Ektinlik türü Sergi
nisan
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
20eyl(eyl 20)00:0026may(may 26)00:00İstanbul’un 500 Yılı Meşher’de
Açıklama
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergi Afişi / Anonim, Totpografik İstanbul Görünümü İçeren Vitrin Tabakları, Dekorasyon: Boyer
İstanbul’un önde gelen disiplinler arası sanat mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar isimli sergiyi ziyaretçileriyle buluşturuyor. 20 Eylül’de açılan serginin küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı üstleniyor. Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergideki eserlerin üreticileri de büyük çeşitlilik gösteriyor. Gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar Batılılar tarafından bazen politik veya askeri bazen estetik amaçlarla üretilen eserlerde farklı teknikler öne çıkıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çokkültürlü yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor. Bu alıntılar Batılı eser sahiplerinin bakış açısı ile 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Osmanlı/Türk edebiyatından sanatsal üretimler arasında bir diyalog imkânı yaratıyor. Sergi şehre tekrar bir güzelleme yapmak yerine, anlatının çeşitliliğini, tasvirlerin farklılığını incelemeye davet ediyor.
Batılıların gözünden İstanbul
İngiliz ressam Henry Aston Barker’ın 1799 yılında Galata Kulesi’nin tepesinden çizdiği eskizlere dayanarak oluşturduğu İstanbul Panoraması, elçilik sekreteri olarak İstanbul’da bulunan Philipp Franz von Gudenus’un 1741’de İsveç Elçiliği’nin çatısından yaptığı çizime ait gravür, Joseph Schranz’ın Karadeniz’den Marmara Denizi’ne Boğaz panoraması eserlerden birkaçı… Ayrıca bilinen en eski 360 derecelik panoramik İstanbul fotoğraflarını çeken sanatçı olarak tarihe geçen James Robertson’ın Bayezid Kulesi’nden çektiği Mayıs 1854 tarihli fotoğrafın sanatçının imzasını taşıyan ithaflı albümünü de sergide görmek mümkün.
Göz Alabildiğine İstanbul sergisinde, şehri bir uçtan bir uca izleme imkânı veren panoramik eserler birbirinden ilginç detaylar da barındırıyor. Yerel kıyafetler içinde esnaf, öküz arabasında giden kadınlar, şapkalarıyla ayırt edilen Batılılar, çocuklar ve şehrin dört ayaklıları, İstanbul’un siluetini tamamlayan unsurlar olarak öne çıkıyor.
En eski yapıt 1493 yılına ait
Küratörler Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı, üç kata yayılan sergiye ilişkin şunları paylaştı: “Eserleri seçkiye dahil ederken İstanbul’un olabildiğince farklı noktalarından, farklı semtlerinden manzaralar olmasına özen gösterdik. En eskisi Hartmann Schedel’e ait Liber chronicarum (1493) ve en yakın tarihlilerden Alexandre V. Pankoff’un özgün tasarım ve resimlerini içeren albümü (1922-1924) olmak üzere Meşher’in üç katında 100’ü aşkın yapıt sergiliyoruz. Ön plana çıkan tema ve hikâyeler birbirinden keskin sınırlarla ayrılmıyor, aksine birbirlerini besleyip tamamlıyorlar. Yapıtları dönem ve tekniklerine göre değerlendirmek yerine aralarında kurdukları ilişkileri ortaya çıkarmanın, bu çok katmanlı şehri anlama çabasına katkı sunacağına inanıyoruz.”
Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk ise serginin geniş kitlelere ulaşmasını arzuladıklarını söyledi. Konuk, “Kimileri en erken tarihli baskı, günümüze ulaşmış tek nüsha veya döneminin öncü örnekleri olan bu eserlerin bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergileniyor. Ömer Koç’un kıymetli koleksiyonundaki bu nadir eserleri Meşher’de geniş kitlelerle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
Sergi kitabı eş zamanlı yayımlandı
Sergiyle birlikte Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan sergi kataloğunda konusunun uzmanlarının katkılarıyla İstanbul tasvirlerinin çeşitliliğine dikkat çekiliyor. Katalog metinleri Sven Becker, Briony Llewellyn, Bahattin Öztuncay ve Claude Piening’e ait. Ömer Koç’un önsözüyle başlayan kitapta, küratörler Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin’in sergiyi tanıttığı yazının yanı sıra Prof. Dr. Zeynep Çelik’in “Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir” başlıklı makalesi yer alıyor.
26 Mayıs 2024 tarihine kadar görülebilecek Göz Alabildiğine İstanbul sergisine, küratörler ve Meşher ekibinin hazırladığı yetişkin ve çocuk atölyeleri gibi bir dizi program eşlik edecek.
Gün-Saat
Eylül 20 (çarşamba) 00:00 - Mayıs 26 (Pazar) 00:00
13eki(eki 13)00:0021nis(nis 21)00:00Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük
Açıklama
Yapı Kredi Müzesi’nde açılan "Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük" sergisi, 21 Nisan 2024 tarihine kadar uzatıldı.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Yapı Kredi Müzesi’nde açılan “Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük” sergisi, 21 Nisan 2024 tarihine kadar uzatıldı.
Alaca Höyük Sfenksli Kapısı (1939, Türk Tarihi Kurumu Arşivi)
Yapı Kredi Müzesi, Alaca Höyük kazılarında çıkarılan arkeolojik eserlerin önemli bir bölümünü geçici süreyle müzesine taşıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle 1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeoloğu Remzi Oğuz Arık ve etnolog Hâmit Zübeyr Koşay tarafından Çorum’da başlatılan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası alanda temsil eden ilk bilimsel kazı unvanına sahip Alaca Höyük eserleri, bu sergide ilk defa bir arada sergilenecek.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın işbirliğiyle Cumhuriyet’in 100. yılına özel hazırlanan Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük sergisi, 13 Ekim 2023 – 21 Nisan 2024 tarihleri arasında Yapı Kredi Müzesi’nde ücretsiz ziyaret edilebilecek.
Sergi kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Alaca Höyük Müzesi, Çorum Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden 235 arkeolojik ve etnografik orijinal eser İstanbul Yapı Kredi Müzesi’ne getirilerek kronolojik ve tematik bölümler altında sunulacak. Türk Tarih Kurumu Arşivi’nden seçilen fotoğraflar ve Mahmut Akok tarafından yapılan orijinal çizimlerin bir kısmı ise ilk defa bu sergide görülebilecek.
Gün-Saat
Ekim 13 (Cuma) 00:00 - Nisan 21 (Pazar) 00:00
19eki(eki 19)00:0007nis(nis 7)00:00Kendi Gölgesinde
Açıklama
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan "Kendi Gölgesinde" başlıklı grup sergisi, ziyaretçileri yapıtların birbirleriyle kurdukları yakınlıklar ve mekânla girdikleri etkileşimden doğan ara bölgeleri keşfetmeye davet ediyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan “Kendi Gölgesinde” başlıklı grup sergisi, ziyaretçileri yapıtların birbirleriyle kurdukları yakınlıklar ve mekânla girdikleri etkileşimden doğan ara bölgeleri keşfetmeye davet ediyor.
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar); Sena Nur Taştekne
Kendi Gölgesinde başlıklı koleksiyon sergisi; iç ve dış, kamusal ve mahrem, varlık ve yokluk, hafıza ve unutma, boşluk ve beden gibi tematik ikilikler etrafında kurgulanırken, bunlar arasındaki ilişkilerden doğan ara bölgeleri araştırıyor. 25 sanatçının yapıtlarına yer veren sergi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerini kapsayacak şekilde birbirini tamamlayan iki bölümden oluşuyor.
Arter Koleksiyonu’ndan oluşturulan Kendi Gölgesinde sergisinde bir araya getirilen yapıtlar, serginin isminde de atıfta bulunulan görünmezlik, belirsizlik, gizlenmişlik, muğlaklık gibi nitelikleriyle, ziyaretçileri zihinlerinde uyanan izlerin peşinden gitmeye, gölgede kalanı aramaya, kendi düşünsel ve duygusal katılımlarıyla zenginleşecek bir sergi deneyimine ortak olmaya davet ediyor.
