Ektinlik türü Sergi
aralık
01haz00:0031ara(ara 31)00:00Yeni Sergi: Pasaj
Açıklama
Nuri Kuzucan’ın Pasaj başlıklı kişisel sergisi Arter’de ziyarete açıldı.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Nuri Kuzucan’ın Pasaj başlıklı kişisel sergisi Arter’de ziyarete açıldı.
Sergiden görünüm, Arter 2023, Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Kaligrafi, 2023 Kâğıttan kolaj 12 adet; her biri 55x55cm (çerçeveli) Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Nuri Kuzucan’ın Pasaj başlıklı kişisel sergisi, sanatçının eski ve yeni üretimlerinden oluşturulan bir seçkiyi mekâna özgü bir mimari düzenlemeyle bir araya getiriyor. Kaos/düzen, ışık/gölge, boşluk/doluluk, yüzey/derinlik, iç/dış gibi ikilikler etrafında kurgulanan yapıtlardan oluşan sergi, hem zihinsel hem de algısal bir akışkanlığı ve geçişliliği merkezine alıyor. Arter’in 1. katında yer alan Pasaj, içine yerleştiği ve bir geçiş alanı olarak da yorumlanabilecek galeri mekânını ‘pasaj’ sözcüğünün mimari, yazınsal ve metaforik anlamları ekseninde resimsel uzamla ilişkilendiriyor.
Ziyaretçileri kendi birikimlerini ve hayal güçlerini devreye sokarak resimlere ve mekâna farklı konumlardan bakmaya davet eden Pasaj, sabit ve tekil bir tecrübeyi garantileyen imgelerden ziyade kendini her seferinde yeniden üreten imgeler sunuyor; resimlerin asıldıkları sabit noktalardan izlenmelerini değil, mekânla birlikte çalışmalarını ve birbirlerini öne çıkarmalarını amaçlıyor. Böylelikle tüm mekânı resimsel bir kompozisyon olarak kurgulayarak izleyicilerin içinde dolaşabilecekleri bir ‘resim-mekân’ ya da ‘mekân-resim’ deneyiminin önünü açıyor. Mimari tasarımını Duygu Doğan’ın üstlendiği, incelikle dokunan bu mekânsal kurgu ve ona göre akort edilen ışık düzenlemesi ise bakmanın ve görmenin yeni olasılıklarını ortaya koyuyor.
Sergiden görünüm, Arter 2023, Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Kuzucan’ın her zaman mekânı odağında tutan yapıtları, sanatçının yirmi yılı aşkın bir zamana yayılan pratiği kapsamında önce çok renkli iç mekân resimlerinden sokak ve şehir manzaralarına, ardından kuşbakışı şehir tasvirlerine ve parçalanarak soyutlanan monokrom mimari yapılara evrildi. Sanatçının mimarinin asal unsurlarıyla temel geometrik formları bir araya getiren son dönem eserleri ise farklı zihinsel çağrışımlar sunan birer mekân etüdü ve açık yapıt.
*
Nuri Kuzucan Hakkında
(d. 1971, Zara) Lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde, yüksek lisansını da aynı üniversitede Sosyal Bilimler’de tamamladı. 1993’ten bugüne katıldığı İstanbul, Basel, Berlin ve Dubai’de düzenlenen pek çok grup sergisinin yanı sıra kişisel sergileri 2004’ten itibaren İstanbul, Hong Kong ve Şanghay’da gerçekleşti. Kuzucan’ın işleri Pera Müzesi, İstanbul Modern ve Arter koleksiyonu gibi kurumsal koleksiyonlarda yer alıyor. Sanatçının Hong Kong’daki ilk kişisel sergisi ISTHK | HKIST bağlamında yapılan yayının (Edouard Malingue Gallery, 2013) ardından 2023’te, Kuzucan’ın Nilüfer Şaşmazer küratörlüğünde Arter’de gerçekleşen Pasaj başlıklı kişisel sergisine eşlik etmek üzere Duygu Demir, Tarkan Okçuoğlu, Asuman Suner ve Hakan Tüzün Şengün’ün yazılarıyla katkı sunduğu kapsamlı bir kitap hazırlanmaktadır. Sanatçı, İstanbul’da yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor.
Nilüfer Şaşmazer Hakkında
Bağımsız küratör ve editör Nilüfer Şaşmazer (d. 1986), Taşlaşmış Rüyalar (Galeri Nev İstanbul, 2022) ve Füg (Müze Evliyagil, Ankara, 2019) sergilerinin küratörlüğünü; Dark Deep Darkness and Splendor (Galerist, 2017) ve La Ventura (Ark Kültür, 2016) sergilerinin eş küratörlüğünü üstlendi. Türkiye’nin ilk çağdaş seramik sanatçılarından Füreya Koral’ın bugüne kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı retrospektif sergisi Füreya’nın (2017) eş küratörlüğünü üstlenmenin yanı sıra sanatçı hakkında hazırlanan monografide eş yazarlık ve eş editörlük yaptı. Şaşmazer’in son dönemde gerçekleştirdiği editoryal çalışmaları arasında 59. Venedik Bienali’nde Türkiye Pavyonu’nu temsil eden sanatçı Füsun Onur’un monografisi Füsun Onur: Evvel Zaman İçinde… (2022), Abdülmecid Efendi Köşkü’nde gerçekleşen İsmi Lâzım Değil sergisinin yayını (2022), Nicolas Bourriaud küratörlüğündeki Yedinci Kıta başlıklı 16. Uluslararası İstanbul Bienali’nin yayınları (2019) bulunuyor.
Gün-Saat
Haziran 1 (Perşembe) 00:00 - Aralık 31 (Pazar) 00:00
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
02eyl00:0002ara00:0010: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar
Açıklama
Küratörlüğünü Duygu Demir’in üstlendiği grup sergisi “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar”, 2 Eylül 2023 tarihinde İMALAT-HANE’de açılacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Küratörlüğünü Duygu Demir’in üstlendiği grup sergisi “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar”, 2 Eylül 2023 tarihinde İMALAT-HANE’de açılacak.
Bursa’nın ilk özel sanat mekânı olan, kurucu direktörlüğünü Bora Gürarda’nın, sanat danışmanlığını ise Murat Alat’ın üstlendiği İMALAT-HANE ikinci yılına girmeye hazırlanıyor. İzleyiciye alternatif bir sanat rotası yaratırken Bursa’da güncel sanat eserlerinin üretimine, sergilenmesine ve tartışılmasına imkân sağlamayı hedefleyen İMALAT-HANE, geçmiş beş sergisinde Türkiye çağdaş sanatının önemli sanatçılarını izleyiciyle buluşturdu. Yeni sezona da Duygu Demir küratörlüğünde, Türkiye’nin son 10 yılına sanatçıların üretimi üzerinden bakan grup sergisi “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar” ile başlıyor.
Küratörlüğünü Duygu Demir’in üstlendiği grup sergisi “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar”, 2 Eylül – 2 Aralık 2023 tarihleri arasında İMALAT-HANE’de gerçekleşiyor. Son on yılda üretilmiş işlerden bir seçki sunacak sergide Ahmet Doğu İpek, biriken, Burak Kabadayı, Cevdet Erek, Deniz Aktaş, Hakan Topal, Hale Tenger, Hasan Özgür Top, Huo Rf, İnci Furni ve Özlem Günyol – Mustafa Kunt ikilisi yer alıyorlar.
Serginin belirleyici filtresini 2013-2023 arası geçen on yıl oluşturuyor; bu rakam bir yandan alışılagelmiş fakat tamamen afaki bir sanatsal tetkik aralığı olduğu gibi hem Türkiye dahilinde hem de dünya ekseninde belirleyici sosyal, politik ve düşünsel sismik hareketlerin yaşandığı bir döneme denk geliyor. “10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar” bu süreçte tanık olduğumuz değişim ve dönüşümlere sanatın yetki alanının içinden bakmayı seçen sanatçıların işlerini bir araya getiriyor. Serginin iddiası ne bütünsel bir kapsamlılık ne de eksiksiz tarihsel bir tespit. Bu birliktelik önerisinin mütevazi tasavvuru olan bitene, kayma ve sapmalara, tahayyül edilemeyen ama vuku bulan küçük ya da büyük ama şiddetli değişimlere eleştirel düşünceyle estetik edimin kol mesafesinden bakabilmek.
Başlıkta yer alan soyutlama, ima ve mütalaa ise sergideki sanatçıların bunu yaparken bazen tekil, bazen iç içe geçmiş şekilde başvurulan metot veya stratejileri imliyor. Bu yöntemler aynı zamanda son on yılda dönüşen sanatın kendi sözlüğüne ve yeni ya da başka şekillerde söz söyleme biçimlerine de atıfta bulunuyor. Burada soyutlama 20. yy. sanat tarihinden bildiğimiz indirgeme veya dünyevi olanı etkisizleştirme olarak değil, bir hayatta kalma taktiğine, ima kurnaz bir görünenin görünmezliğine dönüşürken, mütalaa çoğunlukla olduğu gibi hem sanatçıların hem de küratörün ince ama iz bırakan kertiği görevini görüyor.
“10: Soyutlamalar, İmalar, Mütalaalar”, son on yılda yaşananların sadece bir kısmına değebiliyor, anlatılabilecek ve kayda geçmesi gerekenlerden ufak da olsa ortak bir damara işaret etmeye, yaralara ve kabuklara dokunmaya ve tecrübe edilen his yelpazesinin ufak bir kısmını da olsa hatırda tutmayı umuyor.
Gün-Saat
Eylül 2 (Cumartesi) 00:00 - Aralık 2 (Cumartesi) 00:00
15eyl(eyl 15)00:0030ara(ara 30)00:00We are not alone: Panicattack Duo Retrospektif, 2054
Açıklama
Sergi ve performans serisi “We are not alone: Panicattack Duo Retrospektif, 2054”, 15 Eylül’de Performistanbul’da hayata geçiyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Sergi ve performans serisi “We are not alone: Panicattack Duo Retrospektif, 2054”, 15 Eylül’de Performistanbul’da hayata geçiyor.
Room 303, 2021 Meat Space Exhibition @Koppel Project Hive
Naz Balkaya ve Emily Demetriou‘dan oluşan sanatçı ikilisi Panicattack Duo‘nun Performistanbul küratörlüğünde (Simge Burhanoğlu & Azra İşmen) düzenlenecek olan sergi ve performans serisi “We are not alone: Panicattack Duo Retrospektif, 2054”, 15 Eylül’de Performistanbul’da hayata geçiyor.
Performistanbul uzun bir aradan sonra kapsamlı bir sergiyle izleyiciyle buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor. Performistanbul’da dört ay boyunca devam edecek performatif serginin hazırlıkları üç yıldır devam ediyordu. Gelecekteki hayali retrospektife bir bakış sunmak üzere tasarlanan ve Nisan 2023’te açılması planlanan sergi ve sunulacak performanslar planlanmış olmasına rağmen, Türkiye’de yaşanan zor zamanlar nedeniyle eylül ayına ertelendi.
