Emre Baykal, 2016’dan bu yana Arter’in başküratörlüğünü yürütüyor. Emre Baykal, Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023), OyunBu (2022–2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021–2022), Tedbir (2021–2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman’la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.
Gizem Uslu Tümer Hakkında
Gizem Uslu Tümer (d. 1987, İstanbul), Parsons Paris (Fransa) ve Parsons School of Design’da (ABD) Tasarım ve İşletme Bölümü’nü bitirdi. Sotheby’s Institute of Art, New York’ta Çağdaş Sanat yüksek lisans programını tamamladı. 2009–2010 yılları arasında Galerist’te Sanatçı Temsilcisi olarak görev aldı. 2011–2013 yılları arasında SAHA Derneği’nde Programlar Koordinatörü, 2013–2015 yılları arasında Rampa İstanbul’da Yardımcı Direktör olarak çalıştı. 2015 yılında katıldığı Arter ekibinde Sergiler Yöneticisi olarak görev alıyor.
Ekim 19 (Perşembe) 00:00 - Nisan 7 (Pazar) 00:00
26eki(eki 26)00:0024mar(mar 24)00:00Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi Sergisi
"Tam Yerinden: İstanbul'a Panoramik Bakışın Tarihi Sergisi", 26 Ekim 2023 - 24 Mart 2024 tarihleri arasında Pera Müzesi'nde ziyaret edilebilecek.
DEVAMINI GÖSTER...
“Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi Sergisi”, 26 Ekim 2023 – 24 Mart 2024 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde ziyaret edilebilecek.
Panoramik resim ve fotoğraflar üzerinden, İstanbul’un temsil tarihini yeni perspektiflerle değerlendirmeyi amaçlayan sergi, “panorama” formunun geçmişini eleştirel bir çerçevede, farklı boyut ve bağlamlarıyla ele alıyor. Panoramik görüntülerin üretim ve tüketimindeki katmanlı ilişkileri irdelerken görüntülerin farklı izleyici kitleleri arasında dolaşımını, algılanma şekillerini, yüzyıllar içinde yaygınlık kazanmış farklı medyalar arasındaki bağlantıları da sorguluyor.
Sergide, daha önce hiç teşhir edilmemiş ve yayımlanmamış bir erken on dokuzuncu yüzyıl panoraması ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Barker, Gudenus, Schranz, Melling, Dunn, Robertson gibi İstanbul’a panoramik bakan sanatçıların eserlerinin en niteliklilerinden bazılarının bir araya geleceği sergi, panoramik bakışın yangın felaketlerinden sanayileşmeye, İstanbul tarihinin farklı unsurlarını belgelemekte nasıl kullanıldığını da ortaya seriyor. Tam Yerinden, merkezine on dokuzuncu yüzyıl panoramalarını ve panoramik imgelerini almakla birlikte, panoramik bakışın erken modern döneme uzanan uzun tarihini ve İstanbul’un bu tarih içerisindeki konumunu kapsamlı biçimde yeniden düşünmeye de çağırıyor.
Bu temsil biçiminin Osmanlı dünyasında ve Avrupa’daki dolaşımını, resim, baskı ve fotoğraf dışında, efemera ve arşiv belgelerinin de dahil olduğu geniş çeşitlilikte bir malzeme seçkisi üzerinden okuyan Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisi, bu çeşitliliğin geçişlerine ve farklı mecralar arasındaki diyaloglara da bakıyor.
Küratörlüğünü Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman’ın yaptığı sergiye, kent, mimarlık, sanat, fotoğraf ve modern tüketim tarihlerini panoramik imgeler çerçevesinden yeniden okumayı amaçlayan makaleler içeren kapsamlı bir katalog eşlik ediyor.
Ekim 26 (Perşembe) 00:00 - Mart 24 (Pazar) 00:00
26eki(eki 26)00:0024mar(mar 24)00:00Pera Müzesi’nde Yeni Sergiler
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde, Suna Kıraç’ın anısına düzenlenen "Gelecek Hatıraları", hafıza ile gelecek tahayyülleri arasındaki bağları araştırırken; "Tam Yerinden" sergisi İstanbul’a panoramik bakan sanatçıların eserleriyle gündelik nesnelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir seçkiyi sanatseverlerin ilgisine sunuyor.
DEVAMINI GÖSTER...
