Mimarlık Ücretleri Neye Göre Belirlenir ? 1

Mimarlık Ücretleri Neye Göre Belirlenir ?

335 İzlenme
0

Mimarlık ücretleri verilecek hizmetin türü, mimarın tecrübesi, mimarlık ofisinin marka değeri, yapılacak işin süresi ve niteliğine göre şekillenebilir. Standart bir fiyatlandırma şekli olmadığından, farklı mimarlar ile görüştükten sonra siz değerli okurlarımız için ücretleri belirleyen bütün unsurları ve etkenlerini belirlemeye çalıştık.

Mimari hizmetler ve fiyatlandırma prensipleri

Mimarlık hizmetlerini üç ana grupta özetleyebiliriz. Tasarım, uygulama ve danışmanlık hizmetlerinin fiyatlandırma biçimleri ve prensipleri birbirinden farklıdır. Tasarım çalışmaları genel olarak dolar üzerinden fiyatlandırılır. Ofis harcamaları dışında pek bir gider gösterilemediğinden, proje hizmetlerinden elde edilen gelir üzerinden yüksek vergiler ödenmektedir. Mimarlık ofisleri fiyatlandırma aşamasında bu hususları göz önünde bulundurmak ve ona göre bir fiyat belirlemek zorundadırlar. Uygulama aşamasında ise yapılacak işin ne kadar süreceğine, ne kadar zahmetli olduğuna ve toplam maliyetine bakılarak oransal bir fiyatlandırma belirlenir. Bu oran genelde müteahhit karı oranı olarak bilinen 20%’den az olmaz ve yapılacak işin türüne göre değişkendir. Danışmanlık hizmetleri genelde saat başına belirlenen bir ücret üzerinden hesaplanır ancak belirli bir standartı yoktur. Burada danışmanın yaşı, deneyimi, uzmanlık derecesi, önceki iş referansları, akademik kariyeri, ünvanı ve başarıları gibi konular fiyatlandırmada belirleyici olur.

Deneyim ve tecrübenin önemi

Serbest veya maaşlı çalışan bir mimarın alacağı ücreti belirlemede en büyük faktör kuşkusuz deneyimi ve tecrübesidir. İlk işlerini bulmakta hayli zorlanan yeni mezun mimarlar az ücretlerle çalışmayı kabul etmek zorunda kalıyor. Bunun yanı sıra dekorasyon ve magazin dergilerinde boy gösteren tanınmış mimarlar astronomik ücretler kazanabiliyor. Bu iki uç noktada bulunanların dışındakiler içinse tek belirleyici unsur tecrübe ve referansları oluyor. Henüz tanınmamış bir mimar belirli bir sayıda restoran projesini başarı ile teslim ettiğinde, o sektör tarafından bilinir olmaya başlıyor. Tasarladığı mekanlar başarılı olduğunda ise, mimar yeme içme sektörü patronları tarafından aranılır bir kişi olmaya başlayabiliyor. Belirli bir alanda iyi referanslara sahip olmak ve birikmiş mesleki tecrübe, mimarların kesinlikle önünü açıyor. Aranılan bir isim haline gelen mimarlar ise elbette ücretlerini buna göre gözden geçirmeyi ihmal etmiyorlar. Kazançları arttıkça ekipleri büyüyor. Ekip büyüdükçe daha fazla iş alabildiklerinden, önleri de artık açılmış oluyor.

Devlet kurumları veya özel sektör

Devlet kurumlarında çalışan mimarların bazı özel sektör çalışanlarına göre daha iyi maaşlar aldıkları bilinen bir gerçektir. Özel sektörde çalışan yeni mezun mimarlar genelde asgari ücrete yakın bir maaş alırlar ve son derece yorucu bir tempoya katlanmak zorunda bırakılırlar. Yapabilecekleri en ufak bir hatanın işlerine son verebileceği endişesi ile kariyerlerine devam etmeye çabalar dururlar. Oysa bir belediye mimarının çalışma saatleri bellidir. Özellikle lisans üstü eğitiminlerini tamamlayanlar çok daha rahat bir ortamda çalışırken, hayatlarını da iyi yaşayacak kadar kazanırlar. İşten kolay kolay çıkarılamamaları ve maaşlarının düzenli biçimde yatması da memuriyetin olumlu taraflarından bazılarıdır. Çalışma hayatlarında konfor ve güveni arayanlar genelde tercihlerini devlet kurumlarından yana kullanırlar. Çıtayı daha yükseğe koyup mesleki başarıyı ve bir gün tanınan bir mimar olmayı hedefleyenler ise genelde özel sektörün dalgalı denizlerinde yüzerek deneyim ve tecrübe edinmeyi seçerler.

Mimarın isminin markalaşması 

Kendi ofisini açma kararı alan bütün mimarların yaşadığı ortak sorunlar vardır. Bunların başında iş sürekliliğinin olmaması gelir. Şirket kuran ve firmalaşan mimarlar iş yapmaya önce kendi çevreleri ile başlarlar. Eğer geniş bir sosyal çevreleri varsa ve bu çevrede mimar hizmetine ihtiyaç duyanlar pek çoksa, daha geniş bir yelpazeye hizmet verebileceklerdir. Ancak bunun tam tersi olan durumlar da vardır. Geniş bir çevresi olmayan mimarlar isimlerini ve yaptıkları çalışmaları duyurmakta epey zorlanırlar. Bu durum elbette kazançlarına da yansır ve bir süre sonra firmalarını kapatmak zorunda kalanları görürüz.

Çevrelerini, medyayı ve ellerindeki tüm olanakları iyi kullanabilenler ise markalaşmaya başlar. İsmi bilinen bir mimarlık ofisi her zaman daha çok rağbet görür. Markalaşan mimarların fiyatının daha yüksek olmasını kimse yadırgamaz. Aksine bir işi o bilinen mimara yaptırdıkları için hem övünürler, hem de bu durum çevrelerine maddi açıdan ne kadar rahat bir durumda olduklarını gösterir. Markalaşmayı başarabilen mimarların, bu sektörde emeklerinin karşılığını en iyi alanlar olduğu şüphesiz bir gerçektir.

‘Starchitect’ kavramı

Son olarak uluslararası çapta bilinen mimarlar vardır. ‘Starchitect’ diye tanımlanırlar. Pop müziği için Madonna ne ise, bu kişiler de benzer şekilde mimarlık alanında çalışıp dünya çapında ünlü olabilenlerdir. Ülkemizde bu nitelikte bir mimar yoktur. Yabancılar arasından Zaha Hadid, Norman Foster, Santiago Calatrava gibi isimleri örnek olarak sayabiliriz. Bu isimler dünya mimarlık tarihine isimlerini altın harflerle yazdırmış, en prestijli işleri alan ve elbette en iyi kazanan mimarlardır.

Yorum Ekleyin
X
X