Feminen bilginin ve dışlanmış pratiklerin yolunu arayan ve sorunlarının çözümünün bu olduğuna inanan ikilinin pandemiden sonra yaptığı ve sunduğu ilk çalışma serisi olan “We are not alone: Panicattack Duo Retrospektifi, 2054”, Performistanbul’un üç katına yayılıyor. Performatif sergi kapsamında sunulacak canlı performansların yanı sıra, resim, heykel, çeşitli karışık medya işleri ile video ve sesten oluşan bir yerleştirme bulunuyor. Performanslarla canlanan yerleştirmenin tamamı, ikilinin sanat kariyerleri boyunca yaptıkları kurgusal çalışmaları kronolojik olarak sergilerken aynı zamanda dönemin politik ve tarihi olaylarını da gözler önüne seriyor. Yerleştirme dahilinde performans sergileyecek olan sanatçılar, izleyicileri 2021’den 2054’e uzanan yolculuğa çıkaran bir hikâyeyi takip ederek, hayal ettikleri geleceğe dair sürükleyici bir distopik deneyim yaratmayı umuyor.
Hikâye, iklim yıkımını, yükselen ve herkesin hayatını tehdit eden ekstrem sağ ve ataerkil politikaları anlatırken bu anlatı içinde onları yönlendiren bir ses çalışması aracılığıyla izleyiciye sunuluyor. Seyirciler enstalasyonu kat kat deneyimleme imkânı buluyor; her katta farklı bir on yıla ait durum ve olaylar gözler önüne seriliyor. Buna paralel olarak ziyaretçiler, ikilinin akıl sağlıklarını korumak ve bu dünyada hayatta kalmak için benimsedikleri süreci gözlemleyebiliyor.
“We are not alone: Panicattack Duo Retrospektifi, 2054” nefes almak için bir umut, hatırlamak için bir hatırlatma, harekete geçmek için bir çağrı, gelecek için bir prova, bir araya gelmek için bir davet ve vahşi, evcilleşmemiş ruha ve feminen olana bir övgüdür. Hayal gücü ve gerçeklik arasında köprü kuran bu dönüştürücü deneyim için bize katılmanızı bekliyoruz.
Sergiyi gezmek için son tarih 30 Aralık 2023.
*
Sergi ve Performanslar Hakkında
Sergi boyunca 22 performans gerçekleşecek. Performanslar eylül ve aralık aylarında aşağıda belirtilen tarihlerde gerçekleşecek:
15 Eylül, 16 Eylül, 17 Eylül, 21 Eylül, 22 Eylül, 23 Eylül, 24 Eylül, 28 Eylül, 29, Eylül, 30 Eylül, 1 Ekim
15 Aralık, 16 Aralık, 17 Aralık, 21 Aralık, 22 Aralık, 23 Aralık, 24 Aralık, 28 Aralık, 29 Aralık, 30 Aralık
Her performans 20 kişilik kapasitede olacak. Hafta sonuna denk gelen günlerde performans 15:00’da, hafta içine denk gelen günlerde ise 19:00’da başlayacak. Bilet fiyatları 250 TL.
Sergi ise her hafta perşembe-cuma-cumartesi- pazar 12.00-18.00 saatleri arasında açık olacak ve 1 saatlik oturumlar hâlinde gezilebilecek. Her oturum 40 kişilik kapasitede olmakla birlikte toplamda günlük 4 oturum (12:00-13:30-15:00-16:30) gerçekleştirilecek. Bilet fiyatları 80 TL.
Panicattack Duo Hakkında
Panicattack, sanatsal ve küratöryel sanatçı ikilisidir. Bu ikili, İngiltere merkezli Emily Demetriou (d.Lefkoşa, Kıbrıs) ve Naz Balkaya (d. İstanbul, Türkiye) sanatçıları tarafından oluşturulmuştur. 2013’teki ilk buluşmaları, göç deneyimi ve somutlaşması ile kişisel deneyim ve büyük sosyal yapılar arasındaki bağlantıları keşfetmelerine yol açtı ve 2014’teki işbirliklerinin başlangıcını tetikledi. Çoğunlukla performans, doğrudan eylem, ses, video ve hikaye anlatımı ile çalışmaktadırlar.
Hem sanatsal hem de küratöryel uygulamalarında, göç, ev, sınıf ve azınlıklar, zenofeminizm; yeni muhafazakarlığın eleştirisi ve neoliberal ataerkillik etrafındaki konuları ele alırlar.
Ortaklar (işbirlikçileri):
/DA
Giulio Dal Lago
Gün-Saat
Eylül 15 (Cuma) 00:00 - Aralık 30 (Cumartesi) 00:00
16eyl(eyl 16)00:0028oca(oca 28)00:00Füsun Onur Retrospektif Sergisi, Ludwig Müzesi’nde
Açıklama
Almanya’nın Köln kentindeki Ludwig Müzesi’nin Arter işbirliğiyle düzenlediği Füsun Onur retrospektifi, 16 Eylül 2023 tarihinde ziyarete açılacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Almanya’nın Köln kentindeki Ludwig Müzesi’nin Arter işbirliğiyle düzenlediği Füsun Onur retrospektifi, 16 Eylül 2023 tarihinde ziyarete açılacak.
Füsun Onur Retrospektif Sergi Afişi
Füsun Onur Kuzguncuk, 18 Temmuz 2023, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin
Füsun Onur’un, 16 Eylül 2023 – 28 Ocak 2024 tarihleri arasında Köln’deki Ludwig Müzesi’nde Arter işbirliğiyle hayata geçirilen retrospektif sergisi, sanatçının 1960’lardan günümüze uzanan kesintisiz pratiğine kapsayıcı bir bakış sağlıyor. Onur’un bugüne dek katıldığı pek çok uluslararası serginin ve 2014 yılında Emre Baykal küratörlüğünde Arter‘de düzenlenen Aynadan İçeri başlıklı kapsamlı sergisinin ardından, Ludwig Müzesi’nde açılan bu retrospektif sergi, sanatçının yapıtlarının topluca izlenebileceği ilk yurtdışı sergisi olma niteliği de taşıyor.
Barbara Engelbach ile Emre Baykal’ın eşküratörlüğünü üstlendiği sergi, önemli bir bölümü Arter Koleksiyonu’ndan ödünç verilen ve en eskisi Beyaz Kağıt Üzerinde Alan Ayırmak (1965-66) adlı serideki çizimler olmak üzere, sanatçının günümüze dek süren üretiminden seçilen 90 civarında yapıtı bir araya getiriyor. Sergi, Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki öncü isimlerinden Onur’un kategorilerden uzak, özgün üretimine, bu üretime eşlik eden temel uğraş ve sorularına, yapıtlarında yıllar içinde giderek zenginleşen malzeme çeşitliliğine ve işlerine eklediği anlatısal, kimi zaman otobiyografik öğelere ışık tutmayı hedefliyor. Sanatçının 2021 yılındaki Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için Bige Örer küratörlüğünde ürettiği Evvel Zaman İçinde … adlı yerleştirmenin de yer aldığı retrospektifte, Çiçekli Kontrpuan (1982 (2023)), Opus II Fantasia (2001 (2023)), Eski Eşyaların Düşü (1985), Bir Çocuğun Gözüyle Savaş (1994), İm’in İm’i (1987) gibi farklı dönemlerden büyük ölçekli yerleştirmeleriyle birlikte, bu sergi için özel olarak geliştirdiği A Room with a Muse / Perili Oda (2023) adlı yerleştirme de izlenebilecek. Bu yerleştirmenin müziğini, sanatçının daveti üzerine Begüm Çalımlı besteleyip icra etti.
Füsun Onur Zaman İkonları, 1990, Yerleştirme; tahta, deri, metal, boya_Sergiden yerleştirme görüntüsü: Saat Kaç?, Arter, 2019, Küratör: Emre Baykal ve Eda Berkmen, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Ludwig Müzesi’nde gerçekleşecek sergiyle bağlantılı olarak, eşküratörlerin sunuşlarının ve müzenin direktörü Yılmaz Dziewior’un önsözünün yer alacağı bir katalog da yayımlanacak. Aynı yayında Süreyyya Evren ve Nilüfer Şaşmazer birer yazıyla Füsun Onur’un eserlerinin Türkiye sanat tarihindeki yerine ışık tutarlarken, Merve Çağlar’ın sanatçıyla yaptığı bir söyleşi de yer alacak. Onur’un 1970’lerden 90’lı yılların başına kadar kaleme aldığı, estetik, eleştiri ve sanatın politikası üzerine düşüncelerini yansıtan yazılarından seçilen on makalelik bir seçki de Türkçe, Almanca ve İngilizce olarak yeniden basılacak. Tasarımını Esen Karol’un üstlendiği katalog, Almanca ve İngilizce olarak Köln’deki Verlag der Buchhandlung Walther und Franz König yayınevi tarafından yayımlanacak.
Füsun Onur’un Ludwig Müzesi’nde Arter işbirliğiyle düzenlenen retrospektif sergisi, Almanya Federal Devletler Kültür Vakfı’nın, Kunststiftung NRW, REWE Group, Peter and Irene Ludwig Foundation, Gesellschaft für Moderne Kunst am Museum Ludwig ve Beatrix Lichtken Stiftung’un destekleriyle gerçekleşiyor.
Füsun Onur, Sanatçının izniyle
Füsun Onur, bugün yarım asrı aşarak altmış yıla yaklaşan sanatsal üretiminin tamamını, doğup büyüdüğü ve halen yaşamakta olduğu İstanbul’daki Hayri Onur Yalısı’nın büyülü dünyası içinde şekillendirmeyi sürdürüyor. Form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkileri sıradışı bir malzeme çeşitliliğiyle araştıran Onur, yapıtlarında gündelik, öyküsel ve otobiyografik öğelere yer veriyor. Mekân ve zaman, ışık ve gölge, ses ve sessizlik gibi kavramlara odaklanan sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, bir Vehbi Koç Vakfı (VKV) kuruluşu olan Arter’de düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı kapsamlı sergide bir araya getirilmiş, küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlendiği sergiye, Esen Karol’un tasarladığı bir kitap da eşlik etmişti. Füsun Onur’un 2011 yılında Arter Koleksiyonu’na eklenen Opus II – Fantasia (2001) adlı yerleştirmesi ise Emre Baykal küratörlüğünde yeni bir mekânsal düzenlemeyle Arter’deki galeri mekânına uyarlanarak 2021 yılında sergilenmişti.