Fotoğraf: Sena Nur Taştekne
Çoğu kez sıradan veya gündelik malzemeler, nesneler ve durumlardan yola çıkıp bunları sıradışı ve beklenmedik müdahalelerle dönüştüren; karartma, eksiltme, tekrarlama, yer değiştirme gibi yöntemlerle işleyen; gölgeyi ışığa, meçhulü maluma, ayrıntıyı bütüne yeğleyen bu yapıtlar, mekânda kurdukları etkileşim ve yakınlıklar yoluyla yeni anlam arayışları için puslu bir görüş alanı açıyorlar.
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
Yapı Kredi’nin değerli desteğiyle gerçekleşen Kendi Gölgesinde sergisi, Arter’in giriş ve -1. kat galerilerinde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Sergide Yer Alan Sanatçılar
Hüseyin Bahri Alptekin, Mirosław Bałka, Pedro Barateiro, Michał Budny, Hera Büyüktaşçıyan, Jae-Eun Choi, Cevdet Erek, Terry Fox, Hreinn Friðfinnsson, Bilge Friedlaender, Deniz Gül, Mona Hatoum, Rolf Julius, Nadia Kaabi-Linke, Šejla Kamerić, Borga Kantürk, Mohammed Kazem, Inge Mahn, Ferhat Özgür, Seza Paker, Pinaree Sanpitak, Chiharu Shiota, Yaşam Şaşmazer, Hema Upadhyay, Nika Zupančič
Fotoğraf: flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar)
*
Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden erişilebilir. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter, Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Kurumsal Sponsor Tüpraş’ın değerli desteğiyle, tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; Perşembe günleri ise her yaştan izleyici için ücretsiz. Arter Beraber üyeleri ise sergileri yıl boyunca ücretsiz ziyaret etmenin yanı sıra farklı ayrıcalıklardan faydalanıyor. Arter binasının Kütüphane, Kitabevi, Bistro by Divan, arka bahçe alanlarına ve Galeri 0’da yer alan sergiye giriş için bilet gerekmiyor. Ulaşım Sponsorları Ford Otosan ve Otokar’ın desteği sayesinde Taksim’den ve Tepebaşı’ndan ücretsiz servis araçlarıyla Arter’e ulaşılabiliyor.
Emre Baykal Hakkında
Emre Baykal (d. 1965, İstanbul), Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. İstanbul Bienali’nde Direktör Yardımcısı (1995–2000) ve Direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005–2008 arasında santralistanbul’un Sergiler Direktörlüğünü üstlendi. 2008 yılında Arter’de sergiler direktörü ve küratör olarak görev yapmaya başladı. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü üstlenen Emre Baykal, 2016’dan bu yana Arter’in başküratörlüğünü yürütüyor. Emre Baykal, Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023), OyunBu (2022–2023), Füsun Onur: Opus II – Fantasia (2021–2022), Tedbir (2021–2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019–2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019–2020), Ali Kazma (zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010–2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman’la beraber; 2010–2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu.
Gizem Uslu Tümer Hakkında
Gizem Uslu Tümer (d. 1987, İstanbul), Parsons Paris (Fransa) ve Parsons School of Design’da (ABD) Tasarım ve İşletme Bölümü’nü bitirdi. Sotheby’s Institute of Art, New York’ta Çağdaş Sanat yüksek lisans programını tamamladı. 2009–2010 yılları arasında Galerist’te Sanatçı Temsilcisi olarak görev aldı. 2011–2013 yılları arasında SAHA Derneği’nde Programlar Koordinatörü, 2013–2015 yılları arasında Rampa İstanbul’da Yardımcı Direktör olarak çalıştı. 2015 yılında katıldığı Arter ekibinde Sergiler Yöneticisi olarak görev alıyor.
Gün-Saat
Ekim 19 (Perşembe) 00:00 - Nisan 7 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu’ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00
07kas(kas 7)00:0014nis(nis 14)00:00Üç İç Denizin Ülkesi
Açıklama
Handan Börüteçene’nin bugüne kadarki en kapsamlı sergisi “Üç İç Denizin Ülkesi” 7 Kasım Salı günü Salt Beyoğlu’nda ziyarete açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Handan Börüteçene’nin bugüne kadarki en kapsamlı sergisi “Üç İç Denizin Ülkesi” 7 Kasım Salı günü Salt Beyoğlu’nda ziyarete açılıyor.
Handan Börüteçene, “Mutfak Ordusu” serisinden üç heykel, 1984 Sanatçının izniyle / Handan Börüteçene, “İşçi Kadın”, 1982/2023 Sanatçının izniyle
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın yeni sergisi Üç İç Denizin Ülkesi, kırk yılı aşkın süredir kararlı biçimde arkeoloji, tarih ve doğa odağında üreten Handan Börüteçene’nin bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı sergisi. İsmi, sanatçının taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı bir coğrafyaya işaret ediyor: Anadolu ve Trakya.
7 Kasım itibarıyla Salt Beyoğlu’nda görülebilecek sergi, sanatçının mezuniyet projesi için yaptığı erken dönem işlerinden ödüllü enstalasyonu Kır/Gör’e (1985), 1987’de Urart Sanat Galerisi’nde gösterdiği terracotta serilerinden İstanbul’un kamuya açık mekânlarına yerleştirilen büyük ölçekli heykellerine birçok eseri gündeme getiriyor. Bellek yitimine meydan okuyan bir sanat pratiğinin izini süren sergi, Börüteçene’nin tutkularını, işlediği temaları, peşini ısrarla bırakmadığı meseleleri ve üretimindeki yeni açılımları bütünlüklü şekilde keşfetmeye olanak veriyor.
Handan Börüteçene’nin “5. Yeni Eğilimler Sergisi”ndeki (Mimar Sinan Üniversitesi) “Kır/Gör” enstalasyonu, 1985 Sanatçının izniyle
İstanbul’da dünyaya gelen Börüteçene, doğup büyüdüğü kentin kapsamlı tarihi ile barındırdığı çok katmanlı görselliğin büyüsüne küçük yaşta kapılır. Geçmişe yönelik merak ve heyecanının belirginleştiği çocukluk yıllarında babasının kütüphanesinde bulup karıştırdığı arkeoloji kitapları, ailecek İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne yapılan ziyaretler genişlemekte olan tahayyülünde kalıcı izler bırakır. Annesi Hesna Hanım nakış ustasıdır; o çalışırken etrafa dağılan renk renk kristal boncuk, payet ve inciler sanatçının renk ve form ile kurduğu ilişkiyi pekiştirir.
Handan Börüteçene, “Yeryüzünün Belleği”, 1995 (detay) Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde seramik öğrenimine başlayan Börüteçene, “dört duvar” arasından çıkma arzusunun yanı sıra toprağın tarihinden öğrenme hevesi ile arkeolojik saha çalışmalarına katılır. Arykanda Antik Kenti’ndeki ilk kazı deneyimi, akademi öğreniminin son dönemine denk gelir. 1981’de mezun olan sanatçı, Paris’e yerleşir ve iki yıl boyunca (1982-1984) l’École nationale supérieure des Beaux-Arts’da Georges Jeanclos ve César’ın (Baldaccini) heykel atölyelerinde çalışır. İlk kişisel sergisini Paris’te açar, bir yandan da İstanbul’da düzenlenen önemli sergilere katılmayı sürdürür.
