Donatıların çalışma şekilleri
Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmalısınız.
Güncel Haberler › Forumlar › İnşaat Mühendisleri › Donatıların çalışma şekilleri
Merhaba,
Bildiğim kadarıyla kirişte örneğin alt donatı çekmeye üst donatı basınca çalışıyor.Peki gövde donatısı nasıl çalışır? Kolon ve çekirdek perdelerinde özellikle perdelerde donatı dizilimi ne kadar önemlidir? ne açıdan önemlidir örneğin perde başında 24fi22 varsa adet doğru fakat dizilim yanlış ise neler olabilir? perdenin ortaya atılan donatı nasıl çalışır? Ve son olarak Kirişin aynı hatta büyüdüğü durumda kirişin şapoları döşeme içinde bırakılması doğru bir uygulama mıdır? Yoksa hepsi o kolon içine mi verilmelidir?
Yardımlarınızdan ötürü şimdiden teşekkürler.
Merhaba,
Gövde donatısı için; büzülme çatlaklarını önlemek için konulduğu söylenir. Kirişler statik olarak döşemenin bir kısmıyla beraber çözülür. Kirişe sığmayan sapoları etkili tabliye değerinin dışına çıkılmamak şartıyla, döşeme içine atabilirsin.Kolonlarda x ve y yönündeki tasarım momenti büyüklüklerine göre hesaplanır ve donatı alanı hesaplanır. Sonrası donatılar arası 4 cm den ve donatı çapının 1.5 katından az olmadığı sürece ve minimum donatı oranı 0.01-0.04 arasında olduğu sürece sıkıntı yok ama simetrik seçilmesi tabi ki uygun olandır.
Kolay gelsin.
Çok teşekkür ederim Sinan bey, çok güzel bilgiler.
Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmalısınız.
nisan, 2024
25nis(nis 25)00:0027(nis 27)00:00Mimari Tasarım Araştırmaları Ulusal Sempozyumu IV
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde düzenlenecek. Sempozyumun özet teslim tarihi 30 Ekim 2023.
DEVAMINI GÖSTER...
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde düzenlenecek. Sempozyumun özet teslim tarihi 30 Ekim 2023.
Bilimsel ve teknoloji alanlarında yaşanan gelişmeler, ekonomik ve ekolojik imkan(sızlık)lar, krizler ve kırılganlıklar değişen dünyanın dönüşen disiplinlerini doğurmaktadır. Mimari Tasarım Araştırmaları Sempozyumu araştırmacıları, bu çoklu dönüşüm ağı içinde mimari tasarım eğitiminin geleceğini tartışmaya davet ediyor. [mimarlık eğitimi ve ] mimari tasarım eğitimi bu dönüşümü göğüsleyebilecek mi? Yeni neslin, teknoloji odaklı beklentilerini karşılayabilecek donanıma sahip miyiz?
Sanal gerçeklik, yapay zeka, nörobilim konuları mimari tasarım eğitimini nasıl etkileyecek? Konvansiyonel yöntemler geçerliliğini hala koruyor mu? Yenilikçi, çeşitliliği kucaklayan, katılımcı bir eğitim ortamı aynı zamanda karmaşıklıklar, çelişkiler ve tehditler de barındırır mı? Sonsuz olasılıklar ortamı olarak mimari tasarım stüdyolarını örneğin medya nasıl etkiliyor? Mimari tasarım eğitiminin geleceğinde neler var? Araştırma için geçmişi mercek altına almak mı, deney(im)sel imkanlar-alternatif güzergahlar yaratmak için geleceği aramak mı? Dinamik, duyarlı, uyarlanabilir mimari tasarım eğitimi için bütünsel düşünmek mi, parçalarına ayırmak mı?
Geleceğin yaşam mekanlarını kuracak meslek insanlarının eğitilmesi, karşılarına çıkacak görünen/görünmeyen durumlarla baş edebilmeleri için gerekli bilgi birikimini ve bu bilgi birikimini akılcı kullanabilme becerisini elde etmeleri için mimari tasarım eğitimi nasıl evrilecek? MİTA IV değişimin kaçınılmaz olduğu görüşünden hareketle değişimin önemine dikkat çekiyor ve araştırmacıları mimari tasarım eğitiminin değişimi üzerine düşünmeye davet ediyor ve soruyor: hangi soruları sormalı, hangi kavramlar ile düşünmeliyiz?
Geçmiş-bugün ve gelecek sürekliliğinde deneyim-performans ve spekülasyon ortamı olarak mimari tasarım eğitiminin geleceğini nasıl şekillendireceğiz?
MİTA IV deneyim-performans ve spekülasyon tematik açılımında 25-27 Nisan 2024 tarihlerinde Özyeğin Üniversitesi’nde gerçekleştirilecektir. Sempozyuma bu konulara odaklanan tüm kavramsal, kuramsal ve uygulamalı çalışmalar davetlidir. Sempozyumun alt temaları ve tartışılabilecek konular -bunlarla sınırlı olmamakla birlikte- sistem, müzakere, taktik, alternatif, paradoks başlıkları altında aşağıda sıralanmıştır:
Sistem
● Sınırlar
● İmkanlar
● Tehditler
● Karmaşıklık ve Çelişki
● Kırılganlıklar ve Acil Durumlar
Müzakere
● Diyalog
● Çatışma
● Etkileşim
● Eleştiri
● Direnç
Taktik
● Teknoloji…
● Bilişim
● Yapay zeka
● Sanal gerçeklik
● Nörobilim
● Medya
Alternatif
● Söylem
● Mecralar
● Yöntemler
● Aktörler
Paradoks
● Ekoloji /Çevre
● Çeşitlilik
● Kimlik
● Standartlaşma
● Yeni konular… paradigmalar eklenenler + eklenecekler
Nereye? Nasıl? Neden?