Hayri Onur Yalısı, Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
Aynı zamanda, Füsun Onur ve 2022’de aramızdan ayrılan ablası İlhan Onur, doğup büyüdükleri ve sanatçının halen yaşamakta olduğu Kuzguncuk’taki Hayri Onur Yalısı’nı, ileride müze-ev olarak ziyarete açılması ve içeriğini Arter’in oluşturacağı misafir sanatçı programlarına ev sahipliği yapması arzusuyla Vehbi Koç Vakfı’na bağışlamıştı. Füsun Onur’un tüm sanatsal üretimine tanıklık eden yalının, iki kardeşin yaşam alanları olan giriş katı olduğu gibi korunurken, bir üst katının farklı disiplinlerden sanatçılar için bir misafir evine dönüştürülmesi planlanıyor. Sanatçının en alt kattaki atölyesi ise konuk sanatçıların kullanımına açık hâle getirilecek.
*
Füsun Onur Hakkında
Türkiye’de çağdaş sanatın öncü isimlerinden Füsun Onur, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’ndeki eğitiminin ardından, 1962’de yüksek lisans için Fulbright bursu kazanarak gittiği American University, Washington D.C.’de, ardından Maryland College of Art’ta heykel üzerine çalışmalarını sürdürdü. Kendi özgün dilini keşfetmeye çalıştığı öğrencilik yıllarında odaklandığı form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkiler, 1967’de İstanbul’a döndükten sonra da çalışmalarına şekil vermeye devam etti. İlk kişisel sergisini 1970’te Taksim Sanat Galerisi’nde açan sanatçının yapıtları, sıradışı bir malzeme çeşitliliğinin de devreye girmesiyle birlikte gündelik, öyküsel, hatta otobiyografik öğelere doğru genişledi. Sanatçının erken dönem üretiminde karşılaştığımız soyut geometrik formlar giderek heykelle resim arasındaki sınırları bulanıklaştıran çalışmalara, içinde yer aldığı mekânı referans alıp yorumlayan yerleştirmelere doğru evrildi. İstanbul’daki çeşitli kişisel ve grup sergilerinin yanı sıra, Paris Uluslararası Genç Sanatçılar Bienali (1971), İstanbul Bienalleri (1987, 1995, 1999, 2011, 2015), Moskova Bienali (2007), documenta(13) (2012) gibi birçok uluslararası sergiye katılan Füsun Onur’un yapıtları Staatliche Kunsthalle Baden-Baden (2001), ZKM, Karlsruhe (2004), Van Abbemuseum, Eindhoven (2005), Neues Museum, Nürnberg (2018) gibi sanat kurumlarında sergilendi. Sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, Arter’de Emre Baykal küratörlüğünde düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı sergide bir araya getirildi. Onur’un 2011 yılında Arter Koleksiyonu’na eklenen Opus II – Fantasia (2001) adlı yerleştirmesi 2021 yılında yeni bir mekânsal düzenlemeyle Arter’deki galeri mekânına uyarlanarak Emre Baykal küratörlüğünde sergilendi. Sanatçının 2022 yılında düzenlenen Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi için hazırladığı Evvel Zaman İçinde… adlı yerleştirmesi ise Bige Örer küratörlüğünde Arsenale’deki Türkiye Pavyonu’nda sergilendi.
Emre Baykal Hakkında (d. 1965, İstanbul)
Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali’nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2008 yılında Arter’de sergiler direktörü ve küratör olarak görev yapmaya başladı. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Emre Baykal, 2016’dan bu yana Arter’in başküratörlüğünü yürütüyor. Emre Baykal, Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023), OyunBu (2022–2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021–2022), Tedbir (2021–2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (Zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman’’la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.
Barbara Engelbach Hakkında
Freiburg ve Hamburg’da Sanat Tarihi, Alman Dili ve Edebiyatı ve Kültürel Çalışmalar okudu. 1997’de beden sanatı ve video sanatı üzerine doktorasını Hamburg’da tamamladı. 1997 ile 1999 yılları arasında Münster, Westfälisches Landesmuseum’da araştırma asistanıyken Skulptur Projekte Münster 1997’ye katkıda bulundu ve 1998’de Skulptur-Biennale im Münsterland 1999’un eşküratörlüğünü üstlendi. 1999’dan 2004’e kadar Siegen’da, Museum für Gegenwartskunst’un sanat yönetmenliğini yürüttü. Mayıs 2004’ten bu yana Köln’de bulunan Museum Ludwig’de küratör olarak çalışan Engelbach, müzenin çağdaş fotoğraf, film ve video koleksiyonlarının sorumluluğunu da üstleniyor. Barbara Engelbach’ın yayınları ve sergilerinin odaklandığı başlıca alanlar arasında güncel sanat, fotoğraf, video, film ve kamusal alanda sanatın yanı sıra mecralararasılık, mecra özgüllüğü ve geleneksel türler tarihiyle ilgili mecra-kuramsal konular yer alıyor.
Gün-Saat
Eylül 16 (Cumartesi) 00:00 - Ocak 28 (Pazar) 00:00
02kas(kas 2)00:0014ara(ara 14)00:00Ve Sonra Hayat Başladı
Açıklama
Fotoğrafçı Ayşe Yavaş ve Etnolog Gaby Fierz tarafından hazırlanan “Ve Sonra Hayat Başladı” sergisi, 14 Ocak 2024 tarihine kadar Müze Gazhane'de ziyaretçilerini bekliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Fotoğrafçı Ayşe Yavaş ve Etnolog Gaby Fierz tarafından hazırlanan “Ve Sonra Hayat Başladı” sergisi, 14 Ocak 2024 tarihine kadar Müze Gazhane’de ziyaretçilerini bekliyor.
İsviçre ve Türkiye’de Biyografik-Fotoğrafik Bir Araştırma
Fotoğrafçı Ayşe Yavaş’ın İsviçre’ye göç eden ailesinin öyküsünden yola çıkarak kurgulanan “Ve Sonra Hayat Başladı” sergisi, 14 Ocak 2024 tarihine kadar Müze Gazhane C Binası’nda sanatseverler ile buluşuyor. Kayıp yüzlerin ve hikayelerin izini süren serginin biyografik-fotoğrafik arayışı, fotoğrafçı Ayşe Yavaş ile etnolog Gaby Fierz’i, Windisch, Brugg, Baden, Zürih’ten İstanbul Boğazı’na, Karadeniz’e, Doğancılı’ya götürüyor.
Ayşe Yavaş ve Gaby Fierz’in kayıp yüzler ve hikayelerin izini sürdükleri fotografik-biyografik arayışları, Müze Gazhane’de açılan “Ve Sonra Hayat Başladı” sergisi ile, başka hikayeler, tanıklıklar ve öykülerle devam ediyor.
“Ve Sonra Hayat Başladı” sergisi 14 Ocak 2024 tarihine kadar Müze Gazhane C binasında ziyaretçilerini bekliyor.
Gün-Saat
Kasım 2 (Perşembe) 00:00 - Aralık 14 (Perşembe) 00:00
06kas(kas 6)00:0010ara(ara 10)00:00Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara
Açıklama
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafından düzenlenen "Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara" 10 Aralık tarihine kadar ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi tarafından düzenlenen “Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara” 10 Aralık tarihine kadar ziyaret edilebilir.
“Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara“nın süresi 10 Aralık 2023 tarihine kadar uzatıldı. Sergi, her gün 9:00 – 19:30 saatleri arasında, Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde (Çankaya Belediyesi) ziyaret edilebilir.
*
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi daha önceki sergilerde Ankara`nın kent merkezleri Ulus ve Yenişehir`e odaklanmış 2019 yılında Bilinmeyen Ulus sergisiyle Ulus`un bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. 2020 yılında pandemi sebebiyle açılışı ertelenen, Yenişehir`in değişken yapısını irdeleyen “Yarım Kalan Yenişehir” sergisini 2021 yılında izleyicisiyle buluşturmuştur. 2022 yılında ise kente daha bütüncül bir yaklaşımla bakan, Ankara`ya, Ankara`nın insanlarına ve duygularına odaklanan “Duygular Coğrafyası Ankara” sergisini gerçekleştirmiştir. Şimdi ise, Ankara`nın başkent oluşunun yüzüncü yılında kentin dünü, bugünü ve yarınının olasılıklarını keşfe çıkan atölyelerin ardından Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara başlıklı sergisini gerçekleştirecek.
Tüm sergilerinde benimsediği gibi, yine sergi ürünlerinin bir dizi atölyenin çıktısı olarak üretilmesi amaçlanmaktadır. Atölyeler, kolektif ve interdisipliner üretim sürecini teşvik etmenin yanı sıra, bütünleştirici, kapsayıcı, eşitlikçi ve adaletli bir bakış açısını benimsemektedir. Bu amaçla yürütülmesi hedeflenen atölyelere ilişkin açıklamalar aşağıda sunulmaktadır. Bir arada düşünme, üretme ve ortak karar alma kültürünün bir parçası olarak atölyelerde aktif ve gönüllü görev alacak, yöntem ve kapsamını şekillendirdiği sergi atölyesinin ruhunu benimseyecek, tüm sürece katkı sunacak atölye katılımcılarını bekliyor.
Atölyelerin çalışma takvimleri her atölyenin ilk toplantısında, katılımcılarla birlikte belirlenecektir. Atölye başvuruları 1 Eylül 2023 tarihine kadar açıktır. Sergi tarihi ve yeri atölyelerin çalışmaları ile paralel, ileri bir tarihte duyurulacaktır.
MANİFESTO
1923`te Türkiye Cumhuriyeti`nin başkenti ilan edilmesinin üzerinden geçen yüzyılda, Ankara onlarca yeni yüz edinir. Cumhuriyetin ütopyası ve umudun temsilcisi, genç cumhuriyetin başkenti ve ideali; binlerce yılda katmanlaşan tarihi merkezinden, Yenişehir`e doğru genişleyen kent merkezi ile köklü değişimlerin, dönüşümlerin, olasılıkların ve umutların kenti olarak anılır. 1950`lerden sonra ise her yöne doğru genişleyerek dışarıdan gelen göçlere ev sahipliği yapan Ankara, yeni bir hayat arayışında olanların evi olur. Ülkenin siyasi merkezi olması sebebiyle zaman zaman despotik ve distopik bir hale bürünür, umutsuzluk ve çaresizliğin hüküm sürdüğü bir kente dönüşür. Ankara bu anlamda yıkımın ve yeniden yapılanmanın, korumanın ve hak arayışlarının, direniş ve mücadelenin de yüzüdür. Ankara`nın geçmiş yüzyılı, her çeşit duyguyu, sayısız olayı, tarihte önemli anları barındırır.