Handan Börüteçene’nin Saraçhane Parkı’ndaki “İstanbul Kitabı” heykeli, 1994 Fotoğraf: Mustafa Hazneci (Salt), 2023
Akademi’nin İstanbul Sanat Bayramı kapsamındaki 5. Yeni Eğilimler Sergisi’ne (1985) Kır/Gör enstalasyonuyla katılır. Hacılar ve Çatalhöyük’teki Neolitik konutları örnek alarak kerpiç bir yapı inşa eder. İçini teknolojik aletlerden gazete, banknot ve türlü gündelik nesneye dönemin kutsallarıyla donatır ve izleyiciyi çivi yazılı tabletleri kırmaya davet eder. Türkiye güncel sanat anlatısında hatırlı bir yer edinen iş, 1980’lerin kültürel deneyimlerine paralel olarak tahribatlarla altüst olan şehir manzarasını irdelerken Börüteçene’nin sanat üretiminin iki ana damarını ve sarmal ilişkilerini ortaya koyar: Kültürler, çağlar, türler, insanlar arası iletişim ile bu iletişimden doğan bilgiyi içeren “yeryüzünün belleği”. Sanatçı Mutfak Ordusu (1984), Ütücüler (1985), Kırma/Gör (1985-1987) ve Kitle İletişimsizlik Araçları vs vs zzzz….bızzzz (1987) gibi işlerinde geçmiş, şimdi ve geleceği ilişkilendirmek üzere Neolitik çağdan günümüze biriken imge, nesne, metin ve formları kullanır. Yeryüzünün Belleği (1995) serisinde kültürel devamlılığı Hititler devrinden beri varlığını sürdüren Anadolu florası üzerinden ele alır: Hattuşa (Boğazköy) tabletlerindeki bilgiler doğrultusunda Kızılırmak yayı içinden topladığı türlü ot ile tohumun Troya ve Aiolis bölgelerinden gelen toprakla iç içe geçtiği görkemli “bellek kasaları” üretir.
Börüteçene için “yeryüzünün belleği” kavramı, kişisel tarihini de kapsar. Bilgi evreni genişledikçe geçmiş çağlardan tanışları da çoğalır: Sümerli Ludingirra, Hititli Teşup, Lesboslu Sappho ve Byzantionlu Moiro gibi. Bu ahbaplarıyla sohbetleri Paris’teki stüdyosundan Venedik kafeleri ve Akdeniz sahillerine elinden düşürmediği defterlerinde birikir. Bazen alıntı, çizim, karalama, bazen de şiir formatındaki bu notlar süzgeçten geçtikten sonra Denize Âşık Olan Kürenin Kitabı (1990) ve Kendime Gömülü Kaldım (1999-süregelen) gibi işlerin “doğum yazıları” ortaya çıkar. Bugüne dek sadece kataloglara basılı olan doğum yazıları, sergideki işlere eşlik ederek derinlikli bir sanatsal düşünce biçimini görünür kılar.
Sanatçı yıllar boyu İstanbul, Paris ve Kaş üçgeninde bir konargöçer olmayı sürdürür. Bu yer değiştirmeler zaman içerisinde işleriyle arasında, düşünsel olmasa da fiziksel bir mesafe yaratır. Yıllar önce koleksiyonlara giren ya da arkadaşlarına armağan ettiği bir grup iş kaybolur, izi bulunamaz veya türlü sebeple tahrip olur; İstanbul’un açık alanlarındaki heykelleri, mekânların kullanımları farklılaştıkça amaçlarından uzaklaşır ya da kaderine terk edilir. Kaydı tutulmamış, gözden ırak kalmış ve kayıp işlere vurgu yapan sergi, Türkiye’deki kültür mirası ve sanat eserlerine yönelik ihmalkâr tavra da dikkat çeker.
Salt’tan Amira Akbıyıkoğlu tarafından programlanan Üç İç Denizin Ülkesi, 7 Kasım 2023 – 14 Nisan 2024 tarihlerinde Salt Beyoğlu’nda ücretsiz görülebilir. Sergi paralelindeki kamu programları saltonline.org ve Salt’ın sosyal medya kanallarında duyurulacak.
Handan Börüteçene, “Aya İrini’deki Bütün denizlerin içinden geç. Sessizlik ve sırdır ötesi” sergisinden bir heykel, 1991 Sanatçının izniyle
*
Program: Amira Akbıyıkoğlu
Program Koordinatörü: Gülce Özkara
Program Asistanı: Deniz Özgültekin
Tasarım ve Prodüksiyon: Emirhan Altuner
Restorasyon ve Teknik Danışmanlık: Kurucu Koçanoğlu
Editör: Ezgi Yurteri
Çeviri: İpek Ulusoy Akgül
Kurulum: Fiksatif, Maksu Reklam, Eray Özcan
Video: Mustafa Hazneci
İletişim Tasarımı: Onur Yazıcıgil, Alp Eren Tekin
Can Cumalı ile Çağlar İşbilir (Mono Earth), Nurtaç Buluç, Mustafa Ergül, Sara Alizadeh Ghavidel, Coşkun Bozanlı ve Eriş Mermer’e eser üretimindeki katkılarından dolayı teşekkürler.
Üç İç Denizin Ülkesi sergisi Hakan & Melis Börteçene ve Spot Projects’in destekleri, Asya International Movers (Nakliyat), Dostcam (Prodüksiyon), Eureko Sigorta ve Jotun Boya’nın katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Diler Holding, Salt’ın sene boyunca yürüttüğü çalışmalara kurumsal destek sağlamaktadır.
Gün-Saat
Kasım 7 (Salı) 00:00 - Nisan 14 (Pazar) 00:00
26ara(ara 26)00:0028nis(nis 28)00:00Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl
Açıklama
"Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl" sergisi, SSM’de ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
“Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl” sergisi, SSM’de ziyaret edilebilir.
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin Türkiye resim sanatında önemli yeri olan sanatçılara ve eserlerine derinlemesine bir bakışaçısı sunan monografik sergileri; geç Osmanlı İmparatorluğu’nun ve erken Cumhuriyet döneminin öncü kadın sanatçılarından Melek Celâl’e odaklanarak devam ediyor. Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla gerçekleştirilen Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl, 26 Aralık 2023 – 28 Nisan 2024 arasında SSM’de ziyaret edilebilecek.
Sergi, 1924’te Galatasaray Sergileri’nde ilk nü eserleri gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatına ve sanatına odaklanıyor. Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraflar, kartpostallar, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor.
19. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nda doğan ve hayatlarına Türkiye Cumhuriyeti’nde devam eden ilk modern sanatçı kuşağının öncü kadın temsilcilerinden Melek’in hayatı ve eserlerine kapsamlı bir bakış sunan sergi, her anlamda radikal değişikliklerden geçen bir ülkede modernleşme sürecinin nasıl yaşandığına dair ipuçlarını içeriyor. Erken Cumhuriyet döneminin pek çok sanatçısı gibi, İstanbul’da varlıklı bir Osmanlı ailesinin kültür birikimiyle yetişen Melek Celâl’in hayatı, yalnızca bir dönemin unutulmuş bir ressamının hikayesini değil, aynı zamanda geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminin kültürel panoramasını da ortaya koyuyor. Sergide Melek Celâl’in tekniğine, eserlerinin geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına, kullandığı malzemelerin yapısı ve dokusuna ışık tutan Görünenin Ötesinde Melek Celâl bilimsel analiz çalışması da yer alıyor.
Melek’in fotoğrafları. Doğan Paksoy Koleksiyonu.
Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper “Sakıp Sabancı Müzesi ile daha önce birlikte gerçekleştirdiğimiz Feyhaman Duran, Selim Turan, Avni Lifij ve Abdülmecid Efendi sergilerinin sadece sanatseverler nezdinde değil, sanat tarihinde de önemli birer kaynak olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyet’in tüm değerlerinin nüfus bulduğu çok yönlü bir kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatını ve sanatını konu alan sergiyi Cumhuriyet’imizin 100. yılında gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Böylesine güçlü bir kadın sanatçıyı yoğun bir araştırma ve çalışmayla topluma sunan sevgili Nazan Ölçer ve SSM ekibine kalpten teşekkür ediyoruz.” dedi.
Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer; “Bir sanatçının çalışmalarına odaklanan, sanatçının tarzını, kültür sanat ortamına katkılarını kapsamlı bir şekilde işlediğimiz sergilerimiz, her zaman yoğun bir ön araştırma gerektiriyor. Sabancı Holding’in sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz monografik sergiler serimizi bu yıl kıymetli bir kadın sanatçıya ayırmak istedik. Melek Celâl, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde köklü bir aileden gelen çok yönlü bir figür olmasına rağmen, maalesef günümüzde unutmuş olduğumuz bir Cumhuriyet kadını. Cumhuriyet ideallerini yansıtan Melek Celâl’i, Cumhuriyet’in 100. yılında hatırlayarak, Türkiye’nin bu dönemini ve dönemin hayallerini de hatırlamayı kendimize görev bildik.
Melek Celâl Sofu (1896-1976), Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın 1936, tuval üzerine yağlıboya, 36 x 48,5 cm. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Env. no. 206/619.