“Gelecek Hatıraları” sergisi / Oddviz, Voronoi, 2020. Tek kanallı 4K video, 3’30’’ Sanatçının izniyle,
Tam Yerinden” sergisi / Henry Aston Barker, İstanbul Şehrinin ve Civarının Galata Kulesi’nden Yapılmış Panoramasını Oluşturan Sekiz Manzara için Anahtar, 1811, 32 x 32 cm. British Library
Geçmişi gelecekle birlikte düşünmenin yolları
Pera Müzesi’nin sonbaharda izleyici karşısına çıkacak yeni sergilerinden Gelecek Hatıraları, nesnelerin yardımıyla hatırlananlara odaklanırken güncel yapıtlar aracılığıyla hafıza ile gelecek tahayyülleri arasında kurulan bağları araştırıyor. Dört bölümden oluşan serginin “Motiflerin Hatırlattıkları” başlıklı bölümünde seramik bezemelerinde kullanılan motiflerden yola çıkan yapıtlar bir araya getirilirken; “Nesnelerin Hafızası” bölümünde hikâyeler seramik nesneler aracılığıyla anlatılıyor. Serginin “Bölgenin Hafızası” başlıklı bölümünde mekânsal müdahaleler ve mekâna özgü yerleştirmeler sunulurken; “Geleceği Hatırlamak”ta spekülatif nesneler, video ve fotoğraflar aracılığıyla geleceğin hafıza nesneleri bir araya getiriliyor.
Pera Müzesi’nde sergilenen Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’nu oluşturan Suna Kıraç’ın anısına düzenlenen ve küratörlüğünü Ulya Soley’in yaptığı Gelecek Hatıraları sergisinde, belli bir yer ve zamanı hatırlatan veya koleksiyonu yapılan nesnelerin kültürel ve sembolik değeri ve anlamı, kişisel yolculuklarla bölgenin hafızasını birbirine örüyor. Geçmişe nostaljik bir bağlılık yerine geleceği nasıl hatırlayacağımız hakkında düşünmeyi öneren sergi, hafızanın gelecek odaklı işlevlerini düşünmemizi sağlıyor.
Gelecek Hatıraları’nda eserleri sergilenen sanatçılar arasında Adriana Varejão, Aslı Çavuşoğlu, Bilal Yılmaz, Burçak Bingöl, Candice Lin, Deniz Eroglu, Elif Uras, Francesco Simeti, Jorge Otero-Pailos, Livia Marin, Metehan Törer, Neven Allgeier, Oddviz, Skuja Braden, Taner Ceylan, Volkan Aslan, Yasemin Özcan ve Zsófia Keresztes yer alıyor.
“Tam Yerinden” sergisi / Joseph Warnia-Zarzecki, Dolmabahçe Sırtlarında Kahve, 19. yüzyıl sonu, 68 x 98 cm, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu
İstanbul panorama tarihinin neresinde duruyor?
İstanbul’un temsil tarihini panoramik resim ve fotoğraflar üzerinden yeni perspektiflerle değerlendirmeyi amaçlayan Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi sergisi, “panorama” formunun geçmişini eleştirel bir çerçevede, farklı boyut ve bağlamlarıyla ele alıyor. Küratörlüğünü Çiğdem Kafescioğlu, K. Mehmet Kentel ve M. Baha Tanman’ın yaptığı sergi, merkezine 19. yüzyıl panoramalarını ve panoramik imgelerini almakla birlikte, izleyiciyi panoramik bakışın erken modern döneme uzanan tarihini ve İstanbul’un bu tarih içerisindeki konumunu yeniden düşünmeye davet ediyor.
Panoramik görüntülerin üretim ve tüketimindeki katmanlı ilişkileri irdelerken görüntülerin farklı izleyici kitleleri arasında dolaşımını, algılanma şekillerini, yüzyıllar içinde yaygınlık kazanmış farklı medyalar arasındaki bağlantılarını da sorgulayan sergide, daha önce hiç teşhir edilmemiş ve yayımlanmamış erken 19. yüzyıl panoramalarından bir eser de ilk kez gün yüzüne çıkıyor. İstanbul’a panoramik bakan Barker, Gudenus, Schranz, Melling, Dunn, Robertson gibi sanatçıların eserlerinden bir seçkinin bir araya geldiği sergi, panoramaların yangın felaketlerinden sanayileşmeye, İstanbul tarihinin farklı unsurlarını belgelemekte nasıl kullanıldığını da ortaya koyuyor.