Peki geleceğin Ankarasını neler bekliyor? Cumhuriyetin ikinci yüzyılında olasılıklar, sayısız hayal gücünün elverdiği çeşitlilikte potansiyelleri barındırmaya devam ediyor. Bu olasılıkları keşfetmek, ortaya çıkarmak ve somutlaştırmak; Ankara`nın ilk başkent olduğu zamanki umudunu ve heyecanını yeniden yakalamasını sağlayacaktır.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, her yıl geleneksel olarak düzenlediği sergiler kapsamında bu kez Ankara`nın başkent oluşunun yüzüncü yılında kentin dünü, bugünü ve yarınının olasılıklarını keşfe çıkan atölyelerin ardından Olasılıklar Üzerine Bir Sergi: Ankara başlıklı sergisini gerçekleştirecek.
ATÖLYELER
1. Gelecek için Anılar Atölyesi
Yürütücüler: Çiğdem Yönder, Özlem Yalçınkaya, Seda Şen
“Geçmişin hayalleri, günümüz ihtiyaçlarına göre belirlenir ve gelecegin gerçeklerine doğrudan etki eder. Geleceği düşünmek, bizi nostaljik hikayelerimizin sorumluluğunu almaya yönlendirir.”
Svetlana Boym
Nostalji ve Onun Huzursuzlukları
(İngilizce aslından çevrilmiştir)
Gelecek için Anılar Atölyesi, katılımcıların çocukluk ve gençlik anılarına odaklanarak hayatlarımızda geride bıraktıklarımızı, özlem duyduklarımızı veya mekanlar üzerinden hala yaşamaya devam edenleri, Ankara odağında düşünmelerini amaçlamaktadır. Bu perspektifle, anılarımızın günümüze ve geleceğimize olan etkilerini değerlendirirken aslında bu güçlü imgelerin geleceğe nasıl yön verebileceğini yaratıcı araçlarla düşünmeyi hedefler. Atölye, Ankara ile bağdaşan anılar odağında geleceğe dair kolaj, anlatı, şiir, mektup ve haritalama yöntemleri ile yaratıcı ürünler ortaya koymayı planlamaktadır.
“Bellekteki Ulus”, “Yenişehir Hikayeleri” ve “RengAhenk Ankara” atölye çalışmalarının ardından bu yıl “Gelecek için Anılar” atölyesi, Ankara`nın bizlere bıraktığı izlerin, özlemlerin, yaraların, eksiklerin, beklentilerin peşine düşüp geleceğe dair umutlarımızı keşfetmeyi amaçlamaktadır.
Geleceğe geçmişimizden ve bugünümüzden bakmaya heyecan duyan, hayal gücü yüksek katılımcıları atölyemize davet ediyoruz. Katılımcıların photoshop ve illustrator temel bilgisinin olması atölye üretim süreçlerine katkı sağlayacaktır.
2. Botanik ve Buluntu İzlerden Blueprint Haritalama
Yürütücüler: Naz Önen, Zeynep Üçöz
Kapsam: 1842 yılında cyanotype fotoğraf baskı yönteminin ve aynı zamanda Blueprint`in mucidi Sir John Herschel`in geliştirdiği yöntem; teknik çizimin ışığa duyarlı sayfalar üzerine kontak baskı işlemi kullanılarak çoğaltılmasına dayanır ve bu teknik, sınırsız sayıda kopyanın hızlı, doğru şekilde ve el çizimine göre oldukça düşük maliyetle üretilmesine olanak sağlar.
Herschel`in yöntemini benimseyen yakın aile dostu Anna Atkins; algler ve botanik bitkilerle ürettiği kontak fotogram baskılarıyla hazırladığı ve dünya genelinde fotoğrafik görsellerle resimlenen ilk kitap olarak kabul edilen “Photographs of British Algae: Cyanotype Impression” başlıklı eserini üretir. Kitabın çeşitli kopyaları günümüze kadar korunmuştur. Günümüzde artık alternatif fotoğraf baskı yöntemlerinden biri olarak düşünülebilecek Cyanotype yöntemiyle halen çeşitli deneyler, fotoğraf ve fotogram üretimleri devam etmektedir.
Viktorya döneminde yaşamış Anna Atkins`in botaniğe olan ilgisini ve yıllar boyunca devam eden üretimlerinde yaşadığı süreci deneyimleyebilmek adına atölye çalışması, Atkins`in tasnifleme merakını ve üretken adımlarını takip ederek, bugünün manzarasına benzer bir bakış sunmayı hedefler. Buradan hareketle, Cumhuriyet`in ilk yüzyılına ve gelecek yüzyılına odaklanan atölye çalışması kapsamında, toplayıcılık ve haritalama deneyimleri ön plandadır.
Atölye katılımcıları, Cumhuriyet ve Ankara tarihinde önemli bir yeri olan Botanik Parkı`nı rota edinerek, iki farklı kolaylaştırıcı eşliğiyle yürüyüş rotasını deneyimleyecek ve haritalama yapabilecektir. Atölye çalışmasının ilk gününde, belirlenen yürüyüş rotası üzerinde atölye katılımcıları tarafından botanik malzemeler ve çeşitli atık nesneler toplanacak ve yerleri kaydedilecektir. Bu süreçte; seçilen bölgeye, botanik dokunun karakteristiğine ve buluntu malzemelerin kalıcılığına yönelik olarak atölye yürütücüleri katılımcıları yönlendirecektir.
Atölyenin ikinci gününde toplanan botanik malzemeler ve buluntu nesneler ile, yürüyüş gerçekleştirilen bölgenin iki farklı haritası hazırlanacak, tasarlanan haritalar cyanotype yöntemiyle blueprint olarak hayata geçirilecektir. Bu sayede; yüzyıllardır insanlığa yoldaşlık eden botanik doku ve yüzyıllar boyunca insanlığın izlerini aktaracak endüstriyel atıklar, iki farklı yüzyılın haritaları olarak görünürlük kazanacaktır.
3. İkinci Yüzyılda Modernist Kentlerin Geleceği
Yürütücüler: Ahmet Onur Altun, Onur Atay > Urban.koop
Modern Mimarlık Tarihinin Dijital Korunması üzerine yöntemler, pratikler ve denemeler.
Türkiye`de erken Cumhuriyet dönemi ve sonrasındaki izleği oluşturan modern mimari kültür, bugün, kentsel kültürü ve tarihi korumaya yönelik başlıklar arasında öne çıkmaktadır. Yoğunluğunu hala Ankara`da koruyan, diğer birçok büyükşehirde ve kentsel alanda temsili bulunan modernist yapı dili, bugün itibariyle ‘yeniden` keşfe konu olmakta ve sürdürülebilirliği hem teknik hem de genel geçer değerlendirmelerde tartışılmaktadır.
Bu bağlamda planlanan atölye çalışmasının ilk aşaması, öncelikle katılımcılara modern mimari kültürün kentsel alandaki mevcut boyutuna, kentsel büyümede konumlandığı yere ve belli başlı örneklere odaklanarak bir anlatı oluşturacaktır. Atölye çalışmasının ilk kısmında bu anlatı, katılımcılarla birlikte takip edilecek ve modern mimarlığın dünü ve bugününe dair ortak bir ‘pano` oluşturulacaktır. Bu panonun dijital boyutta oluşturulması, video, fotoğraf ve benzeri içeriklerle kurgulanması ve interaktif bir şekilde sergilenmesi hedeflenmektedir. Bu aşama, atölyenin ilk ayağını oluşturacaktır.
Atölyenin ikinci ayağında, modern mimari kültürün fiziksel alandaki bozulması, korunma girişimleri ve mevcut mimari kültür içerisindeki gidişatı incelenecektir. Bu kısa girizgahtan yola çıkarak, atölyenin esas ürününü oluşturacak olan ‘kentsel kültürün dijital ortamda korunması` başlığı üzerinden, katılımcılar farklı gruplar içerisinde çözüm önerileri oluşturacak, bu çözüm önerilerinin hangi araçlarla uygulanabileceğine yönelik yol haritaları üretecektir.
Atölye genel anlamda, kentsel alanda önemli bir yer tutan, ancak mevcut konut ve mekan ekonomisi içerisinde giderek yok olan örneklerin ve yerleşimlerin bellekte nasıl arşivleneceğine yönelik yenilikçi yöntemleri tartışma, kurgulama ve sergileme amaçlarına odaklanır.
4. Katılımcı Kent Düşü Örneği: Batıkent
Yürütücüler: Emre Güzel, Gizem Cebeci, Zeynep Aybüke Mutlu > Roof Coliving
Ankara`nın geçmişinden ilhamla konut ve katılımcı planlama ekseninden geleceğine öneriler.
Katılımcı planlama ve konut çalışmaları ile kuram kurucu uygulama olarak bilinen Batıkent, Ankara`nın geçmişinde dayanışma, katılım, insan odaklı tasarım gibi kelimelerle akla gelen bölgelerden biri. Ankara`nın belleğinde olan bu pratikleri tekrar hatırlayarak, deneyimleyerek, Ankara`nın geleceğine birlikte öneriler sunacağız.
Alice Harikalar Diyarı`nın evrensel anlatısının perspektifinde, Alice`in beyaz tavşanın peşinden gitmesiyle deneyimlediği yeni maceralardan, karşılaşmalardan ilhamla Ankara`nın belleğinde olan Batıkent`te beyaz tavşanın peşinden gideceğiz. Katılımcı konut planlaması ve uygulamasında öncü örnek olan Batıkent`in yarattığı etkiyi deneyimleyeceğiz, deneyimleyimlerimizi hikayeleştireceğiz ve anlatılarını kurgulayacağız. Çok katmanlı Batıkent Atölyesi farklı disiplinlerden bütün yaratıcılara açık. Batıkentte yaşamış, bilgisi veya deneyimi olan katılımcılar atölye seçiminde önceliklendirilecektir.
Batıkent Atölyesi 3 oturumdan oluşmakta;
1. Katılımcı Rota Hazırlığı (online): Beyaz tavşanın peşinden gideceğimiz Batıkent rotasını katılımcılarla birlikte online`da çıkaracağımız bir oturum. 2 farklı rotayı deneyimlemek adına check pointlerin seçilme nedenleri ve hikayeleri ile katılımcılarla 2 farklı tip Batıkent rotası dijital çıkarılacak.
2. Batıkent Rota Deneyimi (Buluşma Yeri: Roof Coliving Topluluk Evi): Atölye katılımcıları ile çıkarılan keşif rotaları Batıkent`te kolaylaştırıcılar eşliğinde deneyimlenecek. Yürüyüş sırasında yaptıkları keşiflerin hafızasını tutabilmek için fotoğraf çekimleri gerçekleşecek. Yürüyüş sonrası deneyimleri konuşmak, beyaz tavşanın peşinden giderkenki sürecimizi aktarmak adına Roof Coliving Topluluk Evi`nde paylaşımlar gerçekleşecek.
3. Hikaye Yazım Atölyesi (Etkinlik Yeri: Roof Coliving Topluluk Evi): Katılımcıların çektiği fotoğraflar ile Batıkent`te deneyimledikleri konut ve kent yaklaşımına dair hikaye kurgusu çıkarılacak ve gruplar halinde kendi hikaye kitaplarını oluşturacaklar.