Önemli Tarihler:
1. Duyuru: 10 Temmuz 2023
2. Duyuru: 26 Temmuz 2023
Özet Teslim Tarihi: 30 Ekim 2023
Özetlerin değerlendirilmek üzere hakemlere gönderilmesi: 15 Kasım 2023
Hakemlerin değerlendirmelerini teslim etmesi: 27 Kasım 2023
Özet değerlendirmelerinin yazarlara iletilmesi: 18 Aralık 2023
Bildiri tam metin teslimi / poster teslimi: 11 Mart 2024
Sempozyum Programının İlan Edilmesi: 19 Nisan 2024
Bildiri Kitabı –E-book: 20 Nisan 2024
Sempozyum: 25-27 Nisan 2024
Düzenleme Kurulu:
Aslı Ağırbaş, Can Müezzinoğlu, Cansu Günaydın Donduran, Demet Mutman Uluengin, Derya Yorgancıoğlu, Gizem Efendioğlu, Gül Çanakçıoğlu, Gülbin Lekesiz, Güliz Özorhon, Hande Tunç, Hülya Yavaş, İlker Fatih Özorhon, İrem Bayraktar, Mehmet Saner, Murat Şahin, Neşe Ganiç Sağlam, Orhan Hacıhasanoğlu, Yağdır Çeliker Cenger,
Bilim Kurulu:
Ahsen Özsoy, Alper Ünlü, Aktan Acar, Aslı Ağırbaş, Aslıhan Ünlü, Arzu Çahantimur, Ayşen Ciravoğlu Demirdizen, Ayşen Çelen Öztürk, Belkıs Uluoğlu, Birgül Çolakoğlu, Cansu Günaydın Donduran, Demet Mutman Uluengin, Derya Yorgancıoğlu, Emel Ardaman, Gül Çanakçıoğlu, Güliz Özorhon, Hülya Turgut, İpek Akpınar, İlker Fatih Özorhon, Mehmet Saner, Mine Özkar Kabakçıoğlu, Murat Şahin, Neslihan Dostoğlu, Neşe Ganiç Sağlam, Nilay Ünsal Gülmez, Orhan Hacıhasanoğlu, Sevil Yazıcı, Tonguç Akış, Tuğrul Yazar, Tülin Görgülü, Yağdır Çeliker Cenger, Zuhal Ulusoy (Tamamlanmamıştır. Son hali duyurulacaktır.)
İletişim:
Web: https://www.ozyegin.edu.tr/tr/mimarlik-ve-tasarim-fakultesi/mita-2024
E-posta: [email protected]
25 (Salı) 00:00 - 27 (Cumartesi) 00:00
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
20eyl(eyl 20)00:0026may(may 26)00:00İstanbul’un 500 Yılı Meşher’de
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Sergi Afişi / Anonim, Totpografik İstanbul Görünümü İçeren Vitrin Tabakları, Dekorasyon: Boyer
İstanbul’un önde gelen disiplinler arası sanat mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar isimli sergiyi ziyaretçileriyle buluşturuyor. 20 Eylül’de açılan serginin küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı üstleniyor. Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergideki eserlerin üreticileri de büyük çeşitlilik gösteriyor. Gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar Batılılar tarafından bazen politik veya askeri bazen estetik amaçlarla üretilen eserlerde farklı teknikler öne çıkıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çokkültürlü yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor. Bu alıntılar Batılı eser sahiplerinin bakış açısı ile 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Osmanlı/Türk edebiyatından sanatsal üretimler arasında bir diyalog imkânı yaratıyor. Sergi şehre tekrar bir güzelleme yapmak yerine, anlatının çeşitliliğini, tasvirlerin farklılığını incelemeye davet ediyor.
Batılıların gözünden İstanbul
İngiliz ressam Henry Aston Barker’ın 1799 yılında Galata Kulesi’nin tepesinden çizdiği eskizlere dayanarak oluşturduğu İstanbul Panoraması, elçilik sekreteri olarak İstanbul’da bulunan Philipp Franz von Gudenus’un 1741’de İsveç Elçiliği’nin çatısından yaptığı çizime ait gravür, Joseph Schranz’ın Karadeniz’den Marmara Denizi’ne Boğaz panoraması eserlerden birkaçı… Ayrıca bilinen en eski 360 derecelik panoramik İstanbul fotoğraflarını çeken sanatçı olarak tarihe geçen James Robertson’ın Bayezid Kulesi’nden çektiği Mayıs 1854 tarihli fotoğrafın sanatçının imzasını taşıyan ithaflı albümünü de sergide görmek mümkün.
Göz Alabildiğine İstanbul sergisinde, şehri bir uçtan bir uca izleme imkânı veren panoramik eserler birbirinden ilginç detaylar da barındırıyor. Yerel kıyafetler içinde esnaf, öküz arabasında giden kadınlar, şapkalarıyla ayırt edilen Batılılar, çocuklar ve şehrin dört ayaklıları, İstanbul’un siluetini tamamlayan unsurlar olarak öne çıkıyor.
En eski yapıt 1493 yılına ait
Küratörler Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı, üç kata yayılan sergiye ilişkin şunları paylaştı: “Eserleri seçkiye dahil ederken İstanbul’un olabildiğince farklı noktalarından, farklı semtlerinden manzaralar olmasına özen gösterdik. En eskisi Hartmann Schedel’e ait Liber chronicarum (1493) ve en yakın tarihlilerden Alexandre V. Pankoff’un özgün tasarım ve resimlerini içeren albümü (1922-1924) olmak üzere Meşher’in üç katında 100’ü aşkın yapıt sergiliyoruz. Ön plana çıkan tema ve hikâyeler birbirinden keskin sınırlarla ayrılmıyor, aksine birbirlerini besleyip tamamlıyorlar. Yapıtları dönem ve tekniklerine göre değerlendirmek yerine aralarında kurdukları ilişkileri ortaya çıkarmanın, bu çok katmanlı şehri anlama çabasına katkı sunacağına inanıyoruz.”
Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk ise serginin geniş kitlelere ulaşmasını arzuladıklarını söyledi. Konuk, “Kimileri en erken tarihli baskı, günümüze ulaşmış tek nüsha veya döneminin öncü örnekleri olan bu eserlerin bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergileniyor. Ömer Koç’un kıymetli koleksiyonundaki bu nadir eserleri Meşher’de geniş kitlelerle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
Sergi kitabı eş zamanlı yayımlandı
Sergiyle birlikte Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan sergi kataloğunda konusunun uzmanlarının katkılarıyla İstanbul tasvirlerinin çeşitliliğine dikkat çekiliyor. Katalog metinleri Sven Becker, Briony Llewellyn, Bahattin Öztuncay ve Claude Piening’e ait. Ömer Koç’un önsözüyle başlayan kitapta, küratörler Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin’in sergiyi tanıttığı yazının yanı sıra Prof. Dr. Zeynep Çelik’in “Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir” başlıklı makalesi yer alıyor.
26 Mayıs 2024 tarihine kadar görülebilecek Göz Alabildiğine İstanbul sergisine, küratörler ve Meşher ekibinin hazırladığı yetişkin ve çocuk atölyeleri gibi bir dizi program eşlik edecek.
Eylül 20 (çarşamba) 00:00 - Mayıs 26 (Pazar) 00:00
13eki(eki 13)00:0021nis(nis 21)00:00Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük
Yapı Kredi Müzesi’nde açılan "Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük" sergisi, 21 Nisan 2024 tarihine kadar uzatıldı.
DEVAMINI GÖSTER...
Alaca Höyük Sfenksli Kapısı (1939, Türk Tarihi Kurumu Arşivi)
Yapı Kredi Müzesi, Alaca Höyük kazılarında çıkarılan arkeolojik eserlerin önemli bir bölümünü geçici süreyle müzesine taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle 1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeoloğu Remzi Oğuz Arık ve etnolog Hâmit Zübeyr Koşay tarafından Çorum’da başlatılan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası alanda temsil eden ilk bilimsel kazı unvanına sahip Alaca Höyük eserleri, bu sergide ilk defa bir arada sergilenecek.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın işbirliğiyle Cumhuriyet’in 100. yılına özel hazırlanan Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük sergisi, 13 Ekim 2023 – 21 Nisan 2024 tarihleri arasında Yapı Kredi Müzesi’nde ücretsiz ziyaret edilebilecek.