Bu temsil biçiminin Osmanlı dünyasında ve Avrupa’daki dolaşımını, resim, baskı ve fotoğraf dışında, efemera ve arşiv belgelerinin de dahil olduğu bir malzeme seçkisi üzerinden okuyan sergiye; kent, mimarlık, sanat, fotoğraf ve modern tüketim tarihlerini panoramik imgeler çerçevesinden yeniden okumayı amaçlayan makalelerin yer aldığı kapsamlı bir katalog eşlik ediyor. Kataloğun yazarları arasında Ahmet A. Ersoy, Namık Günay Erkal, Erkki Huhtamo, Tarkan Okçuoğlu ve A. Hilal Uğurlu bulunuyor.
Pera Müzesi’nin yeni sergileri Gelecek Hatıraları ve Tam Yerinden: İstanbul’a Panoramik Bakışın Tarihi, 26 Ekim 2023 – 24 Mart 2024 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.
“Tam Yerinden” sergisi / Philippe von Gudenus, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul şehrinin manzarası), birinci kısım, 1740, 44 x 410 cm. Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi
Ekim 26 (Perşembe) 00:00 - Mart 24 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00
01kas00:0003mar(mar 3)00:00Cumhuriyetin Yüzü
Borusan Kocabıyık Vakfı, Cumhuriyetin 100. yılını kapsamlı ve eşsiz bir sergiyle kutluyor. 1922 ̶ 1942 yıllarına odaklanan ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nin edebiyat, plastik sanatlar, müzik, grafik ve mimari tasarım, sahne sanatları, müzecilik, arkeoloji gibi kültür disiplinlerine ve toplumsal yaşama bakışını yansıtan Cumhuriyetin Yüzü sergisi, Galataport’ta sanatseverlerle buluşuyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Borusan Kocabıyık Vakfı’nın, Erken Cumhuriyet Dönemi’ndeki çok boyutlu toplumsal dönüşümün kültüre, sanata ve sosyal yaşama izdüşümlerine odaklanan Cumhuriyetin Yüzü sergisi, dönemin plastik sanatlar, müzik, edebiyat, grafik ve mimari tasarım, sahne sanatları, müzecilik, arkeoloji, sinema gibi kültürel disiplinlere bakışını, kapsamlı bir içerik ile günümüze taşıyor. Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak sanatsal yaratının esin kaynağı olan “kuruluş, kurtuluş” temalarına da sergi kapsamında özel bir vurgu yapılıyor.
Borusan Contemporary’nin katkılarıyla hayata geçirilen sergi, milli mücadele ve sonrasını kapsayan çeyrek asırlık dönemdeki çok boyutlu toplumsal dönüşümü, sanat ürünlerinin yanı sıra akademik sanat tarihi disiplini kapsamında ele alırken; dönemin estetik anlayışını sosyal yaşamdaki izleriyle aktarıyor.
Gündelik hayattaki kültürel kodların, dönemsel karşılıklarını zengin bir içerik ve deneyimle keşfetmelerine olanak sağlayan serginin küratörlüğünü İzzeddin Çalışlar üstlendi. Prof. Dr. Haluk Oral’ın proje danışmanı olarak yer aldığı Cumhuriyetin Yüzü’nün sergi tasarımı ise PATTU tarafından gerçekleştirildi. Ayrıca sergi kapsamında, yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptığı bir belgesel film de izleyiciyle buluşacak.
Sergide 500’ü aşkın orijinal eser, belge ve efemera yer alıyor
Cumhuriyetin Yüzü sergisi, sunduğu özgün seçkiyle estetik anlayışta yaşanan çeşitlilik ve değişimi ortaya koymayı amaçlıyor. Sergide, aralarında Salt, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İBB, Kültür Bakanlığı Film Arşivi, Yapı Kredi Tarihi Arşivi, Semiha Berksoy Opera Vakfı ve İnönü Vakfı’nın da bulunduğu kültür sanat kurumları ile galeriler, kişisel arşivler, vakıflar, araştırma merkezleri, resmi arşivler ve üniversitelerin koleksiyonlarından 500’ü aşkın orijinal ve dijital eser, belge ve efemera yer alıyor.