5. Varsayalım ki / What if
Yürütücü: Furkan Türk, Arzu Azın, Beyza Erdoğan
“Ortada tek bir doğru varsa, sonsuz eğriler hesap sorar sana.”
Alınan her karar ile birlikte gerçeklik paramparça olur. Sapmayı tercih ettiğiniz her sokak, bir diğerinin varlığını yok eder. Sonsuz eğriler arasında seçtiğiniz tek bir doğru, diğer tüm olasılıkların varlığını tehlikeye atar. Sürekli bir olasılıklar silsilesi içerisinde alınan kararlar ve gidilen sokaklar her zaman bir diğerinin ihtimalini zihinde yaşatır, kendi evrenini kurar ve belki de orada yaşar.
Alınan her karar ile birlikte gerçeklik paramparça olur. Tüm bağlamlar bir anda değişir, bir anda yok olur, bir anda ortaya çıkar. Yaşamaya çalıştığınız sokaklar ansızın sizin değildir artık. O da değişir ve yok olur. Neticede her şey “ihtimaller okyanusunda çok bilinmeyenli denklemlerden” oluşmakta.
Peki ya öyle olmasaydı?
“varsayalım ki,” atölyesi alternatif bir gerçeklik üzerinden bir ihtimalin izini sürer. Gecekonduyu merkezine alan atölye, Ankara`da gecekonduların varlığını sürdürdüğü ve yeni bir bağlam yarattığı gerçeklik üzerinden bir varsayım yapar ve bunun olasılığını inceler. Ankara için önemli bir kentsel dokuyu ifade eden gecekondular, yalnızca Ankara için değil Türkiye ve dünya için de özgün bir kentleşmenin tasvirini yapmaktadır. Ankara`nın önemli bir gecekondu bölgesi olan Kale Mahallesi`nde dönüşmüş olan gecekonduların izini süren atölye, sonrasında bu bölgelerde dönüşüm olmasaydı, ya da daha farklı bir dönüşüm olsaydı neler olabilirdi sorusuna spekülatif yanıtlar arar. Bu olasılığın ve alternatif gerçekliğin imajlarını ise yapay zeka ile birlikte ortaya koyar ve bunları “varsayalım ki, böyle olsaydı.” mesajı altında vermeye çalışır.
6. Kent Sahnesinde Alternatifler: Oyunla Geleceği Düşünmek
Yürütücü: Ayşecan Akşit
‘‘Şehirler, herkes için bir şey sağlama kabiliyetine sahiptir lakin herkes tarafından oluşturulduğunda.“ der Jane Jacobs.
Kentsel mekana dair karar alma süreçlerine katılım konusu uzun zamandır tartışılmaya devam ediyor. Ancak bilimsel bilgi ile kişisel çıkarların çakıştığı noktalarda katılıma gölge düşebiliyor. Verilen kararların nasıl sonuçlar doğuracağına, kenti gerçekte nasıl şekillendireceğine dair bir oyun oynarsak belki herkes için oluşturulmuş kentlerde yaşamaya bir adım daha atabiliriz. “Kent Sahnesinde Alternatifler: Oyunla Geleceği Düşünmek” atölyesinde Ankara`nın yeni yüzyılı için sergi katılımcılarının farklı ihtimalleri keşfedeceği bir oyun hazırlamayı düşünüyoruz. Kente dair karar alma süreçlerinde ihtimalleri sorgulayıp bu ihtimallerin sonuçlarını öğreten ve sonrasında tüm kullanıcıların bir aktör olarak sürecin içerisinde yer aldığı bir ihtimali deneyimlemek, bildiklerimizi unutmak, hayal edemediklerimizi keşfetmek, yeni yüzyıla dair alternatifleri birlikte düşünmek için bir araya geliyoruz.
7. Superstudio possibilità
Yürütücü: Cihat Baluken
Politik olarak sıcak geçen ve anarşizmin yükseklik kazandığı 1960`ların Avrupa`sı, mimarlık camiasında ikonik mimarlık ekiplerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Modernizm dâhil geçmişin getirdiği tasarım kabullerini yerle bir eden yaklaşımlar sergileyen mimarlık kolektifleri, kendilerini radikal mimarlık veya anti-mimarlık grupları olarak konumlandırdı. Superstudio, Archizoom, Gruppo 9999, Archigram gibi kolektifler, Le Corbusier`in 1930`larda başını çektiği modern mimarlık akımına şüpheyle yaklaşıyor ve yeri geldiğinde kendi işlerinde ironi konusu haline getiriyorlardı.
1966 yılında Floransa`da ortaya çıkan mimarlık kolektifi Superstudio toplum, mekan ve çevre arasındaki ilişkiye dair ağır eleştirisini, 1969 yılında kente dair ortaya çıkardığı ilk eserler bütünü olan The Continuous Monument (Il Monumento Continuo) projesinin sergisinde kayıt altına almıştı. Mimarlığın herkese hizmet etmesi gerektiğini düşünüyor ve herkese hizmet edecek tek tip bir temel oluşturmak için ikonik yapıları ve doğal formları devralan ütopik ızgaralı bir yapı öneriyorlardı. Bu ekibin fikirleri sadece basit olarak binaları hayal etmiyordu; mimarlık mesleğinin ve inşa edilmiş çevrenin geleceğinin nasıl görünebileceğini yeniden kurgulamaya çalışıyordu. Fantastik kolajlar, soyut fikirler ve ızgaralı görseller, tasarım ilkelerini ve bir şekilde geleceğe dair umutlarını temsil ediyordu.
Superstudio`nun sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırma ve herkese eşit hizmet edecek mekanları oluşturma çabasına dair ütopik çalışma veya yöntemleri, sosyal eşitsizliğin ve çevre bozgununun derinleştiği günümüz Ankara`sında uygulanarak tartışmaların derinleşmesine katkıda bulunabilir. İtalyanca`da olanaklar anlamına gelen possibilità`dan adını alan atölye, Superstudio`nun yürüttüğü 1960`lı yıllara ait bu avangart, kimi zaman sıkıcı ama bir o kadar da keşmekeşlik (disorder) taşıyan yaklaşımına sahip çıkarak bugünden geleceğin Ankara`sının olanaklarını negatif ütopyalar ile ortaya çıkarmak istiyor.
8. Başkalarının Anılarına Bakmak
Yürütücüler: Bahadır Duman, Ceren Gamze Yaşar, Pelin Kılıç
“Beni hoyrat bir makasla
Eski bir fotoğraftan oydular.”
…
” Bütün hafızalar bireyseldir,
başka bir şeye indirgenemez;
kişinin kendisiyle birlikte ölüp gider.”
Tanımadıklarımızın fotoğraflarında ne buluruz? Nedir etkileyen bizi bu fotoğraflarda? Gözlerimiz hiç tanımadığımız insanların anılarını toplar. Ceplerimiz tanımadığımız insanların fotoğraflarıyla dolar, bazen saklarız hatta sergileriz. Kişisel tarihimize ait fotoğraflar, aile portreleri, güzel geçirdiğimiz bir günden anı, kentsel coğrafyaya ait yeni perspektifler mi? Ne görüyoruz bu fotoğraflarda? Kişisel tarihimizin bir günü aynı zamanda öğrenmek istediğimiz Ankara`nın güzel günleri miydi? Kişisel tarihimizden, anılarımızdan geriye ne kalabilirdi?
Anılarımızdan kent belleğine uzanmayı amaçlayan bu atölye kapsamında geçmişin fotoğraflarla aktarılan hafızasına yeniden bakacağız, bugünün hafızası olabilmek adına geleceğin buluntu fotoğraflarını şimdide üreteceğiz. Birlikte oluşturacağımız görsel zaman makinelerimiz ile katılımcıları anılarla geleceğe yolculuk yapmaya davet ediyoruz.
9. Hayal-i muhal
Yürütücüler: Esma Burcu Havasi, Gizem Büyücek, Sezen Savran Penbecioğlu
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda olduğu gibi “cumhuriyetin yeni yüzyılına” dair de büyük beklentiler söz konusu. Bu durum, sembolik eşikleri aşmanın illüzyon yaratan ve kaçınılmaz olan etkilerinden biri. Ancak günün sonunda beklentiler ne kadar yerine gelir, büyük idealler ne kadar gerçekleşir? Belki de asıl soru budur. Bu sorunun cevabını arayacağımız yerin sokaklar olduğunu düşünüyoruz. Çünkü gündelik yaşam perspektifinden baktığımızda, sokaktaki mekanda ve sokaktaki insanda o büyük ideallerin yansımalarını görmenin mümkün olup olmadığı önem kazanır. Tarzımızın “spekülatif kara mizah” olacağı bu atölyede gelecekteki olası Ankara`ya ilişkin bazı sorular soracağız. Örneğin Jansen bugün Ankara`yı planlasa neler olurdu? Yeni yüzyılda Cumhuriyetin ülküsü başkent, tersi yönde hareket edip sakinlerinin sıkça ifade ettiği gibi “büyük bir köye” dönüşecek ve gerçekten de herkes birbirini tanıyacak mıydı? Sokakta yeni tabelalar nasıl olacak, sokak yazıları bize ne anlatacak, bugünün tartışmalı mekanları yarın nasıl şekillenecek vb… Bizim gibi bu soruların cevaplarını bulma konusunda motivasyon taşıyan katılımcıları atölyemize bekliyoruz.
10. “Yeniden İnşa Günlüğü”
Yürütücüler: Açık Atölye Ankara
Bu günlük; imkansızı mümküne, mümkünü imkansıza, karşılaşmaları ve rekabeti yok ve var etmeye, şehrin sonsuz olasılıklarını farklı benzetimler ile yeniden yazmaya odaklanmıştır. Şehri okumaya davetlisiniz.
Bu iş; çözümlemeyi izleyene bırakan 4 olasılık çerçevesi (matematiksel-taktiksel oyunlar, kod, mors alfabesi, satranç hamleleri vb.) referanslar üzerinden tasarlanacaktır.
Ayrıntılı bilgi ve katılım formu için tıklayın
Gün-Saat
Kasım 6 (Pazartesi) 00:00 - Aralık 10 (Pazar) 00:00
11kas(kas 11)00:0012ara(ara 12)00:00Abyss
Açıklama
Sanatçı ve tasarımcı Ceren Gürkan’ın ilk kişisel sergisi Abyss, 11 Kasım günü Karaköy Kurşunlu Han’da yer alan Arthan Galeri’de açılıyor. Serginin küratörlüğü ise Özlem Yalım'a ait.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Sanatçı ve tasarımcı Ceren Gürkan’ın ilk kişisel sergisi Abyss, 11 Kasım günü Karaköy Kurşunlu Han’da yer alan Arthan Galeri’de açılıyor. Serginin küratörlüğü ise Özlem Yalım’a ait.