Sergi kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Alaca Höyük Müzesi, Çorum Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden 235 arkeolojik ve etnografik orijinal eser İstanbul Yapı Kredi Müzesi’ne getirilerek kronolojik ve tematik bölümler altında sunulacak. Türk Tarih Kurumu Arşivi’nden seçilen fotoğraflar ve Mahmut Akok tarafından yapılan orijinal çizimlerin bir kısmı ise ilk defa bu sergide görülebilecek.
Ekim 13 (Cuma) 00:00 - Nisan 21 (Pazar) 00:00
19eki(eki 19)00:0007nis(nis 7)00:00Kendi Gölgesinde
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan "Kendi Gölgesinde" başlıklı grup sergisi, ziyaretçileri yapıtların birbirleriyle kurdukları yakınlıklar ve mekânla girdikleri etkileşimden doğan ara bölgeleri keşfetmeye davet ediyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar); Sena Nur Taştekne
Kendi Gölgesinde başlıklı koleksiyon sergisi; iç ve dış, kamusal ve mahrem, varlık ve yokluk, hafıza ve unutma, boşluk ve beden gibi tematik ikilikler etrafında kurgulanırken, bunlar arasındaki ilişkilerden doğan ara bölgeleri araştırıyor. 25 sanatçının yapıtlarına yer veren sergi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerini kapsayacak şekilde birbirini tamamlayan iki bölümden oluşuyor.
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan Kendi Gölgesinde sergisinde bir araya getirilen yapıtlar, serginin isminde de atıfta bulunulan görünmezlik, belirsizlik, gizlenmişlik, muğlaklık gibi nitelikleriyle, ziyaretçileri zihinlerinde uyanan izlerin peşinden gitmeye, gölgede kalanı aramaya, kendi düşünsel ve duygusal katılımlarıyla zenginleşecek bir sergi deneyimine ortak olmaya davet ediyor.
Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
Çoğu kez sıradan veya gündelik malzemeler, nesneler ve durumlardan yola çıkıp bunları sıradışı ve beklenmedik müdahalelerle dönüştüren; karartma, eksiltme, tekrarlama, yer değiştirme gibi yöntemlerle işleyen; gölgeyi ışığa, meçhulü maluma, ayrıntıyı bütüne yeğleyen bu yapıtlar, mekânda kurdukları etkileşim ve yakınlıklar yoluyla yeni anlam arayışları için puslu bir görüş alanı açıyorlar.
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Yapı Kredi’nin değerli desteğiyle gerçekleşen Kendi Gölgesinde sergisi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Sergide Yer Alan Sanatçılar
Hüseyin Bahri Alptekin, Mirosław Bałka, Pedro Barateiro, Michał Budny, Hera Büyüktaşçıyan, Jae-Eun Choi, Cevdet Erek, Terry Fox, Hreinn Friðfinnsson, Bilge Friedlaender, Deniz Gül, Mona Hatoum, Rolf Julius, Nadia Kaabi-Linke, Šejla Kamerić, Borga Kantürk, Mohammed Kazem, Inge Mahn, Ferhat Özgür, Seza Paker, Pinaree Sanpitak, Chiharu Shiota, Yaşam Şaşmazer, Hema Upadhyay, Nika Zupančič
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
*
Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişilebilir. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter, Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kurumsal Sponsor Tüpraş’ın değerli desteğiyle, tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; Perşembe günleri ise her yaştan izleyici için ücretsiz. Arter Beraber üyeleri ise sergileri yıl boyunca ücretsiz ziyaret etmenin yanı sıra farklı ayrıcalıklardan faydalanıyor. Arter binasının Kütüphane, Kitabevi, Bistro by Divan, arka bahçe alanlarına ve Galeri 0’da yer alan sergiye giriş için bilet gerekmiyor. Ulaşım Sponsorları Ford Otosan ve Otokar’ın desteği sayesinde Taksim’den ve Tepebaşı’ndan ücretsiz servis araçlarıyla Arter’e ulaşılabiliyor.
Emre Baykal Hakkında
Emre Baykal (d. 1965, İstanbul), Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali’nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2008 yılında Arter’de sergiler direktörü ve küratör olarak görev yapmaya başladı. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Emre Baykal, 2016’dan bu yana Arter’in başküratörlüğünü yürütüyor. Emre Baykal, Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023), OyunBu (2022–2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021–2022), Tedbir (2021–2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman’la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.
Gizem Uslu Tümer Hakkında
Gizem Uslu Tümer (d. 1987, İstanbul), Parsons Paris (Fransa) ve Parsons School of Design’da (ABD) Tasarım ve İşletme Bölümü’nü bitirdi. Sotheby’s Institute of Art, New York’ta Çağdaş Sanat yüksek lisans programını tamamladı. 2009–2010 yılları arasında Galerist’te Sanatçı Temsilcisi olarak görev aldı. 2011–2013 yılları arasında SAHA Derneği’nde Programlar Koordinatörü, 2013–2015 yılları arasında Rampa İstanbul’da Yardımcı Direktör olarak çalıştı. 2015 yılında katıldığı Arter ekibinde Sergiler Yöneticisi olarak görev alıyor.
Ekim 19 (Perşembe) 00:00 - Nisan 7 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00
07kas(kas 7)00:0014nis(nis 14)00:00Üç İç Denizin Ülkesi
Handan Börüteçene’nin bugüne kadarki en kapsamlı sergisi “Üç İç Denizin Ülkesi” 7 Kasım Salı günü Salt Beyoğlu’nda ziyarete açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Handan Börüteçene, “Mutfak Ordusu” serisinden üç heykel, 1984 Sanatçının izniyle / Handan Börüteçene, “İşçi Kadın”, 1982/2023 Sanatçının izniyle
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın yeni sergisi Üç İç Denizin Ülkesi, kırk yılı aşkın süredir kararlı biçimde arkeoloji, tarih ve doğa odağında üreten Handan Börüteçene’nin bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı sergisi. İsmi, sanatçının taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı bir coğrafyaya işaret ediyor: Anadolu ve Trakya.
7 Kasım itibarıyla Salt Beyoğlu’nda görülebilecek sergi, sanatçının mezuniyet projesi için yaptığı erken dönem işlerinden ödüllü enstalasyonu Kır/Gör’e (1985), 1987’de Urart Sanat Galerisi’nde gösterdiği terracotta serilerinden İstanbul’un kamuya açık mekânlarına yerleştirilen büyük ölçekli heykellerine birçok eseri gündeme getiriyor. Bellek yitimine meydan okuyan bir sanat pratiğinin izini süren sergi, Börüteçene’nin tutkularını, işlediği temaları, peşini ısrarla bırakmadığı meseleleri ve üretimindeki yeni açılımları bütünlüklü şekilde keşfetmeye olanak veriyor.