Melek, eğitimli ve varlıklı bir aileye sahip olduğu için evinde iyi bir eğitim görür. İnâs Sanâyî-i Nefîse Mektebi ve Académie Julian’ın resmi kayıtlarında ismine rastlanmasa da bu okullarda konuk öğrenci olarak bulunmuş, sık sık seyahatler gerçekleştirdiği Paris’te dönemin önemli sanatçılarının atölyelerine devam etmiş olması muhtemeldir. Moda’da yaşadığı ve kendi atölyesinin de bulunduğu Villa Wohl’da dönemin pek çok sanatçı ve aydınına ev sahipliği yapmış, İstanbul’daki kültür ve sanat ortamında aktif bir rol oynamıştır.
Melek Celâl sadece bir ressam ve heykeltraş değil, aynı zamanda yazar ve eleştirmen. Geleneksel Türk el sanatları ve hat sanatı hakkında yazdığı makaleler ve kitaplar, verdiği konferanslar, neredeyse sanatçı kimliğiyle yarışır niteliktedir. Melek, bir yönüyle Batı’ya bakarken bir yönüyle de Anadolu’ya dönen bir Cumhuriyet kadını. Tüm sanatseverleri eğitimli, dünyaya açık, geleneksel Türk sanatlarına ve mimarisine tutkuyla bağlı, Cumhuriyet’in yetiştirmek istediği nesile örnek olarak kabul edebileceğimiz Melek’in hayatını ve sanatını keşfetmeye bekliyoruz.” dedi.
Melek Celâl Sofu (1896-1976), Gelincikler, kontrplak üzerine yağlıboya, 37,5 x 51 cm. Doğan Paksoy Koleksiyonu.
Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi kapsamında hazırlanan ve akademik kaynak niteliğindeki katalogda ise Namık Sinan Turan, Gizem Tongo, Ahu Antmen, Nazan Bekiroğlu, Mehmet Samsakçı ve Ömer Faruk Şerifoğlu, Melek Celâl’in hayatını ve sanatını pek çok farklı açıdan değerlendirdiler.
Eğitim programlarıyla da desteklenecek sergi kapsamında 26 Ocak’ta gerçekleşecek, sanat terapisi ve farkındalık ilkelerinden ilham alan Müzede An’da atölyesiyle 5-7 yaş aralığındaki çocuklar ve ebeyvenleri, Melek Celâl’in galeride yer alan farklı natürmort eserlerinin renk ve kompozisyonlarını keşfedecek.
Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi, Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla 28 Nisan 2024’e kadar, pazartesi hariç her gün 10.00 – 18.00 arasında SSM Galeri -2’de ziyaret edilebilecek.
Gün-Saat
Aralık 26 (Salı) 00:00 - Nisan 28 (Pazar) 00:00
06oca00:0006nis00:00Muhatabı Olmayan Mutfak
Açıklama
TUNCA’nın yeni sergisi "Muhatabı Olmayan Mutfak" 6 Ocak’ta İMALAT-HANE'de açılıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
TUNCA’nın yeni sergisi “Muhatabı Olmayan Mutfak” 6 Ocak’ta İMALAT-HANE’de açılıyor.
Desire, Desenler, Franco, Grafit
TUNCA‘nın sanat çalışmalarının önemli bir parçası olan yemek pişirme pratiği ve 20. yüzyıl ütopyaları zemininde yaptığı tarihsel araştırmalarının ürünü olan kişisel sergisi “Muhatabı Olmayan Mutfak”, 6 Ocak’ta İMALAT-HANE‘de izleyiciyle buluşuyor.
Sanatçının 6 Ocak – 6 Nisan 2024 tarihleri arasında, iki hafta arayla farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla düzenleyeceği yemek performanslarında, pişirilen yemekler eşzamanlı olarak izleyiciye servis ediliyor. Jorela Karriqi iş birliği ile mekâna özgü tasarlanan sergi kurgusu içinde düzenlenecek performanslar, konuk ve izleyici arasında interaktif karşılaşmaların yaşanacağı bir yemek daveti sunuyor.
2014 yılından bu yana gastronomi ve sanat bağlamında performanslar gerçekleştiren TUNCA, desenden, heykel, video ve performans formlarına uzanan çok yönlü bir pratiğe sahip. Resmi tarihlerden bireysel hikâyelere “hafıza”nın devasa katmanları arasında gezinen sanatçı tanıklık olgusunu, belgeselciliğin ve işaret ediciliğin ötesinde çerçeve içine alır. Kullandığı fotografik belgeler, TUNCA‘nın öznel belleği ile birleşir ve ardından kağıt üzerine bir başka kimyasal tortu olan füzen ile aktarılır. Sanatçının araştırma odaklı pratiği tarih yazımı ile ilgilidir, geçmişi kazıyla gün ışığına çıkarır, yeniden kurgular ve canlandırır.
TUNCA‘nın, İMALAT-HANE‘nin eser üretim desteği ile hazırlanan “Muhatabı Olmayan Mutfak” adlı yemek performans serisi programını web sitesinden takip edebilirsiniz.
Desire, Desenler, Castro, Grafit
Gün-Saat
Ocak 6 (Cumartesi) 00:00 - Nisan 6 (Cumartesi) 00:00
13oca(oca 13)00:0011nis(nis 11)00:00Sıradaki Şarkı
Açıklama
Nilüfer Belediyesi, Nermin Er’in “Sıradaki Şarkı” adlı kapsamlı sergisine, Gizem Gedik küratörlüğünde, 13 Ocak Cumartesi itibarıyla Meteor I Balat Kültürevi’nde ev sahipliği yapıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Nilüfer Belediyesi, Nermin Er’in “Sıradaki Şarkı” adlı kapsamlı sergisine, Gizem Gedik küratörlüğünde, 13 Ocak Cumartesi itibarıyla Meteor I Balat Kültürevi’nde ev sahipliği yapıyor.
Nilüfer Belediyesi’nin Bursa’ya kazandırdığı yeni sanat mekânlarından biri olan Meteor I Balat Kültürevi; küratöryel karma sergilerle öne çıkarken yeni yılda Nermin Er ile ilk kez bir kişisel sergiyi ziyaretçilerle buluşturuyor. 2004 yılında ilk kişisel sergisini Galeri Nev İstanbul’da gerçekleştiren sanatçının yirminci sanat yılına da denk düşen sergi, bu süreç içinde ürettiği eser gruplarının birbiriyle olan ilişkisini ve Er’in zaman içinde değişen, gelişen veya birbirini tamamlayan görsel dilini bütünsel bir kurguda sunmayı amaçlıyor.
İtinalı, detaycı ve minimal bir tavırla özellikle kâğıdı ve mürekkebi başlıca malzemeleri olarak kullanan sanatçı, eserlerinde gündelik karşılaşmalarına; kentle, doğayla, birlikte yaşadığımız canlılarla, ışık-gölge-siluet gibi unsurlarla olan anlık veya süregelen ilişkilerine yer veriyor. Bunun yanı sıra, malzemenin sınırlarını keşfederek biriktirme, dağılma, üst üste yığılma, parçaları ekleme-çıkarma gibi jest ve tekniklerle yüzeyleri boyutlandırıyor. Geçmişte animasyon alanında çalışmış olmasının da getirdiği zengin kurgusal dünyası, sahne ve mizansenlere yönelik ilgisi ve yaratıcı mizah duygusu aracılığıyla teatral ifade biçimlerini de çalışmalarına yansıtan Er’in eserleri, genellikle bir kurguyu tamamlayan cümlecikler gibi seriler hâlinde ortaya çıkıyor. Sergide çoğunlukla kağıdın çeşitli kullanımlarıyla oluşturulan eser grupları, monokrom desenler, rölyefler, bu işlerle ilişkili video ve enstalasyonlar yer alıyor.
Yol’da, Işıklı maket, detay, 17x100x100 cm, 2013
Aynı Anda Başka bir Yerde, 2022, Video (loop)
Tıpkı müzikte birbirini takip eden melodilerin yarattığı akış ve arka plandaki ritimler gibi, sanatçının iç dünyasına yönelik müzikal bir ritim ve akış içinde olan eserler, “Sıradaki Şarkı” adıyla buluşarak yirmi yıllık bir sürece bakarken izleyicinin sırada ne bekleyebileceğine dair de mizahi ve umutlu bir çağrışım yapıyor.