Ceren Gürkan, üretimlerini cam ve seramik üzerine yoğunlaştırmış olan bir tasarımcı/sanatçı. Gürkan’ın cam üretimleri aydınlatma alanında ürünler olarak şekilleniyor ve 2014 yılından bu yana kurduğu Maiizen markası altında pek çok satış noktasında satışa sunuluyor. Tasarımcının tasarım üretiminin yanında ve onunla kol kola gelişen sanatsal duruşu doğrultusunda ortaya çıkan yepyeni bir üretim alanı: Işıklı heykeller.
Gürkan’ın son yıllarda atölyesinde bizzat kendisinin ürettiği seramik ve porselen kütleler ile, farklı atölyelerde zanaatkarlar ile ortaklaşa ürettiği cam formların birleşimi ile ortaya çıkan bu heykeller, özgünlükleri ile dikkat çekiyor. Daha önce başka bir coğrafyada ve çalışmada eşi benzeri görülmemiş bu kütleler, Gürkan’ın iç dünyasının bir yansıması olarak art arda ve farklı koleksiyonlar halinde ortaya çıkmış.
Ruhun karanlık noktası, Abyss’i, en derinlerde yer alan sonsuzluğu, bu yaratımlarda kendini gösteriyor. Ölümlü ile sonsuzun, insani ve insan üstü olanın, ayrılığın ve birlikteliğin öyküsünü sunan bu kütleler, tüm bu kontrastları malzemenin dokusunda buluşturuyor.
Seramik ve porselen kütlelerin, dişli, dokulu, kimi yerde karanlık ve iç içe geçmiş karmaşık formlarının kucağında, yanında, içinde, dışında, bazen de zirvesinde hep bir ışık var. Işık, yine doğadan kopup gelen bir malzeme olan camın bütün cömertliği ile yansıyor. Kendi özgün ve organik formunda taşıdığı tezatlık ile, bazen şeffaf bazen de renklerle süzülüyor.
Abyss, tasarımcının sanatçı yanının sessiz ve derinden bir ifadesi. Mantıklı olan ile duygusal olan üretimin aynı ellerde, aynı zihinde şekillenmesinin bir kutlaması niteliğinde. Gürkan’ın ışık heykelleri ortaya çıkarken ona müzik ve edebiyat da eşlik ediyor. Bu sanatçı için kaçınılmaz bir ritüel niteliğinde. Bu bağlamda her bir eser, aynı zamanda kendi müzikal hikayesini de içinde barındırıyor.
Abyss, malzemenin heykelleşerek yükselişi; birlikteliğin görünmeyen detaylarla birlikte zorlu var oluşuna bir gönderme; esin kaynağı olan doğadaki kanyonların, kayaların, suyun, kumun, rüzgarın ve tüm bunların bıraktığı izlerin bir kutlaması. Yaratıcı üretimin tüm alanlarına dokunabilen bir derleme.
Ceren Gürkan bu koleksiyon için şöyle söylüyor: “Bir kanyonun yanındayken, bir uçuruma bakarken, kayalıklarla sarmalandığımda, etrafımı saran bu doğayı anlama ve anlatma çabam Abyss. Büyüklükler ve küçüklükler, boşluklar ve doluluklar, güvendiğim şeyler ve güvensizliklerim bu kütlelerle vücut buluyor. Belki bizleri eve götüren bir nehir gibi izleyicinin de ruhundaki boşlukları doldurabilecek bu derinlik…”
11 Kasım 2023 tarihinden itibaren Karaköy’de Kurşunlu Han içerisinde yer alan Arthan Galeri’de ilk kez sunulacak Abyss’in küratörlüğünü aydınlatma ve tasarım alanındaki çalışmaları ile bilinen Özlem Yalım üstleniyor. Sergi 12 Aralık‘a kadar ziyaret edilebilir.
*
Ceren Gürken Hakkında
Ceren, İstanbul’da yaşayan bir aydınlatma ve ürün tasarımcısıdır. Mimar Sinan Üniversitesi, Seramik ve Cam Tasarımı bölümünden mezun olan Ceren, ilk olarak bir heykeltraşın atölyesinde çalışmaya başladı. Kariyerinin bir sonraki dönüm noktası iç mekanın birçok yönüne derinlemesine dahil olduğu bir cam üreticisi şirkette tasarım departmanının yönetimini üstlenmesi ile oldu. Burada büyük heykelsi aydınlatma kurulumları üzerinde, üretim teknikleri ve yeni malzemeler hakkında deneyimlendi.
Cama ve kile hayat verme konusundaki büyük tutkusu onu bir adım öne çıkardı ve böylece metal, ahşap ve camdan dekoratif objeler yapmaya başladığı markasını yarattı: Maiizen. Sanatçı/tasarımcı 2014 yılından bu yana atölyesinde doğadan ve günlük hayattan ilham alarak her zaman retrospektifi çağdaşın ışığına taşıyan zamansız tasarımlar yaratmayı arzuluyor. Cam üfleme ve çömlekçi çarkının çeşitli tekniklerinden etkilenerek bize ışık olan ürünler tasarlıyor ve üretiyor.
Bu ürünler aydınlatma ürünlerinden dekoratif nesnelere dek uzanabiliyor. Gürkan’ın sanatçı kimliği ile ortaya çıkardığı serilerin ilki Abyss olarak kayıtlara geçti.
Gün-Saat
Kasım 11 (Cumartesi) 00:00 - Aralık 12 (Salı) 00:00
14kas(kas 14)00:0016ara(ara 16)00:00Halit Demirel: içe
Açıklama
Halit Demirel'in "içe" başlıklı sergisi 16 Aralık 2023 tarihine kadar Maçka Sanat Galerisi'nde ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Halit Demirel’in “içe” başlıklı sergisi 16 Aralık 2023 tarihine kadar Maçka Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilir.
Halit Demirel’in Maçka Sanat Galerisi’ndeki “içe” başlıklı sergisi, izleyiciyi ruhun esrarengiz manzaralarında tarifi zor bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuk bireyi uçsuz bucaksız, büyüklük sevdasında, bunaltıcı ve karmaşık görünen bir dünyada, öze, kişisel ve içe dönük olana odaklanma eylemiyle, bireysellik, kimlik ve benliğin daha geniş bir bağlamdaki önemi üzerine düşünmeye davet ediyor.
14 Kasım 2023 Salı günü açılan “içe” sergisi 16 Aralık 2023 Cumartesi günü saat 19:00’a kadar pazar ve pazartesi hariç her gün 12:00-19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
Kasım 14 (Salı) 00:00 - Aralık 16 (Cumartesi) 00:00
16kas(kas 16)00:0009ara(ara 9)00:00Kent Katmanları
Açıklama
Heykeltraş Ekber Sürsal, "Kent Katmanları" adını verdiği çalışmalarını 16 Kasım’da Karaköy ArtGalerim’de sanatseverlerle buluşturuyor. Tamamı geri dönüşüm malzemeleriyle yaratılmış eserler hem biçim hem içerik olarak çok katmanlılığa açılıyor. Sergi, 9 Aralık 2023 tarihine kadar ziyarete açık olacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Heykeltraş Ekber Sürsal, “Kent Katmanları” adını verdiği çalışmalarını 16 Kasım’da Karaköy ArtGalerim’de sanatseverlerle buluşturuyor. Tamamı geri dönüşüm malzemeleriyle yaratılmış eserler hem biçim hem içerik olarak çok katmanlılığa açılıyor. Sergi, 9 Aralık 2023 tarihine kadar ziyarete açık olacak.
Aile Dizimi
Meydanları, caddeleri, tarihi yapılarıyla bunlara eklenen binalar yığınıyla yaşadığımız kentlerde hep imgelerin peşindeyiz. Akıp giden yaşamı her birimiz kendi bakış açımızla izliyoruz ve kentin sokaklarından her seferinde bambaşka izlenimlerle geçiyoruz.
Üst üste geçirilmiş giysiler gibi katmanlarla yüklü yapıları uydu mu uymadı mı diye sorgulamıyoruz. Ekber Sürsal, “Kent Katmanları” adını verdiği sergisinde karşımıza koyduğu girift formlarla, kendi rehberliğimizde kişisel bir imge yolculuğuna çağırıyor bizi.
Yarattığı Formlar İzleyiciye Kendi Hikayeleri İçine Çekiyor
Sanatçı, “Kent Katmanları” isimli çalışmalarıyla “Her şeyi bir arada tutan şey boşluktur” diyen John Berger’dan ilham almış. Ve Sürsal’ın, sergilediği eserlere her bakışta kendi hikayemizi bir katman daha görselleştiriyoruz.
Sanatçının geri dönüşüm malzemelerini değerlendirerek girift biçimde istiflediği illüstrasyonları cisimleştirerek, cesur ve baskın renklerle heykele dönüştürdüğü bir yapıt serisi “Kent Katmanları”. Bütüne bakıldığında sembolik bir kurguyu öne çıkarıyor.
Eserlerinde poliüretan türevi ve sıra dışı malzemeler kullanan Sürsal’ın bu serisi büyük boyutlarıyla tezat oluşturacak kadar hafif.
Sürsal, Kent Katmanları’nın içine bazen bilerek, bazen sezgisel olarak yerleştirdiği objelerle, iç içe geçmiş sayısız öykü malzemesi sunuyor izleyicisine. Bir hikâye anlatıcısı olmaktansa, yarattığı formlarla izleyiciyi kendi hikâyeleri içine çekmeyi tercih ediyor.
Deprem
*
Ekber Sürsal Hakkında
İstanbul’da 1971 yılında doğan Ekber Sürsal, 1994 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden mezun olmuştur. ABD’de Wichita State Üniversitesi’nde mesleki gelişimi için çeşitli heykel atölye çalışmalarına katılan sanatçı, 1997 ile 2001 yılları arasında reklam sektöründe, 2001 ile 2007 yılları arasında Skala, Artist ve Art Life dergilerinde, sonrasında post prodüksiyon alanında, re-touch sanatçısı olarak çalışmalarını sürdürmüştür.
2009 ile 2010 yıllarında Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Bilimi Ana Dalı’nda, Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans programına devam eden Sürsal, Prof. Halil Akdeniz’den resim ve Yrd. Doç. Bülent Çınar’dan Heykel dersleri almıştır. Yüksek Lisans Tezini “El Greco ve Francis Bacon’ın, Varlık ve Zaman Bağlamında Deformasyon İlkesine Yönelik bir Analoji” konusu üzerine tamamlayan sanatçı, birçok sanat seminerine de katılmıştır.
Sanatçı halen İstanbul’daki kendi atölyesinde heykel ve resim çalışmaları yanında, rölyef, obje ve aydınlatma tasarımları yapmakta, aynı zamanda inşaat sektörüne özel sipariş tasarımlar üretmektedir.