Cumhuriyetin Yüzü sergisi ile ilgili görüşlerini dile getiren Borusan Kocabıyık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi, “Sergiyi, ‘Bu memlekete gönül borcum var, hayatım boyunca bunu ödemek için çalıştım’ anlayışını benimseyen babam, Kurucu ve Onursal Başkanımız merhum Asım Kocabıyık’ın emaneti, kurumsal değerlerimiz ve Borusan Kocabıyık Vakfı’nın toplumsal katkı alanlarını yansıtacak şekilde oluşturduk. Yeni nesillere ilham vereceğini umduğumuz bu kıymetli projeyi gerçekleştirmemize katkıda bulunan destekçilerimize, iş ortaklarımıza ve Vakfımızın tüm iş birimlerine teşekkür ederim” dedi.
Cumhuriyetin 100. yılını böyle anlamlı bir sergiyle kutlamaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyduklarını ifade eden Borusan Grup CEO’su Erkan Kafadar, “Kültür ve Sanat, Borusan Grubu’nun daimî başlıkları arasında yer alırken, Kurucumuz ve Onursal Başkanımız merhum Asım Kocabıyık’ın kültür, sanata ve eğitime verdiği değer sayesinde bugün bu alanlarda öncü kurumlar arasında bulunuyoruz. Topluma fayda sağlama, kültür ve sanata erişim imkanları sunarak Türkiye’nin gelişim yolculuğuna destek verme misyonumuzla varlık gösteriyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken Cumhuriyetin kurucu değerlerinden ilham alacağımız ve gelecek için de umutlarımızı canlı tutacağımız bir sergiyi hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz” dedi.
Borusan Kocabıyık Vakfı Genel Sekreteri Canan Ercan Çelik ise “Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilanı sonrasında, ülkemizin çağdaşlaşma ve çok boyutlu toplumsal dönüşüm hikayesini sosyal yaşam, eşitlik, kültür ve sanat gibi perspektiflerden ortaya koyacağımız bu serginin, Atatürk’ü ve Cumhuriyet devrimlerinin özünü anlamaya hizmet edeceğine inanıyoruz. Sergi tasarımı ve gelişmiş teknolojilerin kullanımı ile her yaştan ziyaretçimizin Cumhuriyet’i farklı açılardan duyumsayacağı, bir şekilde GÖReceği, DİNLEyeceği ve HİSSEdebilecekleri bir zemin yaratarak, gelecekte 100 yıllık emaneti daha da ileriye taşıyacağını umut ediyoruz” dedi.
Orijinal eser, belge ve efemera ile dijital deneyimlerin de birlikte tasarlanarak, dönemin ruhunu kapsayıcı içerik bütünüyle izleyicilere sunan Cumhuriyetin Yüzü sergisi, 3 Mart 2024 tarihine kadar Galataport İstanbul O2 Blok’ta, Salı-Cumartesi günleri 11.00-20.00 arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.
Kasım 1 (çarşamba) 00:00 - Mart 3 (Pazar) 00:00
07kas(kas 7)00:0014nis(nis 14)00:00Üç İç Denizin Ülkesi
Handan Börüteçene’nin bugüne kadarki en kapsamlı sergisi “Üç İç Denizin Ülkesi” 7 Kasım Salı günü Salt Beyoğlu’nda ziyarete açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Handan Börüteçene, “Mutfak Ordusu” serisinden üç heykel, 1984 Sanatçının izniyle / Handan Börüteçene, “İşçi Kadın”, 1982/2023 Sanatçının izniyle
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın yeni sergisi Üç İç Denizin Ülkesi, kırk yılı aşkın süredir kararlı biçimde arkeoloji, tarih ve doğa odağında üreten Handan Börüteçene’nin bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı sergisi. İsmi, sanatçının taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı bir coğrafyaya işaret ediyor: Anadolu ve Trakya.
7 Kasım itibarıyla Salt Beyoğlu’nda görülebilecek sergi, sanatçının mezuniyet projesi için yaptığı erken dönem işlerinden ödüllü enstalasyonu Kır/Gör’e (1985), 1987’de Urart Sanat Galerisi’nde gösterdiği terracotta serilerinden İstanbul’un kamuya açık mekânlarına yerleştirilen büyük ölçekli heykellerine birçok eseri gündeme getiriyor. Bellek yitimine meydan okuyan bir sanat pratiğinin izini süren sergi, Börüteçene’nin tutkularını, işlediği temaları, peşini ısrarla bırakmadığı meseleleri ve üretimindeki yeni açılımları bütünlüklü şekilde keşfetmeye olanak veriyor.