Handan Börüteçene’nin “5. Yeni Eğilimler Sergisi”ndeki (Mimar Sinan Üniversitesi) “Kır/Gör” enstalasyonu, 1985 Sanatçının izniyle
İstanbul’da dünyaya gelen Börüteçene, doğup büyüdüğü kentin kapsamlı tarihi ile barındırdığı çok katmanlı görselliğin büyüsüne küçük yaşta kapılır. Geçmişe yönelik merak ve heyecanının belirginleştiği çocukluk yıllarında babasının kütüphanesinde bulup karıştırdığı arkeoloji kitapları, ailecek İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne yapılan ziyaretler genişlemekte olan tahayyülünde kalıcı izler bırakır. Annesi Hesna Hanım nakış ustasıdır; o çalışırken etrafa dağılan renk renk kristal boncuk, payet ve inciler sanatçının renk ve form ile kurduğu ilişkiyi pekiştirir.
Handan Börüteçene, “Yeryüzünün Belleği”, 1995 (detay) Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde seramik öğrenimine başlayan Börüteçene, “dört duvar” arasından çıkma arzusunun yanı sıra toprağın tarihinden öğrenme hevesi ile arkeolojik saha çalışmalarına katılır. Arykanda Antik Kenti’ndeki ilk kazı deneyimi, akademi öğreniminin son dönemine denk gelir. 1981’de mezun olan sanatçı, Paris’e yerleşir ve iki yıl boyunca (1982-1984) l’École nationale supérieure des Beaux-Arts’da Georges Jeanclos ve César’ın (Baldaccini) heykel atölyelerinde çalışır. İlk kişisel sergisini Paris’te açar, bir yandan da İstanbul’da düzenlenen önemli sergilere katılmayı sürdürür.
Handan Börüteçene’nin Saraçhane Parkı’ndaki “İstanbul Kitabı” heykeli, 1994 Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
Akademi’nin İstanbul Sanat Bayramı kapsamındaki 5. Yeni Eğilimler Sergisi’ne (1985) Kır/Gör enstalasyonuyla katılır. Hacılar ve Çatalhöyük’teki Neolitik konutları örnek alarak kerpiç bir yapı inşa eder. İçini teknolojik aletlerden gazete, banknot ve türlü gündelik nesneye dönemin kutsallarıyla donatır ve izleyiciyi çivi yazılı tabletleri kırmaya davet eder. Türkiye güncel sanat anlatısında hatırlı bir yer edinen iş, 1980’lerin kültürel deneyimlerine paralel olarak tahribatlarla altüst olan şehir manzarasını irdelerken Börüteçene’nin sanat üretiminin iki ana damarını ve sarmal ilişkilerini ortaya koyar: Kültürler, çağlar, türler, insanlar arası iletişim ile bu iletişimden doğan bilgiyi içeren “yeryüzünün belleği”. Sanatçı Mutfak Ordusu (1984), Ütücüler (1985), Kırma/Gör (1985-1987) ve Kitle İletişimsizlik Araçları vs vs zzzz….bızzzz (1987) gibi işlerinde geçmiş, şimdi ve geleceği ilişkilendirmek üzere Neolitik çağdan günümüze biriken imge, nesne, metin ve formları kullanır. Yeryüzünün Belleği (1995) serisinde kültürel devamlılığı Hititler devrinden beri varlığını sürdüren Anadolu florası üzerinden ele alır: Hattuşa (Boğazköy) tabletlerindeki bilgiler doğrultusunda Kızılırmak yayı içinden topladığı türlü ot ile tohumun Troya ve Aiolis bölgelerinden gelen toprakla iç içe geçtiği görkemli “bellek kasaları” üretir.
Börüteçene için “yeryüzünün belleği” kavramı, kişisel tarihini de kapsar. Bilgi evreni genişledikçe geçmiş çağlardan tanışları da çoğalır: Sümerli Ludingirra, Hititli Teşup, Lesboslu Sappho ve Byzantionlu Moiro gibi. Bu ahbaplarıyla sohbetleri Paris’teki stüdyosundan Venedik kafeleri ve Akdeniz sahillerine elinden düşürmediği defterlerinde birikir. Bazen alıntı, çizim, karalama, bazen de şiir formatındaki bu notlar süzgeçten geçtikten sonra Denize Âşık Olan Kürenin Kitabı (1990) ve Kendime Gömülü Kaldım (1999-süregelen) gibi işlerin “doğum yazıları” ortaya çıkar. Bugüne dek sadece kataloglara basılı olan doğum yazıları, sergideki işlere eşlik ederek derinlikli bir sanatsal düşünce biçimini görünür kılar.
Sanatçı yıllar boyu İstanbul, Paris ve Kaş üçgeninde bir konargöçer olmayı sürdürür. Bu yer değiştirmeler zaman içerisinde işleriyle arasında, düşünsel olmasa da fiziksel bir mesafe yaratır. Yıllar önce koleksiyonlara giren ya da arkadaşlarına armağan ettiği bir grup iş kaybolur, izi bulunamaz veya türlü sebeple tahrip olur; İstanbul’un açık alanlarındaki heykelleri, mekânların kullanımları farklılaştıkça amaçlarından uzaklaşır ya da kaderine terk edilir. Kaydı tutulmamış, gözden ırak kalmış ve kayıp işlere vurgu yapan sergi, Türkiye’deki kültür mirası ve sanat eserlerine yönelik ihmalkâr tavra da dikkat çeker.
Salt’tan Amira Akbıyıkoğlu tarafından programlanan Üç İç Denizin Ülkesi, 7 Kasım 2023 – 14 Nisan 2024 tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda ücretsiz görülebilir. Sergi paralelindeki kamu programları saltonline.org ve Salt’ın sosyal medya kanallarında duyurulacak.
Handan Börüteçene, “Aya İrini’deki Bütün denizlerin içinden geç. Sessizlik ve sırdır ötesi” sergisinden bir heykel, 1991 Sanatçının izniyle
*
Program: Amira Akbıyıkoğlu
Program Koordinatörü: Gülce Özkara
Program Asistanı: Deniz Özgültekin
Tasarım ve Prodüksiyon: Emirhan Altuner
Restorasyon ve Teknik Danışmanlık: Kurucu Koçanoğlu
Editör: Ezgi Yurteri
Çeviri: İpek Ulusoy Akgül
Kurulum: Fiksatif, Maksu Reklam, Eray Özcan
Video: Mustafa Hazneci
İletişim Tasarımı: Onur Yazıcıgil, Alp Eren Tekin
Can Cumalı ile Çağlar İşbilir (Mono Earth), Nurtaç Buluç, Mustafa Ergül, Sara Alizadeh Ghavidel, Coşkun Bozanlı ve Eriş Mermer’e eser üretimindeki katkılarından dolayı teşekkürler.