Yayınları
Ekber Sürsal, “Julia Fullerton-Batten”, varlık ve zaman kavramları üzerinden bir konuşma, Akademi Art, Sayı: 2, s. 32-33 (2010)
Ekber Sürsal, “Francis Bacon’da Zaman Sıçraması Üzerine”, Sanat Art Kunst, s. 12-13 (2011)
Sergiler
Galeri Selvin Heykel Sergisi 2019
Art Contact Fuarı, İstanbul 2022
Akeramos Sanat Merkezi, Bursa 2023
Projeler
YBM Tasarım-Faruk Hastanesi, Kuzey Irak. 26×3.55 m cam indirme Su Temalı Kompozisyon. Aralık 2012.
YBM Tasarım-Entes. 110×560 cm cam indirme duvar pano çalışması. Ekim 2013.
TOSB-Sosyal Tesisleri. 20×9 m, Özgürlük Temalı Kuşlar Rölyef Çalışması. Temmuz 2016.
İyi Ki Üsküdar Var- Engelsiz Yaşam İçin Sanat Birleştirir Projesi: Proje kapsamında bahçe, sosyal alanlarda geri dönüşüm malzemesi kullanarak yapılan sanatsal çalışmalar. Mayıs 2017.
Maksimum Kontak-Otel odaları duvar aksesuarları çalışması, Antalya. Kasım 2018.
İstanbul Cerrahi Hastanesi- Nazar Boncuğu Aydınlatma Çalışması. Mayıs 2019.
Ataköy Konakları- 4x150x370 cm Geometrik Rölyef Çalışması. 10x65x300 cm Üçgen Rölyef Çalışması. Eylül 2019.
Gün-Saat
Kasım 16 (Perşembe) 00:00 - Aralık 9 (Cumartesi) 00:00
28kas(kas 28)00:0009ara(ara 9)00:00Öteki Bakış
Açıklama
Sevim Çizer'in Öteki Bakış adlı seramik sergisi 28 Kasım - 9 Aralık 2023 tarihleri arasında Ezkiiz Sanat Galerisi'nde ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Sevim Çizer’in Öteki Bakış adlı seramik sergisi 28 Kasım – 9 Aralık 2023 tarihleri arasında Ezkiiz Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilir.
İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde öğretim görevlisi Prof. Dr. Sevim Çizer‘in Öteki Bakış adlı sergisi 28 Kasım günü açılıyor. Sergi 9 Aralık’a dek Ezkiiz Sanat Galerisi‘nde ziyaret edilebilir.
ÖTEKİ BAKIŞ
Günümüzün en önemli kavramlarından biri öteki… Ötekilik itilmişliği, aşağılanmışlığı, yabancı kalmayı ve kabullenilmemişliği içeriyor ancak öte yandan da farklılığı…
Çevremizde, günlük yaşamda olup bitenler ötekiler, ötekileştirme, ötekilik algısı üzerine… Kurallar bile sadece ötekiler için geçerli…
Günümüz insanı, sevginin ve dostluğun yok olduğu, gerçekliğin kalmadığı sığ ve sahte bir yaşantının bir oyun gibi yaşanmaya çalışıldığı, ikiyüzlü bir dünyada yaşıyor. İnsani duyarlılıklarımızı yok eden, etik normlarımızı ele geçiren bir kontrol mekanizmasının esiri olduk ve bu güçlerin dayattığı bir yaşam kültürü sunulmakta bizlere….
İnsanoğlu daha fazla hırs ve doyum için kendi cinsini yok etmekten çekinmedi ve çekinmiyor. Kana boğulan insanlık tarihi hep kendini üretirken başkasını yok eden o bencil, bireyci doyumsuzlukla, barbarlıkla yoğruldu.
Çoğumuz bugün artık birbirini tanımak için zaman ayırmak ve çaba sarf etmek dahi istemiyor…
Lüster malzeme sanat nesnesi üretmede kullanıldığında nesneye bakışınızı çoğaltıyor tıpkı yaşama farklı açılardan baktığımızda farklı sonuçlara varabileceğimiz gibi…
Lüsterli bir işi izlerken, ilk bakışta sadece göz alıcı boyalı bir yüzey gibi görünüyor. Oysa hareketinizle bakış açınız değiştirdiğinizde, onun yüzeyine uygun açıda bir ışık gelirse, sizi bir görsel sürpriz karşılıyor. Bu, bakış açımız değiştikçe olaylara da algı ve görüşümüzün değişebileceğini göstermiyor mu…
Onun değişen görünümleri bir mecaz yaratarak sadece farklı değil öteki bakış ve düşünceyi de çağrıştırıyor. Hatta bakanı, nesnenin gizemli derinliklerine çekiyor ve sizi “ÖTEKİ BAKIŞ”a sürüklüyor…
“Öteki bakış” farklı bir dünya algılama ve özlemini dile getirme çabası…
Sevim Çizer
*
Sevim Çizer hakkında
1969-74 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördü ve Seramik Bölümü’nden Yüksek Lisans derecesiyle ve üstün başarı ödülüyle mezun oldu.
Yaklaşık on yıllık endüstri deneyiminden sonra akademisyenliğe yönlenmeye karar verdi. 1987 yılında DEÜ, GSF Seramik Bölümünün kuruluşunu gerçekleştirdi. Otuz iki yıl boyunca bölüm başkanı ve akademisyen olarak görev yaptı. Bu süreçte Batı Anadolu Seramik Araştırma Merkezini kurdu.
1997 yılından başlayarak 2010 yılına dek İzmir Uluslar arası Seramik Sempoyumu’nu düzenledi, bu kapsamda tüm dünyadan çok sayıda duayen sanatçıyı davet etti.
Halen İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nde ders vermeyi sürdürmektedir.
Sanatçının ulusal ve uluslararası çok sayıda sergisi, makale ve kitapları bulunmaktadır. Ulusal ve Uluslararası sempozyum ve workshoplara katılmış, konferans ve dersler vermiştir.
Gün-Saat
Kasım 28 (Salı) 00:00 - Aralık 9 (Cumartesi) 00:00
13ara(ara 13)00:0017(ara 17)00:00BASE 2023
Açıklama
BASE’in 7. edisyonu, 13 - 17 Aralık tarihleri arasında Bilgili Sanat işbirliğiyle, Akaretler Sıraevler ev sahipliğinde gerçekleşecek.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
BASE’in 7. edisyonu, 13 – 17 Aralık tarihleri arasında Bilgili Sanat işbirliğiyle, Akaretler Sıraevler ev sahipliğinde gerçekleşecek.
Yeni mezun sanatçıların yaratıcılıklarını ve üretme motivasyonlarını desteklemek, onların sanat profesyonelleri ve sanat izleyicileri ile diyaloglarını geliştirmek misyonuyla 7 yıldır düzenlenen BASE bu yıl 2023 mezunu olan sanatçıların eserlerini bir araya getirecek. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla; Bilgili Sanat işbirliği ve Akaretler Sıraevler ev sahipliğinde, Trendyol Sanat ana sponsorluğunda; Jumbo, Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) ve TEB Özel Bankacılık eş sponsorluğunda bu yıl yedincisi gerçekleşecek olan BASE, her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni nesil sanatçıların dünyaya ve sanata bakış açılarını gözler önüne serecek.
Her yıl sanat dünyasından değerli isimlerin yer aldığı çok sesli bir seçici kurula sahip olan BASE’in 2023 yılı başvurularını; Ahmet Doğu İpek, Alp Sime, Belkıs Balpınar, Derya Yücel, Ebru Nalan Sülün, Erkan Özgen, Erol Tabanca, Günnur Özsoy, Mehtap Baydu, Misal Adnan Yıldız, Neriman Polat, Ömer Özyürek, Selen Sarıoğlu Süloş, Tayfun Erdoğmuş, Volkan Aslan ve Yasemin Özcan değerlendirdi.
İrem Yüksekbilgili
BASE’in küratörü Derya Yücel, Türkiye’nin ortak mezuniyet sergisi BASE’in bu yılki teması olan ‘GERÇEKLİĞİN İÇİNDE, DÜŞLERİN KIYISINDA’yı şu şekilde anlatıyor: “Sanat, doğuşundan itibaren hem gerçeklik hem de hayal gücünden referans alan bir olgudur. Dünyayla derin temas aracılığıyla kendi alternatif gerçekliğini ortaya koyan sanat, aynı zamanda düşsel bir boyut da üretir. Sanat yapıtının gerçeklikle olan ilişkisi, içinde üretildiği toplumsal, kültürel ve ekonomik koşullara bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sanatsal üretime zemin hazırlayan itkinin kaynağı ister toplumsal ister bireysel olsun sanat, karmaşık ve sonsuz bir gerçeklik sistemi içerisinde yaşamın yaratıcılıkla yorumlanmasıdır. Dolayısıyla sanat imgesiyle gerçeklik arasında görece olarak bulanık hale gelebilecek ama ortadan kalkması mümkün olmayan kopmaz bir bağ vardır.
Pınar Polat
Günümüz sanatçıları, gözlemleme, benzetme, aktarma ya da kurgu ve metafor yoluyla içinde yaşadıkları gerçekliğe dair yorumlarını üretimlerine yansıtmaktadır. Sanatçılar, gerçekliği yadsıyarak çarpıtabilir, bilinçli olarak bu olgudan uzaklaşabilir, onu aşmaya, reddetmeye ya da kırmaya çalışabilir. Sanatçılar, kendi gerçeklik tasarılarını yani düşlerini yapıtları aracılığıyla paylaşır. “Gerçekliğin İçinde, Düşlerin Kıyısında” başlığı, BASE 2023 seçkisinde yer alan yeni mezun genç sanatçıların gerçeklik ve düşlere dair yorumlarını bir araya getiriyor. Sergi, sanatçıların duygu, düşünce ve hayallerini barındıran bir sahne ortaya çıkartırken, yaşamdaki karşılığının ötesinde tasarlanan gerçeklik ve düşler arasındaki bağlara, umutsuzluk ve umutlarına dair çok sesli yolculuklarındaki farklılık ve ortaklıklara da işaret ediyor.”
BASE, 13 – 17 Aralık tarihleri arasında her gün 11:00-19:00 arasında ücretsiz olarak ziyarete açık olacak.
Gün-Saat
13 (çarşamba) 00:00 - 17 (Pazar) 00:00
ocak
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
16eyl(eyl 16)00:0028oca(oca 28)00:00Füsun Onur Retrospektif Sergisi, Ludwig Müzesi’nde
Açıklama
Almanya’nın Köln kentindeki Ludwig Müzesi’nin Arter işbirliğiyle düzenlediği Füsun Onur retrospektifi, 16 Eylül 2023 tarihinde ziyarete açılacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Almanya’nın Köln kentindeki Ludwig Müzesi’nin Arter işbirliğiyle düzenlediği Füsun Onur retrospektifi, 16 Eylül 2023 tarihinde ziyarete açılacak.