Sergi, 11 Nisan’a dek ziyaret edilebilir.
*
Nermin Er Hakkında
Nermin Er (1972, İstanbul), 1995 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nden mezun oldu. Animasyon alanındaki profesyonel çalışma hayatının yanı sıra 2004’ten itibaren Galeri Nev İstanbul’da düzenli olarak kişisel sergiler açan sanatçının “Tek Göz Oda” adlı çalışması, Kahve Dünyası’nın 2017’de hayata geçirdiği Yanköşe adlı kamusal projenin açılışında sergilendi. Yine 2017 yılında Cappadox Çağdaş Sanat Sergisi kapsamında Nevşehir’in coğrafyasıyla bağlantı kuran “Dinle” adlı heykelleri açık alanda yer aldı. Er’in karma sergilere katıldığı kurum ve galeriler arasında Ka Ankara (Ankara, 2023), NordArt Büdelsdorf (2023), Yapı Kredi Kültür Sanat (İstanbul, 2021), Atatürk Kültür Merkezi (2021), Open Space (Berlin, 2020), Riverrun İstanbul (İstanbul, 2019), Müze Evliyagil (2018), Cappadox (Kapadokya, 2017) ), İstanbul Modern (2013), Helene Nyborg Contemporary (Kopenhag, 2006), Siemens Sanat Galerisi (İstanbul, 2005), Pera Müzesi (2005), Aksanat (İstanbul, 2004), :mentalKLINIK (İstanbul, 2002) bulunuyor. 2020 yılında NGBK / Depo Berlin Misafir Sanatçı Programı’ndan davet alarak ZKU Berlin’de geçiren sanatçı, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Gün-Saat
Ocak 13 (Cumartesi) 00:00 - Nisan 11 (Perşembe) 00:00
15şub00:0015nis00:00"Micro-Folie" Dijital Müzesi
Açıklama
Fransa’nın önde gelen müzelerindeki eserlerin sergilendiği Micro-Folie "Küçük Çılgınlık" dijital müzesi, 15 Şubat 2024’de Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde Mardinlilerle buluşuyor. Dijital müze, 15 Nisan 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Fransa’nın önde gelen müzelerindeki eserlerin sergilendiği Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” dijital müzesi, 15 Şubat 2024’de Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde Mardinlilerle buluşuyor. Dijital müze, 15 Nisan 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek.
Institut français Türkiye iş birliğiyle Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde 15 Şubat 2024’te açılacak Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” dijital müzesi, ziyaretçilerini yeni teknolojiler aracılığıyla yüzyıllar öncesinden günümüze uzanan bir kültür ve sanat yolculuğuna çıkaracak.
Dijital müze ziyaretçileri, Fransa’nın önde gelen müze ve bilim kurumlarından Versailles Sarayı, Pompidou Merkezi, Louvre Müzesi, Picasso Müzesi, Quai Branly, Philarmonie, Universcience ve Ulusal Müzeler, Grand Palais, Cite de la Musique, Orsay Müzesi’nin de aralarında olduğu 12 kurumun yüzlerce eserini rehber eşliğinde dev ekranlardan izlerken, eserler ile ilgili sırları ve oyunları tabletlerinden keşfedebilecekleri farklı bir deneyim yaşayacaklar.
Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” Sanal Müze Nasıl İşliyor?
Farklı disiplinlerden, yüksek çözünürlükte dijitalleştirilmiş, yüzlerce eserden oluşan koleksiyon, projeksiyon aracılığıyla müze eğitmeni tarafından okul gruplarının düzeyinde ve ilgilerini çekecek pedagojik yöntemlerle tanıtılıyor.
15 Şubat – 15 Nisan 2024 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde rehber eşliğinde ziyaret edilecek dijital müze ücretsiz olup, haftanın 6 günü okul gruplarının ziyaretine açıktır.
Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” dijital müze eğitim programı hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayın
*
Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” Projesi Hakkında
Micro-Folie “Küçük Çılgınlık” izleyicilerine büyük kültürel kurumların hazinelerine dijital ortamda ulaşılabilirlik sağlamak, yeni eserlerin yaratılmasına öncülük etmek ve fikir alışverişinin yapılacağı bir ortam yaratmayı hedefleyen bir kültür projesidir.
Institut français Türkiye, Paris Kültür Parkı La Villette tarafından geliştirilen Micro-Folie dijital müzeyi Türkiye’de ilk kez 2017 yılında İzmir’de, 2018’de Ankara’da ve 2020’de Diyarbakır’da gerçekleştirdi. Yoğun ilgiyle karşılaşan dijital müze şimdi de Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde.
Gün-Saat
şubat 15 (Perşembe) 00:00 - Nisan 15 (Pazartesi) 00:00
22şub(şub 22)00:0021nis(nis 21)00:00Geçen Program
Açıklama
Can Aytekin’in “Geçen Program” adlı sergisi Kevser Güler küratörlüğünde 22 Şubat-21 Nisan 2024 tarihleri arasında Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Can Aytekin’in “Geçen Program” adlı sergisi Kevser Güler küratörlüğünde 22 Şubat-21 Nisan 2024 tarihleri arasında Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ziyaret edilebilir.
Nilüfer Belediyesi, Can Aytekin’in “Geçen Program” adlı sergisine, Kevser Güler küratörlüğünde, 22 Şubat Perşembe itibarıyla Nâzım Hikmet Kültürevi’nde ev sahipliği yapmaya başlıyor. Nâzım Hikmet Kültürevi’nin mekansal kurgusuyla ilişki kuran “Geçen Program” sergisinde Aytekin, dijital teknolojiler öncesinde yaygın bir üretim olan afiş ressamlığı pratiğinin tekniklerine, kağıt malzeme ve baskıyla ilişkisine ve açık ya da örtük resim tarihi referanslarına yakından bakıyor.
Can Aytekin yapıtlarında sıklıkla, resmin problemlerinin günlük yaşamda çeşitli görsel kültür sanat üretimlerinde nasıl ele alındığına eğiliyor. Sanatçı bu ilgisi doğrultusunda kentsel tasarım, mimari, grafik tasarım ve sinemayla ilişkiler kuruyor, bu üretimlerin resimle kesişen ara alanlarını ve buradan resme taşanları inceliyor.
“Geçen Program”, Can Aytekin’in afiş ressamlığı ve kağıt malzemeye odaklanan sergilerinin yeni ayağı olarak izleyiciyle buluşuyor. Sergi, sanatçının yakın dönemde yaptığı başka iki sergi ve iki gösterimle ortaklıklar taşıyor. 2018’de Ariel’de, 2019’da “Gelecek Program” adlı solo sergisiyle Riverrun’da, 2022’de “Şimdiki Program” sergisiyle Versus Art Project’te ve 2023’te Büyükada Lale Sineması’ndaki vitrinde yaptığı sergilemede Aytekin, bu çerçevede oluşturduğu yapıt serilerinden seçkiler göstermişti. Bir bakıma bu sergiler birbirleriyle temas halinde doğmuş yapıt serilerinden çoğalıyor, başka mekanlara taşınırken seçkiler farklılaşırken yeni bir mekansal örgütlenmeyle bir arada gösteriliyorlar. Tıpkı filmlerin sinemadan sinemaya, şehirden şehire taşınması gibi, Can Aytekin de bu yapıtlar serisini, bir dosya gibi taşıyor ve görmenin ve görsel örgütlenmenin mimariyle ilişkisine de özen göstererek başka mekanlarda başka kadrajlar sunan sergilere dönüştürüyor.
Sanatçı belirli bir film bağlamında ürettiği, afiş, sinema feneri, lobi fotoğrafları, poster baskıları dahil efemera külliyatını, sergileneceği mekana göre yeni ilişkiler önerecek biçimde paylaşıyor. Film gösterimleri öncesinde lobide, fuayede, sinemanın girişinde kurulan sergileme panolarının, dekorların ve afişlerin geçiçiliğini benimseyerek, hızlı ve ucuz çözümlerle ilerleyen sanatçı, üretim süreçlerini kutsamaktan imtina etmenin, yaşamın telaşını ve aceleciliğini sahiplenmenin olanaklarını hatırlatıyor. Brikolaj üretime öykünen çalışma süreçleri, kısıtların doğurabileceği yaratıcı fikirlere, geçiciliğin tanıyabileceği imkanlara bakmayı teşvik ediyor.