Üç İç Denizin Ülkesi sergisi Hakan & Melis Börteçene ve Spot Projects’in destekleri, Asya International Movers (Nakliyat), Dostcam (Prodüksiyon), Eureko Sigorta ve Jotun Boya’nın katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Diler Holding, Salt’ın sene boyunca yürüttüğü çalışmalara kurumsal destek sağlamaktadır.
Kasım 7 (Salı) 00:00 - Nisan 14 (Pazar) 00:00
03ara(ara 3)00:0005nis(nis 5)00:00“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” EDİÇO Tasarım Yarışması
"Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek" öğrenci yarışmasına 05 Nisan 2024, saat 17:00’ye kadar başvuru yapılabiliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” öğrenci yarışmasına 05 Nisan 2024, saat 17:00’ye kadar başvuru yapılabiliyor.
EDİÇO olarak başta dirençli epilepsili çocuklar olmak üzere tüm özel gereksinimli çocuklarımızın sağlık, eğitim ve sosyal haklarını dile getirmek, aileleri bilinçlendirmek, tedavilere ulaşılabilirliğini kolaylaştırmak için faaliyetlerde bulunmaktayız. Her alandaki ayrımcı uygulamaların giderilmesi ve gerekli düzenlemelerin yapılması için çalışıyoruz.
Günümüzde teknoloji ve fiziksel çevreler hızla gelişirken, özel gereksinimli bireyler ihtiyaçlarına ulaşabilmek, sosyalleşebilmek veya iş hayatında aktif olarak yer alabilmek için her gün çevrelerinde, davranışsal, organizasyonel, teknolojik, fiziksel veya iletişimsel birçok engel ile karşılaşıyor. Özel gereksinimli çocukların kamusal alanlardaki varlığı ise çoğu zaman, engelleri aşmak için öngörülen zorunlu önlemlerin veya çözümlerin ıskaladığı bir olgu olarak, bu problematiğin çok da fark edilmeyen veya üzerine düşünülmeyen bir parçası haline geliyor.
“Çocuklar İçin Erişilebilir Gelecek” Öğrenci Yarışması’nın konusu; çocukların sıklıkla bulundukları / “eriş”tikleri kamusal alanları odağına alarak, yaşadığımız çevredeki fiziksel engellere dikkat çekmek, problemleri saptamak ve çözümleri ile ilgili yaratıcı fikirler üretmektir.
Yarışmanın amacı; üniversitelerin tasarım fakülteleri başta olmak üzere toplumda erişilebilirlik konusundaki farkındalığı arttırmak ve geleceğin tasarımcılarının erişilebilirlik bilincini geliştirmektir.
Yarışmacılardan ilk olarak, yaşadıkları çevredeki kamusal alanları erişilebilirlik anlamında incelemeleri beklenmektedir. Bu alanlardaki gündelik yaşam ilişkilerini ve fiziksel unsurları sorgulamaları ve fiziksel bariyer oluşturan problemleri saptamaları istenmektedir. Problem tespiti neticesinde, belirledikleri alanda, özel gereksinimli çocuk kullanıcılar odağında, mekânsal unsurları geliştirmeleri, yenilikçi teknolojiler kullanarak sürdürülebilir çözüm önerileri getirmeleri beklenmektedir. Yarışmacılardan beklenen önerilere ilişkin içeriksel detaylar 4. maddede açıklanmıştır. Sosyoloji, mühendislik, bilişim vb. farklı alanlarda çalışan öğrencilerle işbirliği yapmak, idari kurumlar ve STK’larla iletişim kurarak projeyi geliştirmek yarışmacılara, tasarımın özelleştiği erişilebilirlik konusunda önemli katkılar sağlayacaktır.
Epilepsiye Direnen Çocuklar Derneği (EDİÇO) tarafından düzenlenen, TC’deki fakültelerde mimarlık, peyzaj tasarımı, şehir ve bölge planlama, endüstriyel tasarım ve iç mimarlık bölümlerinde eğitim gören lisans öğrencilerinin katılabileceği serbest, ulusal ve tek kademeli öğrenci mimari fikir projesi yarışmasıdır.
1. Ödül 25.000 TL
2. Ödül 20.000 TL
3. Ödül 15.000 TL
Eşdeğer Mansiyonlar (10.000 TL x 3 adet)
• Evren Burak Enginöz (Prof. Dr., İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Fakültesi)
• Sevince Bayrak (Mimar, SO? Mimarlık & Dr. Öğr. Üyesi, MEF Üniversitesi)
• Zeynep Yapar Ergün (Mimar, Ergün Mimarlık & Ediço)
• Dicle B. Özdemir (Mimar, do[x]architecture)
• Beyza Gürdoğan (Mimar ve Kentsel Tasarımcı, Superpool)
• Başak Taş Özdemir (Peyzaj Mimarı, Spiga )
• Asım Evren Yantaç (Doç.Dr., Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü & TODEV)
• Ege Sevinçli (Sosyolog, Oyun Parkı Müfettişi, Superpool)
• Umut Özavcı (Ediço Yönetim Kurulu Üyesi)
• Eser Ergün (Y. Mimar, Ergün Mimarlık & Ediço)
• Kadir Uyanık ( Y.Mimar, do[x]architecture)
• Sema Yapar (Mimar)
• Ali Osman Sağlam (Mimar)
Yarışmanın ilanı: 03 Aralık 2023
Soru sorma için son tarih: 03 Ocak 2024 Saat: 17:00’ye kadar
Yanıtların ilanı: 08 Ocak 2024
Son Teslim Tarihi: 05 Nisan 2024 Saat: 17:00’ye kadar
Sonuç İlanı: 30 Nisan 2024
Kolokyum ve ödül töreni: Mayıs 2024
Sergi: Mayıs 2024
Yarışma detayları ve şartname için linke tıklayabilirsiniz.
Aralık 3 (Pazar) 00:00 - Nisan 5 (Cuma) 00:00
26ara(ara 26)00:0028nis(nis 28)00:00Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl
"Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl" sergisi, SSM’de ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin Türkiye resim sanatında önemli yeri olan sanatçılara ve eserlerine derinlemesine bir bakışaçısı sunan monografik sergileri; geç Osmanlı İmparatorluğu’nun ve erken Cumhuriyet döneminin öncü kadın sanatçılarından Melek Celâl’e odaklanarak devam ediyor. Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla gerçekleştirilen Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl, 26 Aralık 2023 – 28 Nisan 2024 arasında SSM’de ziyaret edilebilecek.
Sergi, 1924’te Galatasaray Sergileri’nde ilk nü eserleri gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatına ve sanatına odaklanıyor. Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraflar, kartpostallar, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor.
19. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nda doğan ve hayatlarına Türkiye Cumhuriyeti’nde devam eden ilk modern sanatçı kuşağının öncü kadın temsilcilerinden Melek’in hayatı ve eserlerine kapsamlı bir bakış sunan sergi, her anlamda radikal değişikliklerden geçen bir ülkede modernleşme sürecinin nasıl yaşandığına dair ipuçlarını içeriyor. Erken Cumhuriyet döneminin pek çok sanatçısı gibi, İstanbul’da varlıklı bir Osmanlı ailesinin kültür birikimiyle yetişen Melek Celâl’in hayatı, yalnızca bir dönemin unutulmuş bir ressamının hikayesini değil, aynı zamanda geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminin kültürel panoramasını da ortaya koyuyor. Sergide Melek Celâl’in tekniğine, eserlerinin geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına, kullandığı malzemelerin yapısı ve dokusuna ışık tutan Görünenin Ötesinde Melek Celâl bilimsel analiz çalışması da yer alıyor.
Melek’in fotoğrafları. Doğan Paksoy Koleksiyonu.
Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper “Sakıp Sabancı Müzesi ile daha önce birlikte gerçekleştirdiğimiz Feyhaman Duran, Selim Turan, Avni Lifij ve Abdülmecid Efendi sergilerinin sadece sanatseverler nezdinde değil, sanat tarihinde de önemli birer kaynak olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyet’in tüm değerlerinin nüfus bulduğu çok yönlü bir kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatını ve sanatını konu alan sergiyi Cumhuriyet’imizin 100. yılında gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Böylesine güçlü bir kadın sanatçıyı yoğun bir araştırma ve çalışmayla topluma sunan sevgili Nazan Ölçer ve SSM ekibine kalpten teşekkür ediyoruz.” dedi.
Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer; “Bir sanatçının çalışmalarına odaklanan, sanatçının tarzını, kültür sanat ortamına katkılarını kapsamlı bir şekilde işlediğimiz sergilerimiz, her zaman yoğun bir ön araştırma gerektiriyor. Sabancı Holding’in sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz monografik sergiler serimizi bu yıl kıymetli bir kadın sanatçıya ayırmak istedik. Melek Celâl, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde köklü bir aileden gelen çok yönlü bir figür olmasına rağmen, maalesef günümüzde unutmuş olduğumuz bir Cumhuriyet kadını. Cumhuriyet ideallerini yansıtan Melek Celâl’i, Cumhuriyet’in 100. yılında hatırlayarak, Türkiye’nin bu dönemini ve dönemin hayallerini de hatırlamayı kendimize görev bildik.
Melek Celâl Sofu (1896-1976), Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın 1936, tuval üzerine yağlıboya, 36 x 48,5 cm. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Env. no. 206/619.
Melek, eğitimli ve varlıklı bir aileye sahip olduğu için evinde iyi bir eğitim görür. İnâs Sanâyî-i Nefîse Mektebi ve Académie Julian’ın resmi kayıtlarında ismine rastlanmasa da bu okullarda konuk öğrenci olarak bulunmuş, sık sık seyahatler gerçekleştirdiği Paris’te dönemin önemli sanatçılarının atölyelerine devam etmiş olması muhtemeldir. Moda’da yaşadığı ve kendi atölyesinin de bulunduğu Villa Wohl’da dönemin pek çok sanatçı ve aydınına ev sahipliği yapmış, İstanbul’daki kültür ve sanat ortamında aktif bir rol oynamıştır.
Melek Celâl sadece bir ressam ve heykeltraş değil, aynı zamanda yazar ve eleştirmen. Geleneksel Türk el sanatları ve hat sanatı hakkında yazdığı makaleler ve kitaplar, verdiği konferanslar, neredeyse sanatçı kimliğiyle yarışır niteliktedir. Melek, bir yönüyle Batı’ya bakarken bir yönüyle de Anadolu’ya dönen bir Cumhuriyet kadını. Tüm sanatseverleri eğitimli, dünyaya açık, geleneksel Türk sanatlarına ve mimarisine tutkuyla bağlı, Cumhuriyet’in yetiştirmek istediği nesile örnek olarak kabul edebileceğimiz Melek’in hayatını ve sanatını keşfetmeye bekliyoruz.” dedi.
Melek Celâl Sofu (1896-1976), Gelincikler, kontrplak üzerine yağlıboya, 37,5 x 51 cm. Doğan Paksoy Koleksiyonu.
Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi kapsamında hazırlanan ve akademik kaynak niteliğindeki katalogda ise Namık Sinan Turan, Gizem Tongo, Ahu Antmen, Nazan Bekiroğlu, Mehmet Samsakçı ve Ömer Faruk Şerifoğlu, Melek Celâl’in hayatını ve sanatını pek çok farklı açıdan değerlendirdiler.
Eğitim programlarıyla da desteklenecek sergi kapsamında 26 Ocak’ta gerçekleşecek, sanat terapisi ve farkındalık ilkelerinden ilham alan Müzede An’da atölyesiyle 5-7 yaş aralığındaki çocuklar ve ebeyvenleri, Melek Celâl’in galeride yer alan farklı natürmort eserlerinin renk ve kompozisyonlarını keşfedecek.
Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi, Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla 28 Nisan 2024’e kadar, pazartesi hariç her gün 10.00 – 18.00 arasında SSM Galeri -2’de ziyaret edilebilecek.
Aralık 26 (Salı) 00:00 - Nisan 28 (Pazar) 00:00
06oca00:0006nis00:00Muhatabı Olmayan Mutfak
TUNCA’nın yeni sergisi "Muhatabı Olmayan Mutfak" 6 Ocak’ta İMALAT-HANE'de açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Desire, Desenler, Franco, Grafit
TUNCA‘nın sanat çalışmalarının önemli bir parçası olan yemek pişirme pratiği ve 20. yüzyıl ütopyaları zemininde yaptığı tarihsel araştırmalarının ürünü olan kişisel sergisi “Muhatabı Olmayan Mutfak”, 6 Ocak’ta İMALAT-HANE‘de izleyiciyle buluşuyor.
Sanatçının 6 Ocak – 6 Nisan 2024 tarihleri arasında, iki hafta arayla farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla düzenleyeceği yemek performanslarında, pişirilen yemekler eşzamanlı olarak izleyiciye servis ediliyor. Jorela Karriqi iş birliği ile mekâna özgü tasarlanan sergi kurgusu içinde düzenlenecek performanslar, konuk ve izleyici arasında interaktif karşılaşmaların yaşanacağı bir yemek daveti sunuyor.
2014 yılından bu yana gastronomi ve sanat bağlamında performanslar gerçekleştiren TUNCA, desenden, heykel, video ve performans formlarına uzanan çok yönlü bir pratiğe sahip. Resmi tarihlerden bireysel hikâyelere “hafıza”nın devasa katmanları arasında gezinen sanatçı tanıklık olgusunu, belgeselciliğin ve işaret ediciliğin ötesinde çerçeve içine alır. Kullandığı fotografik belgeler, TUNCA‘nın öznel belleği ile birleşir ve ardından kağıt üzerine bir başka kimyasal tortu olan füzen ile aktarılır. Sanatçının araştırma odaklı pratiği tarih yazımı ile ilgilidir, geçmişi kazıyla gün ışığına çıkarır, yeniden kurgular ve canlandırır.