Füsun Onur Retrospektif Sergi Afişi
Füsun Onur Kuzguncuk, 18 Temmuz 2023, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin
Füsun Onur’un, 16 Eylül 2023 – 28 Ocak 2024 tarihleri arasında Köln’deki Ludwig Müzesi’nde Arter işbirliğiyle hayata geçirilen retrospektif sergisi, sanatçının 1960’lardan günümüze uzanan kesintisiz pratiğine kapsayıcı bir bakış sağlıyor. Onur’un bugüne dek katıldığı pek çok uluslararası serginin ve 2014 yılında Emre Baykal küratörlüğünde Arter‘de düzenlenen Aynadan İçeri başlıklı kapsamlı sergisinin ardından, Ludwig Müzesi’nde açılan bu retrospektif sergi, sanatçının yapıtlarının topluca izlenebileceği ilk yurtdışı sergisi olma niteliği de taşıyor.
Barbara Engelbach ile Emre Baykal’ın eşküratörlüğünü üstlendiği sergi, önemli bir bölümü Arter Koleksiyonu’ndan ödünç verilen ve en eskisi Beyaz Kağıt Üzerinde Alan Ayırmak (1965-66) adlı serideki çizimler olmak üzere, sanatçının günümüze dek süren üretiminden seçilen 90 civarında yapıtı bir araya getiriyor. Sergi, Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki öncü isimlerinden Onur’un kategorilerden uzak, özgün üretimine, bu üretime eşlik eden temel uğraş ve sorularına, yapıtlarında yıllar içinde giderek zenginleşen malzeme çeşitliliğine ve işlerine eklediği anlatısal, kimi zaman otobiyografik öğelere ışık tutmayı hedefliyor. Sanatçının 2021 yılındaki Venedik Bienali Türkiye Pavyonu için Bige Örer küratörlüğünde ürettiği Evvel Zaman İçinde … adlı yerleştirmenin de yer aldığı retrospektifte, Çiçekli Kontrpuan (1982 (2023)), Opus II Fantasia (2001 (2023)), Eski Eşyaların Düşü (1985), Bir Çocuğun Gözüyle Savaş (1994), İm’in İm’i (1987) gibi farklı dönemlerden büyük ölçekli yerleştirmeleriyle birlikte, bu sergi için özel olarak geliştirdiği A Room with a Muse / Perili Oda (2023) adlı yerleştirme de izlenebilecek. Bu yerleştirmenin müziğini, sanatçının daveti üzerine Begüm Çalımlı besteleyip icra etti.
Füsun Onur Zaman İkonları, 1990, Yerleştirme; tahta, deri, metal, boya_Sergiden yerleştirme görüntüsü: Saat Kaç?, Arter, 2019, Küratör: Emre Baykal ve Eda Berkmen, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Ludwig Müzesi’nde gerçekleşecek sergiyle bağlantılı olarak, eşküratörlerin sunuşlarının ve müzenin direktörü Yılmaz Dziewior’un önsözünün yer alacağı bir katalog da yayımlanacak. Aynı yayında Süreyyya Evren ve Nilüfer Şaşmazer birer yazıyla Füsun Onur’un eserlerinin Türkiye sanat tarihindeki yerine ışık tutarlarken, Merve Çağlar’ın sanatçıyla yaptığı bir söyleşi de yer alacak. Onur’un 1970’lerden 90’lı yılların başına kadar kaleme aldığı, estetik, eleştiri ve sanatın politikası üzerine düşüncelerini yansıtan yazılarından seçilen on makalelik bir seçki de Türkçe, Almanca ve İngilizce olarak yeniden basılacak. Tasarımını Esen Karol’un üstlendiği katalog, Almanca ve İngilizce olarak Köln’deki Verlag der Buchhandlung Walther und Franz König yayınevi tarafından yayımlanacak.
Füsun Onur’un Ludwig Müzesi’nde Arter işbirliğiyle düzenlenen retrospektif sergisi, Almanya Federal Devletler Kültür Vakfı’nın, Kunststiftung NRW, REWE Group, Peter and Irene Ludwig Foundation, Gesellschaft für Moderne Kunst am Museum Ludwig ve Beatrix Lichtken Stiftung’un destekleriyle gerçekleşiyor.
Füsun Onur, Sanatçının izniyle
Füsun Onur, bugün yarım asrı aşarak altmış yıla yaklaşan sanatsal üretiminin tamamını, doğup büyüdüğü ve halen yaşamakta olduğu İstanbul’daki Hayri Onur Yalısı’nın büyülü dünyası içinde şekillendirmeyi sürdürüyor. Form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkileri sıradışı bir malzeme çeşitliliğiyle araştıran Onur, yapıtlarında gündelik, öyküsel ve otobiyografik öğelere yer veriyor. Mekân ve zaman, ışık ve gölge, ses ve sessizlik gibi kavramlara odaklanan sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, bir Vehbi Koç Vakfı (VKV) kuruluşu olan Arter’de düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı kapsamlı sergide bir araya getirilmiş, küratörlüğünü Emre Baykal’ın üstlendiği sergiye, Esen Karol’un tasarladığı bir kitap da eşlik etmişti. Füsun Onur’un 2011 yılında Arter Koleksiyonu’na eklenen Opus II – Fantasia (2001) adlı yerleştirmesi ise Emre Baykal küratörlüğünde yeni bir mekânsal düzenlemeyle Arter’deki galeri mekânına uyarlanarak 2021 yılında sergilenmişti.
Hayri Onur Yalısı, Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
Aynı zamanda, Füsun Onur ve 2022’de aramızdan ayrılan ablası İlhan Onur, doğup büyüdükleri ve sanatçının halen yaşamakta olduğu Kuzguncuk’taki Hayri Onur Yalısı’nı, ileride müze-ev olarak ziyarete açılması ve içeriğini Arter’in oluşturacağı misafir sanatçı programlarına ev sahipliği yapması arzusuyla Vehbi Koç Vakfı’na bağışlamıştı. Füsun Onur’un tüm sanatsal üretimine tanıklık eden yalının, iki kardeşin yaşam alanları olan giriş katı olduğu gibi korunurken, bir üst katının farklı disiplinlerden sanatçılar için bir misafir evine dönüştürülmesi planlanıyor. Sanatçının en alt kattaki atölyesi ise konuk sanatçıların kullanımına açık hâle getirilecek.
*
Füsun Onur Hakkında
Türkiye’de çağdaş sanatın öncü isimlerinden Füsun Onur, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’ndeki eğitiminin ardından, 1962’de yüksek lisans için Fulbright bursu kazanarak gittiği American University, Washington D.C.’de, ardından Maryland College of Art’ta heykel üzerine çalışmalarını sürdürdü. Kendi özgün dilini keşfetmeye çalıştığı öğrencilik yıllarında odaklandığı form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkiler, 1967’de İstanbul’a döndükten sonra da çalışmalarına şekil vermeye devam etti. İlk kişisel sergisini 1970’te Taksim Sanat Galerisi’nde açan sanatçının yapıtları, sıradışı bir malzeme çeşitliliğinin de devreye girmesiyle birlikte gündelik, öyküsel, hatta otobiyografik öğelere doğru genişledi. Sanatçının erken dönem üretiminde karşılaştığımız soyut geometrik formlar giderek heykelle resim arasındaki sınırları bulanıklaştıran çalışmalara, içinde yer aldığı mekânı referans alıp yorumlayan yerleştirmelere doğru evrildi. İstanbul’daki çeşitli kişisel ve grup sergilerinin yanı sıra, Paris Uluslararası Genç Sanatçılar Bienali (1971), İstanbul Bienalleri (1987, 1995, 1999, 2011, 2015), Moskova Bienali (2007), documenta(13) (2012) gibi birçok uluslararası sergiye katılan Füsun Onur’un yapıtları Staatliche Kunsthalle Baden-Baden (2001), ZKM, Karlsruhe (2004), Van Abbemuseum, Eindhoven (2005), Neues Museum, Nürnberg (2018) gibi sanat kurumlarında sergilendi. Sanatçının farklı dönemlerde ürettiği yapıtların önemli bir bölümü, Arter’de Emre Baykal küratörlüğünde düzenlenen Aynadan İçeri (2014) başlıklı sergide bir araya getirildi. Onur’un 2011 yılında Arter Koleksiyonu’na eklenen Opus II – Fantasia (2001) adlı yerleştirmesi 2021 yılında yeni bir mekânsal düzenlemeyle Arter’deki galeri mekânına uyarlanarak Emre Baykal küratörlüğünde sergilendi. Sanatçının 2022 yılında düzenlenen Venedik Bienali 59. Uluslararası Sanat Sergisi için hazırladığı Evvel Zaman İçinde… adlı yerleştirmesi ise Bige Örer küratörlüğünde Arsenale’deki Türkiye Pavyonu’nda sergilendi.
Emre Baykal Hakkında (d. 1965, İstanbul)
Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali’nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2008 yılında Arter’de sergiler direktörü ve küratör olarak görev yapmaya başladı. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Emre Baykal, 2016’dan bu yana Arter’in başküratörlüğünü yürütüyor. Emre Baykal, Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023), OyunBu (2022–2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021–2022), Tedbir (2021–2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (Zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman’’la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.
Barbara Engelbach Hakkında
Freiburg ve Hamburg’da Sanat Tarihi, Alman Dili ve Edebiyatı ve Kültürel Çalışmalar okudu. 1997’de beden sanatı ve video sanatı üzerine doktorasını Hamburg’da tamamladı. 1997 ile 1999 yılları arasında Münster, Westfälisches Landesmuseum’da araştırma asistanıyken Skulptur Projekte Münster 1997’ye katkıda bulundu ve 1998’de Skulptur-Biennale im Münsterland 1999’un eşküratörlüğünü üstlendi. 1999’dan 2004’e kadar Siegen’da, Museum für Gegenwartskunst’un sanat yönetmenliğini yürüttü. Mayıs 2004’ten bu yana Köln’de bulunan Museum Ludwig’de küratör olarak çalışan Engelbach, müzenin çağdaş fotoğraf, film ve video koleksiyonlarının sorumluluğunu da üstleniyor. Barbara Engelbach’ın yayınları ve sergilerinin odaklandığı başlıca alanlar arasında güncel sanat, fotoğraf, video, film ve kamusal alanda sanatın yanı sıra mecralararasılık, mecra özgüllüğü ve geleneksel türler tarihiyle ilgili mecra-kuramsal konular yer alıyor.
Gün-Saat
Eylül 16 (Cumartesi) 00:00 - Ocak 28 (Pazar) 00:00
şubat
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
mart
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
nisan
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00