Sergi 21 Nisan tarihine dek ziyaret edilebilir.
Sergiye bir dizi paralel program eşlik ediyor:
Can Aytekin, Fatih Özgüven, Kevser Güler – Sergi Konuşması: Kağıt Üzerinde, 16 Mart 2024 Cumartesi
Can Aytekin – Kes, Yapıştır, Renklendir, 17 Mart 2024 Pazar
Can Aytekin – Kes, Yapıştır, Renklendir, 21 Nisan 2024 Pazar
Gün-Saat
şubat 22 (Perşembe) 00:00 - Nisan 21 (Pazar) 00:00
Açıklama
Kâmil Fırat'ın "Yol" isimli fotoğraf sergisi G-art Galeri'de ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Kâmil Fırat’ın “Yol” isimli fotoğraf sergisi G-art Galeri’de ziyaret edilebilir.
Fotoğraf, icat olduğundan bu yana insanı insana anlatmanın en güçlü yollarından biri ve bir görüntü olmanın ötesinde, “dilin” bir enstrümanıdır. ‘70 lerin ortasından bu yana fotoğraf çeken sanatçı Kâmil Fırat, işte bu dili özgün, yenilikçi ve samimi kullanımıyla dünyayı algılamada farkındalık yaratırken, meselelere çok boyutlu bakabilme fırsatı da verir. Eserlerindeki kültürel derinlik, bireysel ve toplumsal bir hafıza oluşturur. Bunların en çarpıcı örneklerini 27 Şubat’ta izleyiciyle ilk kez buluşan ‘YOL’ serisinde görüyoruz. Siyah beyaz başlayan sergi şaşırtıcı teknik ve renklendirmelerle son buluyor. İçerik, teknik ve estetik olarak bir tasarım süreci izliyoruz bu seride. Öznesi olarak izlediğimiz eserlerin önünde bu sinematografik anlatımın girdabına çekiliyoruz.
Sanatçı ‘YOL’ serisini kendi anlatımıyla şöyle aktarıyor:
Beni bana anlatan, beni bana her zaman hatırlatan, benim benle hesaplaşmamı sağlayan “etraf”ın ortasındaki aralıktır yol.
O nedenle “yol” etrafta gezinirken en büyük tanıktır.
O nedenle çok uzun zamandır “yol”, modern zamanlarla hesaplaşmalarda “tarih tutucu” olarak yer alır. Bunu yaparken belki de hiçbir zaman açılmayacak “kara kutu” dur o.
Sessiz, sualsiz ve hesapsız… Sadece “etraf”ın söylediklerini duyman için bazen sarsar.
“Yolun gittiği yer” diye bir şey yoktur. Etrafın içinde aralıklar vardır.
Ve aslında yolların çoğalması “etraf”ın yok olmasıdır.
Bu nedenle yol; bizi yok edene aşık olmamızdır.
Bu sergi giderek elimizden alınan “etraf”ın üzerine yolun tanıklığıdır.
Sanatçı, ima ettiği bu ‘etraf’ ve ‘manzara’ ile kültürel kaygılarımız, siyasi gerçeklerimiz, toplumsal meselelerimiz hakkında yeni düşünceler üretmemize olanak veriyor. Sonuçta bu topraklarda doğan, buranın bilgisi ve kültürü ile şekillenen bir ruha sahip, bu toprakları dert eden ve bu toprakların daha keyifli hale gelebilmesi için söyleyecekleri olanlardan Kamil Fırat, bunları bize fotoğraf ile anlatıyor:
‘Elimizden alınan etraf’ konusunda dünyanın daha iyi olmasına yetecek kadar dertleniyor muyuz?
*
Kamil Fırat Hakkında
Kamil Fırat, 1980 yılından bu yana fotoğraf ve sanat teorileri konusunda çalışıyor.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi
2015 / 2016 / 2017 / 2018 / 2019 / 2020 Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali Küratörü.
Kişisel Sergiler
İstanbul Kare Sanat Galerisi “ÖZNE:HİLMİ YAVUZ” (1996), Museum Bochum-Germany “KAPADOKYA” (1996), Stedelijke Academie voor Beeldende Kunsten Berchem-Belgium “KAPADOKYA” (1996), İstanbul Resim Heykel Müzesi “KIYI”, (2002), İstanbul Tophane-i Amire Kültür Merkezi “KUBBE” (2003), İstanbul Karşı Sanat Galerisi “PANDORA/DA” (2005), Ghar El Melh Tunus “KUBBE, (2006), İstanbul G-Art Galeri “UFKA DAİR” (2007), İstanbul Kare Sanat Galerisi KÖK (2007), İstanbul G-Art Galeri “GÜNEBAKAN-ARTAKALAN” (2008), İstanbul Fotografevi “KENT DÜŞ…TÜ”, İstanbul G-Art Galeri “TAŞ YÜZLER” (2011), Hamam Gallery, Prizren Kosova, “[Jr.]” (2011), İstanbul Karşı Sanat Galerisi “[Jr]” 2012, İstanbul Tophane-i Amire Kültür Merkezi “Gök, Kubbe / Boşluk” (2016), Milli Reasürans Sanat Galerisi “Atlar & Kentler” (2017), Mumbai University “Heaven, Dome / Void. “Architecture Sinan”(2017), Kare Art Gallery “Mektuplar” (2018), New Mexico, Museo Nacional de las Culturas del Mundo “La luz de Anatolia” (2018-2019) Antalya Plus Gallery (2019-2020) “Yaprak”
Yayınlanmış Kitaplar
Fotoğraf Albümleri
ATLAR (1989), KIRKPINAR YAĞLI GÜREŞLERİ (1994), KAPADOKYA (1996), Özne: HİLMİ YAVUZ (1997), PERVANE (2000), KIYI (2003), KUBBE (2004), PANDORA/DA (2005), GÜNEBAKAN-ARTAKALAN (2007), 1994 (2007), DÜŞ KENTLERİ (2008), KÖK (2008), ADATEPE (2009) TAŞ YÜZLER (2011), SMYRNA (2013) DOĞU’YA DOKUNMAK (2015), GÖK, KUBBE / BOŞLUK, MİMAR SİNAN (2016), ATLAR&KENTLER (2017)
Tarih Araştırmaları (Kitap)
GEÇMİŞ ZAMAN DEFTERLERİ ( Mimar Sinan Üniversitesi Tarihi)(2008),
YILDIZ SARAYI FOTOĞRAF KOLEKSİYONU ÜZERİNDEN OSMANLI FRANSA İLİŞKİLERİ (2017), OSMANLI ALMANYA İLİŞKİLERİ (2017), OSMANLI İNGİLTERE İLİŞKİLERİ (2018), OSMANLI AMERİKA İLİŞKİLERİ (2018), ÇARLIK RUSYA’SINA BAKMAK (2019), 19. YÜZYIL JAPONYA’SINA BAKMAK (2019),
19. YÜZYIL ÜRDÜN’ÜNE BAKMAK(2020)
OSMANLI BELGELERİNDE ADATEPE KÖYÜ (2020)
KARABÜK DEMİR ÇELİK FABRİKASI (2022)
Öykü Kitabı
Atlar & Kentler (2017)
Mekan Düzenlemesi
Yüzyıllık Markalar Derneği HAFIZA EVİ /Sultanahmet Tasarım ve Küratörlük
Gün-Saat
şubat 27 (Salı) 00:00 - Nisan 27 (Cumartesi) 00:00
12mar(mar 12)00:0027nis(nis 27)00:00In Hoc Signo Vinces
Açıklama
Larissa Araz’ın ‘In Hoc Signo Vinces’ başlıklı kişisel sergisi, 27 Nisan 2024 tarihine kadar Versus Art Project’te ziyaret edilebilir.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Larissa Araz’ın ‘In Hoc Signo Vinces’ başlıklı kişisel sergisi, 27 Nisan 2024 tarihine kadar Versus Art Project’te ziyaret edilebilir.