Handan Börüteçene’nin “5. Yeni Eğilimler Sergisi”ndeki (Mimar Sinan Üniversitesi) “Kır/Gör” enstalasyonu, 1985 Sanatçının izniyle
İstanbul’da dünyaya gelen Börüteçene, doğup büyüdüğü kentin kapsamlı tarihi ile barındırdığı çok katmanlı görselliğin büyüsüne küçük yaşta kapılır. Geçmişe yönelik merak ve heyecanının belirginleştiği çocukluk yıllarında babasının kütüphanesinde bulup karıştırdığı arkeoloji kitapları, ailecek İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne yapılan ziyaretler genişlemekte olan tahayyülünde kalıcı izler bırakır. Annesi Hesna Hanım nakış ustasıdır; o çalışırken etrafa dağılan renk renk kristal boncuk, payet ve inciler sanatçının renk ve form ile kurduğu ilişkiyi pekiştirir.
Handan Börüteçene, “Yeryüzünün Belleği”, 1995 (detay) Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde seramik öğrenimine başlayan Börüteçene, “dört duvar” arasından çıkma arzusunun yanı sıra toprağın tarihinden öğrenme hevesi ile arkeolojik saha çalışmalarına katılır. Arykanda Antik Kenti’ndeki ilk kazı deneyimi, akademi öğreniminin son dönemine denk gelir. 1981’de mezun olan sanatçı, Paris’e yerleşir ve iki yıl boyunca (1982-1984) l’École nationale supérieure des Beaux-Arts’da Georges Jeanclos ve César’ın (Baldaccini) heykel atölyelerinde çalışır. İlk kişisel sergisini Paris’te açar, bir yandan da İstanbul’da düzenlenen önemli sergilere katılmayı sürdürür.
Handan Börüteçene’nin Saraçhane Parkı’ndaki “İstanbul Kitabı” heykeli, 1994 Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
Akademi’nin İstanbul Sanat Bayramı kapsamındaki 5. Yeni Eğilimler Sergisi’ne (1985) Kır/Gör enstalasyonuyla katılır. Hacılar ve Çatalhöyük’teki Neolitik konutları örnek alarak kerpiç bir yapı inşa eder. İçini teknolojik aletlerden gazete, banknot ve türlü gündelik nesneye dönemin kutsallarıyla donatır ve izleyiciyi çivi yazılı tabletleri kırmaya davet eder. Türkiye güncel sanat anlatısında hatırlı bir yer edinen iş, 1980’lerin kültürel deneyimlerine paralel olarak tahribatlarla altüst olan şehir manzarasını irdelerken Börüteçene’nin sanat üretiminin iki ana damarını ve sarmal ilişkilerini ortaya koyar: Kültürler, çağlar, türler, insanlar arası iletişim ile bu iletişimden doğan bilgiyi içeren “yeryüzünün belleği”. Sanatçı Mutfak Ordusu (1984), Ütücüler (1985), Kırma/Gör (1985-1987) ve Kitle İletişimsizlik Araçları vs vs zzzz….bızzzz (1987) gibi işlerinde geçmiş, şimdi ve geleceği ilişkilendirmek üzere Neolitik çağdan günümüze biriken imge, nesne, metin ve formları kullanır. Yeryüzünün Belleği (1995) serisinde kültürel devamlılığı Hititler devrinden beri varlığını sürdüren Anadolu florası üzerinden ele alır: Hattuşa (Boğazköy) tabletlerindeki bilgiler doğrultusunda Kızılırmak yayı içinden topladığı türlü ot ile tohumun Troya ve Aiolis bölgelerinden gelen toprakla iç içe geçtiği görkemli “bellek kasaları” üretir.