TUNCA‘nın, İMALAT-HANE‘nin eser üretim desteği ile hazırlanan “Muhatabı Olmayan Mutfak” adlı yemek performans serisi programını web sitesinden takip edebilirsiniz.
Desire, Desenler, Castro, Grafit
Ocak 6 (Cumartesi) 00:00 - Nisan 6 (Cumartesi) 00:00
08oca(oca 8)00:0012nis(nis 12)00:00UIA 2030 Award – Second Cycle (Professional)
The International Union of Architects ve UN-Habitat işbirliğinde düzenlenen UIA 2030 Award ikinci dönem başvuruları için son tarih 12 Nisan 2024.
DEVAMINI GÖSTER...
The International Union of Architects ve UN-Habitat işbirliğinde düzenlenen UIA 2030 Award ikinci dönem başvuruları için son tarih 12 Nisan 2024.
The International Union of Architects ve UN-Habitat işbirliğinde, UIA 2030 Award ikinci dönem duyurusu yapıldı. İki yılda bir düzenlenen ödül, UN 2030 Agenda for Sustainable Development’ın New Urban Agenda ile birlikte sunulmasına katkıda bulunan mimarların çalışmalarını teşvik ediyor.
İlk dönemde 40 farklı ülkeden 125 farklı proje başvurusu alan yarışmanın sonuçları 28 Haziran 2022’de World Urban Forum (WUF11) kapsamında Polonya’nın Katoviçe şehrinde verilmişti.
World Urban Forum (WUF) ile eşzamanlı gerçekleşen yarışma; dünyanın her yerinden -tasarım kalitesini ortaya koyan ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (Sustainable Development Goals-SDGs) ulaşılmasına katkıda bulunan projeler ortaya koyacak- mimarların başvurularını bekliyor.
Yarışma, iki etapta gerçekleşecek. Birinci etap başvuruları, beş UIA Bölgesi’nin her birini yansıtacak şekilde bölgesel bazda değerlendirilecek. Bölgesel finalistler arasında her bir kategoriden ilk üçe girenler ikinci etaba geçmeye hak kazanacak. Projenin konumu, değerlendirileceği bölgeyi belirleyecek.
Katılım dünya çapında bütün mimarlara açık, başvuru metninin ise İngilizce olması bekleniyor.
Şartnameye ulaşmak için tıklayınız.
The UIA is committed to supporting delivery of the 17 SDGs, especially SDG11, ‘To make cities and human settlements inclusive, safe, resilient and sustainable’.
Awards will be made for built projects which demonstrate design quality and have made significant contributions towards achievement of the Sustainable Development Goals in each of the 6 following categories:
Sustainable Development Goal 3, Good Health and Well-being
1. Good health and well-being: This category will recognise a project which can demonstrate having significantly contributed to the promotion of healthy lives and well-being, such as a reduction in communicable diseases, consistent with the principles underpinning Target 3.3 of SDG 3.
Sustainable Development Goal 11, Sustainable Cities and Communities
2. Adequate, safe and affordable housing: This category will recognise a project which has significantly contributed to the provision of accessible, adequate, safe and affordable housing, urban regeneration and/or slum upgrading consistent with the principles underpinning Target 11.1 of SDG11.
3. Access to safe, accessible, and sustainable public transport: This category will recognise a project which, by virtue of siting, design, density etc, has significantly contributed to the provision of safe, accessible, and sustainable public transport (such as Transport Oriented Development and/or neighbourhood planning), consistent with the principles underpinning Target 11.2.1 of SDG11
4. Access to green and public space: This category will recognise a project which has significantly contributed to the provision of access to safe, inclusive and accessible green and public space for all, consistent with the principles underpinning Target 11.7 of SDG11.
5. Adaptation to climate change and resilience to disasters: This category will recognise a project which can demonstrate having significantly contributed to adaption to climate change and/or resilience to disasters, consistent with the principles underpinning Target 11b of SDG11.
Sustainable Development Goal 15, Life on Land
6. Promotion, restoration and sustainable use of ecosystems: This category will recognise a project which, either through its siting, design or construction, significantly contributes to the promotion, restoration and/or sustainable use of ecosystems consistent with the principles underpinning SDG15.
Entries will be judged on the extent to which they can evidence having addressed the principles underpinning the relevant SDG targets and any appropriate aspects of the New Urban Agenda. All entries will also be judged on the extent to which they meet the following criteria:
Building performance/impact: The performance and/or impact of the building in use in relation to the relevant award category and its underlying.
Design quality: Submissions should reflect design quality in terms of amenity, durability and resilience having regard to the method of construction, materiality, energy efficiency and intended lifespan together with usability, accessibility and adaptability having regard to its intended function. Projects should enrich the lives of their users and make a positive contribution to the context in which they are.
Integrated & holistic approach: Submissions should recognise the importance of an inclusive, integrated and holistic design approach that addresses stakeholder participation, design, construction, operation, occupancy and post-occupancy of a building over its complete life cycle in its broadest.
Submissions are invited from clients (with the approval of their architects) and by architects who must be the authors of the work to which the submission refers. Architects eligible to participate are, on the day of the announcement of the award and pursuant to the legal provisions of their country of residence, entitled to use the occupational title “Architect”.
Members of the Organiser’s team, the jury and their associates, business partners, employees, students and close relatives are not allowed to submit entries. Any person who has been involved in the preparation of the award/prize is not eligible to participate or to assist any participant.
Submissions should be for built projects that have been completed and occupied for a period of between 1-5 years prior to date of submission.
Peter Oborn (UK), Architect, London – Jury Chair, UIA 2030 Award Co-Chair – UIA Representative
Andrew Rudd (USA), Human Settlements Officer, Global Solutions Division – UN-Habitat Representative
Tina Saaby (Denmark), Director of The Danish Town Planning Institute – UIA Region I
Violeta Komitova (Bulgaria), City Architect and Member of the Parliament of Bulgaria, Sofia – UIA Region II
Anna Rubbo (USA), Senior Scholar, Centre for Sustainable Urban Development, The Climate School, Columbia University, New York – UIA Region III
Rob Adams (Australia), Director of City Design, City of Melbourne – UIA Region IV
Nadia Tromp (South Africa), Founder, Ntsika Architects, Johannesburg – UIA Region V
Hoàng Thúc Hào (Vietnam), Vice President, Vietnam Association of Architects, Founder of 1+1>2 Architects, Winner of the 2023 UIA Robert Matthew Prize and 2017 UIA Vassilis Sgoutas Prize – Alternate juror
Ishtiaque Zahir Titas (Bangladesh), UIA 2030 Award Co-Chair, SDG Expert – UIA Alternate Juror
Iman Gawad (Egypt), SDG Expert – Observer (non-voting) technical committee member
Award launch 2024-01-08
Deadline for questions 2024-02-05
Deadline for answers 2024-02-12
Deadline for submission of Stage 1 entries 2024-04-12
Shortlisted Stage 1 entries informed 2024-05-31
Deadline for submission of State 2 entries 2024-08-23
Results announcement at WUF12 2024-11-04
A medal will be presented to the winners in each of the Categories 1-6 on completion of Stage 2 (i.e. one winner per Category), together with Commendations for the remaining regional finalists. The Jury will publish a report of its deliberations concerning the regional finalists and the winners in each category and reserves the right not to make any award if, in its opinion, no entry reaches the required standards.
