Farnsworth Evi Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan ve 20. yüzyılın modern mimari akımının çok önemli örneklerinden biridir. 1951’de tamamlanan bu yapı; Dr. Edith Farnsworth için inşa edilmiştir. Ünlü mimar Ludwig Mies van der Rohe, bu cam kaplı haftasonu evini Şikago’nun güneybatısında inşa edilmek üzere düşünmüş ve tasarlamıştır. Mies’in dikdörtgen prizma biçimindeki bu yapısı Fox Nehri’nin yerleşime ayrılmış üç bölgesine bakmaktadır.
Tarihçi Maritz Vandenburg, Farnsworth Evi için yazdığı monografide: “Bu yapıdaki her fiziksel öge imbikten geçirilerek düşünülmüş, ve yapı kendi özünü tamamıyla yansıtmaktadır. Çünkü iç mekan eşi görülmemiş bir şeffaflık ile içselleştirilmiştir.” demiştir. Geleneksel yaşamın bütün “gerekli” görülen ögeleri: oda, duvar, iç mekan panjuru, serbestlik, mobilya, duvardaki resimler; ve bütün kişisel eşyalar neredeyse büyük oranda yürürlükten kaldırılmıştır. Mies’in bu eserle ortaya çıkan final başarısı, daha sonraki otuz yıla yön veren mimari düşüncelerinin kısa bir özetidir.
Mies van der Rohe bir çok yolla strüktür ve uzaysal mekanları bir çok büyük ve zor projelerde, (mesela Seagram Binası gibi) gerçekleştirmeyi başarmıştır. Farnsworth Evi’nde kullanılan I-çelik kirişlerin ise taşıyıcılık dışında, iki başka amacı daha vardır: strüktürel yapıyı ifade ederken aynı zamanda iç mekanı da kurgulamaktadırlar. Görünmez duvarlar, yanmaz çatı kaplaması, büyük bir görsel açıklık, hatta olabilen en büyük açıklıkları yakalamak, yapının en önemli özellikleri olarak belirmektedir.
Mies’in Farnsworth evi, zaman zaman Philip Johnson’ın Cam ev’i ile kıyaslansa da, iki eser’in taşıyıcı sistemleri, inşaat tekniği ve görselliği arasında çok ciddi farklılıklar bulunmaktadır.
Van der Rohe’nin işvereniyle arasındaki çeşitli anlaşmazlıklar ve tartışmalar, diğer yandan da karşılaşılan teknik zorluklar nedeniyle ev beş senede tamamlanabilmiştir. Uluslararası stildeki bu yapının tamamen camla kaplı cepheleriı ev kavramina yeni bir anlayış getirmiştir. Binanın bulunduğu araziyi yılın belli dönemlerinde sel basmasından dolayı yapi zeminden 1.5 metre yukari cekilmiştir. Ve 8.5 metre mesafeyle karşılıklı dizilmiş dörder çelik kolon, yapının ana taşıyıcı strüktürünü oluşturur.
Bu müthiş haftasonu evi, sonradan müzeye dönüştürülmüştür ve özel turlarla içine girilip gezilebilmektedir.