Börüteçene için “yeryüzünün belleği” kavramı, kişisel tarihini de kapsar. Bilgi evreni genişledikçe geçmiş çağlardan tanışları da çoğalır: Sümerli Ludingirra, Hititli Teşup, Lesboslu Sappho ve Byzantionlu Moiro gibi. Bu ahbaplarıyla sohbetleri Paris’teki stüdyosundan Venedik kafeleri ve Akdeniz sahillerine elinden düşürmediği defterlerinde birikir. Bazen alıntı, çizim, karalama, bazen de şiir formatındaki bu notlar süzgeçten geçtikten sonra Denize Âşık Olan Kürenin Kitabı (1990) ve Kendime Gömülü Kaldım (1999-süregelen) gibi işlerin “doğum yazıları” ortaya çıkar. Bugüne dek sadece kataloglara basılı olan doğum yazıları, sergideki işlere eşlik ederek derinlikli bir sanatsal düşünce biçimini görünür kılar.
Sanatçı yıllar boyu İstanbul, Paris ve Kaş üçgeninde bir konargöçer olmayı sürdürür. Bu yer değiştirmeler zaman içerisinde işleriyle arasında, düşünsel olmasa da fiziksel bir mesafe yaratır. Yıllar önce koleksiyonlara giren ya da arkadaşlarına armağan ettiği bir grup iş kaybolur, izi bulunamaz veya türlü sebeple tahrip olur; İstanbul’un açık alanlarındaki heykelleri, mekânların kullanımları farklılaştıkça amaçlarından uzaklaşır ya da kaderine terk edilir. Kaydı tutulmamış, gözden ırak kalmış ve kayıp işlere vurgu yapan sergi, Türkiye’deki kültür mirası ve sanat eserlerine yönelik ihmalkâr tavra da dikkat çeker.
Salt’tan Amira Akbıyıkoğlu tarafından programlanan Üç İç Denizin Ülkesi, 7 Kasım 2023 – 14 Nisan 2024 tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda ücretsiz görülebilir. Sergi paralelindeki kamu programları saltonline.org ve Salt’ın sosyal medya kanallarında duyurulacak.
Handan Börüteçene, “Aya İrini’deki Bütün denizlerin içinden geç. Sessizlik ve sırdır ötesi” sergisinden bir heykel, 1991 Sanatçının izniyle
*
Program: Amira Akbıyıkoğlu
Program Koordinatörü: Gülce Özkara
Program Asistanı: Deniz Özgültekin
Tasarım ve Prodüksiyon: Emirhan Altuner
Restorasyon ve Teknik Danışmanlık: Kurucu Koçanoğlu
Editör: Ezgi Yurteri
Çeviri: İpek Ulusoy Akgül
Kurulum: Fiksatif, Maksu Reklam, Eray Özcan
Video: Mustafa Hazneci
İletişim Tasarımı: Onur Yazıcıgil, Alp Eren Tekin
Can Cumalı ile Çağlar İşbilir (Mono Earth), Nurtaç Buluç, Mustafa Ergül, Sara Alizadeh Ghavidel, Coşkun Bozanlı ve Eriş Mermer’e eser üretimindeki katkılarından dolayı teşekkürler.
Üç İç Denizin Ülkesi sergisi Hakan & Melis Börteçene ve Spot Projects’in destekleri, Asya International Movers (Nakliyat), Dostcam (Prodüksiyon), Eureko Sigorta ve Jotun Boya’nın katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Diler Holding, Salt’ın sene boyunca yürüttüğü çalışmalara kurumsal destek sağlamaktadır.
Kasım 7 (Salı) 00:00 - Nisan 14 (Pazar) 00:00
03ara(ara 3)00:0005nis(nis 5)00:00“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” EDİÇO Tasarım Yarışması
"Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek" öğrenci yarışmasına 05 Nisan 2024, saat 17:00’ye kadar başvuru yapılabiliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” öğrenci yarışmasına 05 Nisan 2024, saat 17:00’ye kadar başvuru yapılabiliyor.
EDİÇO olarak başta dirençli epilepsili çocuklar olmak üzere tüm özel gereksinimli çocuklarımızın sağlık, eğitim ve sosyal haklarını dile getirmek, aileleri bilinçlendirmek, tedavilere ulaşılabilirliğini kolaylaştırmak için faaliyetlerde bulunmaktayız. Her alandaki ayrımcı uygulamaların giderilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması için çalışıyoruz.