The UIA, together with UN Habitat, will announce the recipients of the UIA2030 Award at the World Urban Forum (WUF12) in Cairo, Egypt, due to take place on 4-8 November 2024.
Ocak 8 (Pazartesi) 00:00 - Nisan 12 (Cuma) 00:00
13oca(oca 13)00:0011nis(nis 11)00:00Sıradaki Şarkı
Nilüfer Belediyesi, Nermin Er’in “Sıradaki Şarkı” adlı kapsamlı sergisine, Gizem Gedik küratörlüğünde, 13 Ocak Cumartesi itibarıyla Meteor I Balat Kültürevi’nde ev sahipliği yapıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Nilüfer Belediyesi’nin Bursa’ya kazandırdığı yeni sanat mekânlarından biri olan Meteor I Balat Kültürevi; küratöryel karma sergilerle öne çıkarken yeni yılda Nermin Er ile ilk kez bir kişisel sergiyi ziyaretçilerle buluşturuyor. 2004 yılında ilk kişisel sergisini Galeri Nev İstanbul’da gerçekleştiren sanatçının yirminci sanat yılına da denk düşen sergi, bu süreç içinde ürettiği eser gruplarının birbiriyle olan ilişkisini ve Er’in zaman içinde değişen, gelişen veya birbirini tamamlayan görsel dilini bütünsel bir kurguda sunmayı amaçlıyor.
İtinalı, detaycı ve minimal bir tavırla özellikle kâğıdı ve mürekkebi başlıca malzemeleri olarak kullanan sanatçı, eserlerinde gündelik karşılaşmalarına; kentle, doğayla, birlikte yaşadığımız canlılarla, ışık-gölge-siluet gibi unsurlarla olan anlık veya süregelen ilişkilerine yer veriyor. Bunun yanı sıra, malzemenin sınırlarını keşfederek biriktirme, dağılma, üst üste yığılma, parçaları ekleme-çıkarma gibi jest ve tekniklerle yüzeyleri boyutlandırıyor. Geçmişte animasyon alanında çalışmış olmasının da getirdiği zengin kurgusal dünyası, sahne ve mizansenlere yönelik ilgisi ve yaratıcı mizah duygusu aracılığıyla teatral ifade biçimlerini de çalışmalarına yansıtan Er’in eserleri, genellikle bir kurguyu tamamlayan cümlecikler gibi seriler hâlinde ortaya çıkıyor. Sergide çoğunlukla kağıdın çeşitli kullanımlarıyla oluşturulan eser grupları, monokrom desenler, rölyefler, bu işlerle ilişkili video ve enstalasyonlar yer alıyor.
Yol’da, Işıklı maket, detay, 17x100x100 cm, 2013
Aynı Anda Başka bir Yerde, 2022, Video (loop)
Tıpkı müzikte birbirini takip eden melodilerin yarattığı akış ve arka plandaki ritimler gibi, sanatçının iç dünyasına yönelik müzikal bir ritim ve akış içinde olan eserler, “Sıradaki Şarkı” adıyla buluşarak yirmi yıllık bir sürece bakarken izleyicinin sırada ne bekleyebileceğine dair de mizahi ve umutlu bir çağrışım yapıyor.
Sergi, 11 Nisan’a dek ziyaret edilebilir.
*
Nermin Er Hakkında
Nermin Er (1972, İstanbul), 1995 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. Animasyon alanındaki profesyonel çalışma hayatının yanı sıra 2004’ten itibaren Galeri Nev İstanbul’da düzenli olarak kişisel sergiler açan sanatçının “Tek Göz Oda” adlı çalışması, Kahve Dünyası’nın 2017’de hayata geçirdiği Yanköşe adlı kamusal projenin açılışında sergilendi. Yine 2017 yılında Cappadox Çağdaş Sanat Sergisi kapsamında Nevşehir’in coğrafyasıyla bağlantı kuran “Dinle” adlı heykelleri açık alanda yer aldı. Er’in karma sergilere katıldığı kurum ve galeriler arasında Ka Ankara (Ankara, 2023), NordArt Büdelsdorf (2023), Yapı Kredi Kültür Sanat (İstanbul, 2021), Atatürk Kültür Merkezi (2021), Open Space (Berlin, 2020), Riverrun İstanbul (İstanbul, 2019), Müze Evliyagil (2018), Cappadox (Kapadokya, 2017) ), İstanbul Modern (2013), Helene Nyborg Contemporary (Kopenhag, 2006), Siemens Sanat Galerisi (İstanbul, 2005), Pera Müzesi (2005), Aksanat (İstanbul, 2004), :mentalKLINIK (İstanbul, 2002) bulunuyor. 2020 yılında NGBK / Depo Berlin Misafir Sanatçı Programı’ndan davet alarak ZKU Berlin’de geçiren sanatçı, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Ocak 13 (Cumartesi) 00:00 - Nisan 11 (Perşembe) 00:00
Eğitim süreci bu işin sadece başlangıç noktasıdır. Mimarlık eğitimi gören ve mimarlık lisansına sahip olan her kişi yasalara göre ve teoride mimarlık yapabilir gibi gözükse de, aslında ülkemizde bu mesleği icra etmek için bundan daha fazlasına ihtiyaç vardır.
Çalışma alanları en çok vakit geçirdiğimiz yerlerden biridir. Ofis alanlarında sadece çalışıldığını düşünmek yanlış olur. Bazen yemek yenir, birşeyler içilir veya ara sıra dinlenilebilecek sessiz alanlara bile ihtiyaç duyulur. Bu sebeple ön planda çalışma aktivitesi bulunsa da, diğer ihtiyaç duyulan faaliyetler de mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Ofis tasarımı çok yönlü bir bakış açısı, detaylı bir düzenlenme ve işlevselliğin prestij ile beraber ön planda tutulduğu bir planlama gerektirir.
Görsellik, özellikle iki binli yıllarda oldukça önemli bir konumda yer alıyor. Elbette söz konusu mimarlık olunca, görsel estetiğin önemi de birkaç kat daha artıyor. Bir de görsel sanatların vazgeçilmezi var ki, mimarlık ile birleştiğinde ortaya büyük bir ortaklık çıkıyor; fotoğrafçılık.