Larissa Araz’ın ‘In Hoc Signo Vinces’ başlıklı kişisel sergisi 12 Mart – 27 Nisan 2024 tarihleri arasında Versus Art Project’te gerçekleşiyor.
‘In Hoc Signo Vinces’, 2005 yılında Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından nesli tükenmekte olan üç hayvan türünün taksonomik isimlerinin değiştirilmesini temeline alıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dek (1840-1923), birçok sömürgeci ve emperyalist bilim insanı ve misyoner, dönemin Osmanlı topraklarına gelerek bölgenin coğrafyasını, doğasını ve sosyo-politik yapısını araştırdı. Bu araştırmacıların birçoğu, Anadolu ve Mezopotamya’da Batı’nın bilimsel literatürüne daha önce kaydedilmemiş türleri inceleyerek önemli keşifler yaptı. Bu keşifler arasında, Latince isimleriyle Vulpes Vulpes Kurdistanica (Satunin, 1906), Ovis Armeniana (Blyth, 1840) ve Capreolus Capreolus Armenius (Blackler, 1919) gibi hayvan sınıfına ait türler bulunmaktaydı.
Tilki, Yaban Koyunu ve Karaca türüne ait olan bu üç hayvan türünün taksonomik isimlerindeki ‘Ermeni(stan)’ ve ‘Kürdistan’ kelimeleri çıkarıldı ve ‘Anadolu’ ve ‘Doğu’ ifadeleriyle değiştirdi. Hayvanların isimleri Vulpes Vulpes Kurdistanica’dan Vulpes Vulpes’e, Ovis Armeniana’dan Ovis Orientalis Anatolicus’a ve Capreolus Capreolus Armenius’tan Capreolus Cuprelus Capreolus’a dönüştürüldü.
Larissa Araz, ‘In Hoc Signo Vinces’ adlı sergisinde bu isim değişikliklerini Bilim İnsanı, Dil, Hayvanlar ve Avcılar adlı dört ayrı bölümde inceliyor.
Sergi, Araz’ın son 3 yılda gravür, çinko, desen, video ve ses gibi birbirinden farklı mecraları kullanarak ürettiği mekana özgü yerleştirmeleri bir araya getiriyor.
Gün-Saat
Mart 12 (Salı) 00:00 - Nisan 27 (Cumartesi) 00:00
01nis00:0024(nis 24)00:00TULIPOMANIA Sergisi
Açıklama
İstanbul Lale Müzesi’nde açılan, Ali Bakova’nın küratörlüğünü yaptığı TULİPOMANİA Sergisinde 55 sanatçı ve tasarımcının 200 eseri yer alıyor. Müze bayram boyunca da sanatseverleri ağırlamaya devam edecek.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
İstanbul Lale Müzesi’nde açılan, Ali Bakova’nın küratörlüğünü yaptığı TULİPOMANİA Sergisinde 55 sanatçı ve tasarımcının 200 eseri yer alıyor. Müze bayram boyunca da sanatseverleri ağırlamaya devam edecek.
1630’larda Hollanda’nın müreffeh ticaret şehirlerine gelen ziyaretçiler; büyüleyen, hassas ve egzotik bir Doğu ithali olan lale çılgınlığına yakalandılar. Nadir çiçek soğanları inanılmaz ve sürekli artan meblağlara el değiştirdi, ta ki tek bir lale soğanı bir evin maliyetinden daha yüksek fiyatlara satılıncaya kadar. Tarihçiler bu döneme “TULİPOMANİA” yani “Lale Çılgınlığı” adını verdiler.
TULİPOMANİA Sergisi lalenin, Orta Asya’nın rüzgârlı bozkırlarındaki kökenlerinden İstanbul’un yemyeşil imparatorluk bahçelerine uzanan serüveninin; Avrupa’nın en imrenilen ve en güzel çiçeği olarak uyandırdığı olağanüstü tutkuların günümüz sanatına etkisini anlatan canlı bir sergi.
İstanbul Lale Vakfı’nın (İLAV) koordinasyonunu üstlendiği, Küratörlüğünü Ali Bakova’nın yaptığı TULİPOMANİA Sergisi’nde AI Art – Yapay Zeka Sanatı, CodeArt, video enstelasyon, mekâna özel üretilen VR-Virtual Reality gibi günümüz çağdaş yaklaşımları geleneksel sanat yaklaşımları ile birlikte kullanıldı.
Serginin küratörlüğünü yapan Ali Bakova, lalenin hem Doğu hem de Batı’da özel ve önemli bir yeri olduğunu söyledi. Avusturyalı diplomat Ogier Ghislain de Busbecq’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın bahçesini gezdikten sonra laleye hayran kaldığını belirtti. Bakova, “Onun da çabalarıyla lale Hollanda’ya gidiyor. Batı’nın Doğu’yu merakının da bir yansıması olarak laleye ilişkin büyük bir çılgınlık başlıyor. Lale, Amsterdam’da bir apartman fiyatına ulaşıyor ve dünyanın ilk borsası lale üzerine yine Hollanda’da kuruluyor” dedi.
Bakova, aynı dönem Osmanlı’da da lale pazarının yükseldiğine işaret ederek, “Bu dönem Osmanlı’nın Avrupa kültürüne öykündüğü ama zevkin de yükseldiği zamanlar. Dolayısıyla lale, bir yanda güzellik ve estetiğin, bir yanda ise çökmüş bir borsanın temsili olarak karşımıza çıkıyor. Tarihçiler bu dönemi “TULİPOMANİA” olarak adlandırıyor” dedi.
Lale Müzesi’nden seçkilerin de yer alacağı, aralarında Muammer Yanmaz, Genco Gülan, Tijen Samuray, Can Akerson, Chiara de Rocchi, Sıla Şehrazat Yücel, Leyla Taranto, Gürkan Yücel, Tunchan Kalkan, Ana Corbero, United Gode, Crea Art, Serhan Gürkan, Nil Bökesoy, Serdar Çongar gibi ulusal ve uluslararası ellibeş sanatçı ve tasarımcının iki yüz eserin sergileneceği TULİPOMANİA Sergisi 14 Nisan 2024 tarihine kadar gezilebilir.
TULİPOMANİ’ya Sergisi kapsamında 7 Nisan Pazar günü saat 12:00’de çocuklara ve annelerine “laleli seramik” atölyesi de düzenlenecek.
*
Küratör Ali Bakova Hakkında
ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden mezun olan Bakova, dünyada artan hiper minimalist, işlevsel ve değişken tasarım akımlarına yurdumuzun kalıcı özgün katkısına dikkat çekmek amacı ile tasarımlarında yaşadığımız coğrafyanın geleneğini, işlevselliğini kökenleriyle birlikte çağdaş yaşama taşıyor.
İstanbul Tasarım Haftası küratörü, Venedik Tasarım Bienali ‘True-Treu’ ekibinin “Synesthesia” sergisi, Maslak ‘Maker Culture’ küratörü, 42 Maslak ‘RED:100’ sergi küratörlüğü yapmış olan Bakova’nın tasarımları çeşitli yerel ve uluslararası karma sergilerde sergilendi; New York’ta ‘Wanted Design Week’, ‘Beyrut Design Week’, ‘İLK in Milan’ Milano Sergisi, ‘Designers’ Odyssey’ Sergisi, Observeur du Design’ Paris’te Yılın En İyi Cam Tasarımı Ödülü’nü kazandı.
Tasarımları New York ve Tokyo’da “MoMa- Museum of Modern Art”, ‘Marta Herford Museum’ Almanya-Berlin’de ‘Museum der Dinge’ ve ‘Bröhan Museum’da sergilendi ve satışa sunuldu. Jameel Prize-Londra ülkemizden davet edilen tek tasarımcı oldu. Asya Tasarım Ansiklopedisi’nde “Crazy Moustapha” isimli eseri ile yer aldı.