Günümüzde teknoloji ve fiziksel çevreler hızla gelişirken, özel gereksinimli bireyler ihtiyaçlarına ulaşabilmek, sosyalleşebilmek veya iş hayatında aktif olarak yer alabilmek için her gün çevrelerinde, davranışsal, organizasyonel, teknolojik, fiziksel veya iletişimsel birçok engel ile karşılaşıyor. Özel gereksinimli çocukların kamusal alanlardaki varlığı ise çoğu zaman, engelleri aşmak için öngörülen zorunlu önlemlerin veya çözümlerin ıskaladığı bir olgu olarak, bu problematiğin çok da fark edilmeyen veya üzerine düşünülmeyen bir parçası haline geliyor.
“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” Öğrenci Yarışması’nın konusu; çocukların sıklıkla bulundukları / “eriş”tikleri kamusal alanları odağına alarak, yaşadığımız çevredeki fiziksel engellere dikkat çekmek, problemleri saptamak ve çözümleri ile ilgili yaratıcı fikirler üretmektir.
Yarışmanın amacı; üniversitelerin tasarım fakülteleri başta olmak üzere toplumda erişilebilirlik konusundaki farkındalığı arttırmak ve geleceğin tasarımcılarının erişilebilirlik bilincini geliştirmektir.
Yarışmacılardan ilk olarak, yaşadıkları çevredeki kamusal alanları erişilebilirlik anlamında incelemeleri beklenmektedir. Bu alanlardaki gündelik yaşam ilişkilerini ve fiziksel unsurları sorgulamaları ve fiziksel bariyer oluşturan problemleri saptamaları istenmektedir. Problem tespiti neticesinde, belirledikleri alanda, özel gereksinimli çocuk kullanıcılar odağında, mekânsal unsurları geliştirmeleri, yenilikçi teknolojiler kullanarak sürdürülebilir çözüm önerileri getirmeleri beklenmektedir. Yarışmacılardan beklenen önerilere ilişkin içeriksel detaylar 4. maddede açıklanmıştır. Sosyoloji, mühendislik, bilişim vb. farklı alanlarda çalışan öğrencilerle işbirliği yapmak, idari kurumlar ve STK’larla iletişim kurarak projeyi geliştirmek yarışmacılara, tasarımın özelleştiği erişilebilirlik konusunda önemli katkılar sağlayacaktır.
Epilepsiye Direnen Çocuklar Derneği (EDİÇO) tarafından düzenlenen, TC’deki fakültelerde mimarlık, peyzaj tasarımı, şehir ve bölge planlama, endüstriyel tasarım ve iç mimarlık bölümlerinde eğitim gören lisans öğrencilerinin katılabileceği serbest, ulusal ve tek kademeli öğrenci mimari fikir projesi yarışmasıdır.
1. Ödül 25.000 TL
2. Ödül 20.000 TL
3. Ödül 15.000 TL
Eşdeğer Mansiyonlar (10.000 TL x 3 adet)
• Evren Burak Enginöz (Prof. Dr., İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi)
• Sevince Bayrak (Mimar, SO? Mimarlık & Dr. Öğr. Üyesi, MEF Üniversitesi)
• Zeynep Yapar Ergün (Mimar, Ergün Mimarlık & Ediço)
• Dicle B. Özdemir (Mimar, do[x]architecture)
• Beyza Gürdoğan (Mimar ve Kentsel Tasarımcı, Superpool)
• Başak Taş Özdemir (Peyzaj Mimarı, Spiga )
• Asım Evren Yantaç (Doç.Dr., Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü & TODEV)
• Ege Sevinçli (Sosyolog, Oyun Parkı Müfettişi, Superpool)
• Umut Özavcı (Ediço Yönetim Kurulu Üyesi)
• Eser Ergün (Y. Mimar, Ergün Mimarlık & Ediço)
• Kadir Uyanık ( Y.Mimar, do[x]architecture)
• Sema Yapar (Mimar)
• Ali Osman Sağlam (Mimar)
Yarışmanın ilanı: 03 Aralık 2023
Soru sorma için son tarih: 03 Ocak 2024 Saat: 17:00’ye kadar
Yanıtların ilanı: 08 Ocak 2024
Son Teslim Tarihi: 05 Nisan 2024 Saat: 17:00’ye kadar
Sonuç İlanı: 30 Nisan 2024
Kolokyum ve ödül töreni: Mayıs 2024
Sergi: Mayıs 2024
Yarışma detayları ve şartname için linke tıklayabilirsiniz.
Aralık 3 (Pazar) 00:00 - Nisan 5 (Cuma) 00:00