Şelale Evi (Fallingwater House) adıyla bilinen Kaufmann Evi, ABD’nin Pensilvanya eyaletine bağlı Pittsburgh şehrinde yer alan Allegheny Dağları’nın 80 kilometre güneydoğusundadır. Mimarı Frank Lloyd Wright olan yapı 1935 – 1937 yılları arasında inşa edilmiştir ve modern zamanların konutlarının en önemli temsilcilerinden olmuştur.
Evin sahibi, ve Wright’in işvereni Edgar J. Kaufmann adında Pittsburgh’lü bir işadamıdır ve sahibi olduğu arazisindeki küçük bir şelalenin yanında, eski kulübelerin yerine yeni bir evin yapımı hakkında düşünmeye başlamıştı. Araziyi gördükten ve tam olarak ölçümünden sonra Wright tüm ağaçlar ve bazı kayalar korunarak, binanın şelalenin üzerinde yapılmasını önerdi ve müşterisine şöyle dedi; ‘Ben sizin şelale ile yaşamanızı istiyorum ona sadece bakmanızı değil. O hayatınızın bir parçası olmalı.’
Yapı tamamlanınca, sonuçları hem Kaufmann’ı hem de mimarlar camiasını şok etmiştir. 1935’den 1937’ye kadar yapımı süren Şelale Evi Kaufmann ailesi tarafından 1937’den 1963’e kadar hafta sonu ve tatil evi olarak kullanılmıştır. 1964’te bir mimari simge olan Şelale Evi müze haline getirilmiştir.
Wright bu yapıda, o zamanlar daha çok kamu binalarında kullanılan uluslararası stilin dilini, doğanın içinde yer alan özel bir konut yapısına uygulamıştır. Bu eser, organik mimarinin başarılı örneklerinden biridir. Ev bir şelalenin üzerinde yer almaktadır, ısıtma birimleri (şömineler) arsada mevcut olan kayalardan oluşmaktadır. Bazı kaya parçaları arsada bulundukları yerde bırakılmıştır ve bu kaya parçalarının döşemeden çıktığı görülmektedir. Aslında Wright bu kayalara döşemeyi taşıtmak istemiştir fakat bu bölge Kaufmann’ların güneşlenmek için favori yerlerinden olduğundan Kaufmann kayaların olduğu gibi kalmalarını istemiştir.
Sesi yapının her yerinden duyulabilen şelale, yakın çevre ve mevcut arsadan çıkan taşlardan oluşturulmuş taş duvarlar ve konsol çalışan teraslar bir uyum sağlayarak Wright’ın kendine özgü ‘Organik Mimari’ anlayışını ortaya çıkarmaktadır. Tasarım büyük pencereler ve balkonlarla doğaya olan yakınlığı vurgulamaktadır. Şelale; sesinin evin her yerinde duyulmasına rağmen sadece dışarıya çıkıldığı zaman görülmektedir. Bunun için oturma odasından su seviyesine kadar inen bir merdiven inşa edilmiştir.
Binanın karmaşık yatay tabakalaşması, terasın açık renk beton korkuluğu ve öne çıkan çatı ile vurgulanmıştır ve doğal taşlardan oluşan küpün etrafında gruplanmıştır. Fakat yine de kesintiye uğrar ve bölünmüşlük hissi verir. Ana binanın üst kısmındaki yamaçta, kapalı bir merdiven ile bağlantısı olan ana yapı ile aynı kalitede ve özenle inşa edilmiş bir garaj, personel için bir daire ve bir konuk evi yer almaktadır.