İstanbul Lale Vakfı Hakkında
İstanbul Lale Vakfı, Türkiye genelinde lalelerin yaygınlaştırılması, lale türlerinin araştırılarak çoğaltılması, ulusal ve uluslararası platformda tanıtılması, bilinirliğinin artırılması ve üretiminin geliştirilmesi; lalenin Türk kültür ve sanat hayatındaki yerinin araştırılması ve bu konuda yapılmış bilimsel çalışmaları ve eserleri tanıtmak, sergilemek amacıyla 2016 yılında kuruldu. İstanbul Lale Vakfı, adı ile özdeşleşen Emirgan Korusu sınırlarındadır. Vakıf, 1871-1878 yılları arasında Emirgan Korusu’nda inşa edilen köşklerin müştemilatı olarak kullanılan binada yer almaktadır. 19.yy’ın ikinci yarısında Sultan Abdülaziz bugün Emirgan Korusu olarak bilinen bu alanı Mısır Hidivi İsmail Paşa’ya vermiştir. Köşklerin alt tarafında kalan yapı at ahırı, hizmetlilerin ve lojistik ihtiyaçlarının karşılandığı, içinde çamaşırhane, mutfak, ekmek fırını ve benzeri birimlerden oluşan bir yapı olduğu düşünülmektedir. Vakıf bünyesinde yer alan Müze’de, lalenin bir çiçek olarak gelişiminin yanı sıra Osmanlı’dan günümüze bir desen olarak yer almasının örneklerini görmek mümkün.
Gün-Saat
1 (Pazartesi) 00:00 - 24 (çarşamba) 00:00
06nis(nis 6)00:0027(nis 27)00:00“Sahadan” İstanbul Tasarım Müzesi’nde Açılıyor
Açıklama
fam°ın küratörlüğünü üstlendiği, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan dört sanatçıyı bir araya getiren “Sahadan” sergisi, 6 Nisan'da fam°ın İstanbul Tasarım Müzesi’ndeki galerisinde kapılarını açıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
fam°ın küratörlüğünü üstlendiği, Türkiye ve Birleşik Krallık’tan dört sanatçıyı bir araya getiren “Sahadan” sergisi, 6 Nisan’da fam°ın İstanbul Tasarım Müzesi’ndeki galerisinde kapılarını açıyor.
fam°ın küratörlüğünü üstlendiği “Sahadan” sergisi, British Council Yaratıcı İş Birlikleri Hibesi desteği ile Türkiye ve Birleşik Krallık’tan dört sanatçıyı bir araya getiriyor. Sivil toplum kuruluşları Hayata Destek ve Choose Love’ın sahadan derlediği hikayelerden ilhamla üretilmiş multimedya eserleri içeren sergi, 6 Nisan 2024 tarihinde 17:00 – 19:00 saatleri arasında, fam°ın İstanbul Tasarım Müzesi’ndeki galerisinde kapılarını açıyor.
“Sahadan” sergisi, hızın ve coğrafi bölünmelerin getirdiği sınırların algımızı yönettiği çağımızda başkalarının hikayeleri ile karşılaşırken bilinçli olarak yavaşlatılan bir bakışı sahiplenerek şevkat odaklı yaratıcılığın ziyaretçilerine ilham olmasını amaçlıyor.
fam°dan Maya Kurdoğlu ve Nurbanu Asena, Choose Love’ın paylaştığı saha hikayelerini ele alırken, serginin ana partneri, Birleşik Krallık merkezli illüstrasyon ajansı Grand Matter’dan Lena Yokoyama ve Vicki Turner ise Hayata Destek’in sahadan dinlediği hikayeleri eserlere dönüştürdüler.
Vicki Turner’ın kanvas enstalasyonu Hatay’da deprem sonrasındaki süreci ele alırken, Lena Yokoyama’nın illüstratif heykeli kendini tanıyarak güçlenen kız çocuklarının güvenli alanı olarak okulu betimliyor. Galerinin alt katında Maya Kurdoğlu’nun eserleri Lübnan’daki Suriyeli kadın oluşumunu, coğrafi ipuçları ve çağrışımlar üstünden işlerken, Nurbanu Asena’nın dış mekanda deneyimlenen artırılmış gerçeklik (AR) enstalasyonu, göç sonrası Suriyeli mültecileri karşılayan bir fırının umut dolu hikayesini üç boyutlu olarak görselleştiriyor.
Sergi dahilinde ayrıca iki adet herkese açık çevrimiçi oturum etkinliği planlanıyor. 8 Nisan’da düzenlenecek ilk oturum, sanatçıların ve sergi partnerlerinin bir araya gelerek sergi üretim sürecini konuştukları bir seans olacak. 24 Nisan’da fam° ve Grand Matter arasında gerçekleşecek ikinci oturum ise iki kurumun illüstrasyon sektöründe çeşitlilik ve kapsayıcılık hakkındaki deneyimlerine odaklanacak.
Bayramda kapalı olacak sergi 27 Nisan 2024 tarihine kadar Pazartesileri hariç her gün 11:00 ila 18:00 arasında ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
6 (Cumartesi) 00:00 - 27 (Cumartesi) 00:00
mayıs
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
20eyl(eyl 20)00:0026may(may 26)00:00İstanbul’un 500 Yılı Meşher’de
Açıklama
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul sergisiyle izleyicileri İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet ediyor. Beş asırdan kesitler sunan sergide, bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergilenen panoramik ve geniş açılı şehir temsillerinin yanı sıra gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergi Afişi / Anonim, Totpografik İstanbul Görünümü İçeren Vitrin Tabakları, Dekorasyon: Boyer
İstanbul’un önde gelen disiplinler arası sanat mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar isimli sergiyi ziyaretçileriyle buluşturuyor. 20 Eylül’de açılan serginin küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı üstleniyor. Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor.
Sergideki eserlerin üreticileri de büyük çeşitlilik gösteriyor. Gemi kaptanından seyyahlara, askerlerden elçilere, yazar, ressam ve fotoğrafçılardan mimar ve şehir plancılarına kadar Batılılar tarafından bazen politik veya askeri bazen estetik amaçlarla üretilen eserlerde farklı teknikler öne çıkıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çokkültürlü yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor. Bu alıntılar Batılı eser sahiplerinin bakış açısı ile 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Osmanlı/Türk edebiyatından sanatsal üretimler arasında bir diyalog imkânı yaratıyor. Sergi şehre tekrar bir güzelleme yapmak yerine, anlatının çeşitliliğini, tasvirlerin farklılığını incelemeye davet ediyor.
Batılıların gözünden İstanbul
İngiliz ressam Henry Aston Barker’ın 1799 yılında Galata Kulesi’nin tepesinden çizdiği eskizlere dayanarak oluşturduğu İstanbul Panoraması, elçilik sekreteri olarak İstanbul’da bulunan Philipp Franz von Gudenus’un 1741’de İsveç Elçiliği’nin çatısından yaptığı çizime ait gravür, Joseph Schranz’ın Karadeniz’den Marmara Denizi’ne Boğaz panoraması eserlerden birkaçı… Ayrıca bilinen en eski 360 derecelik panoramik İstanbul fotoğraflarını çeken sanatçı olarak tarihe geçen James Robertson’ın Bayezid Kulesi’nden çektiği Mayıs 1854 tarihli fotoğrafın sanatçının imzasını taşıyan ithaflı albümünü de sergide görmek mümkün.
Göz Alabildiğine İstanbul sergisinde, şehri bir uçtan bir uca izleme imkânı veren panoramik eserler birbirinden ilginç detaylar da barındırıyor. Yerel kıyafetler içinde esnaf, öküz arabasında giden kadınlar, şapkalarıyla ayırt edilen Batılılar, çocuklar ve şehrin dört ayaklıları, İstanbul’un siluetini tamamlayan unsurlar olarak öne çıkıyor.
En eski yapıt 1493 yılına ait
Küratörler Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı, üç kata yayılan sergiye ilişkin şunları paylaştı: “Eserleri seçkiye dahil ederken İstanbul’un olabildiğince farklı noktalarından, farklı semtlerinden manzaralar olmasına özen gösterdik. En eskisi Hartmann Schedel’e ait Liber chronicarum (1493) ve en yakın tarihlilerden Alexandre V. Pankoff’un özgün tasarım ve resimlerini içeren albümü (1922-1924) olmak üzere Meşher’in üç katında 100’ü aşkın yapıt sergiliyoruz. Ön plana çıkan tema ve hikâyeler birbirinden keskin sınırlarla ayrılmıyor, aksine birbirlerini besleyip tamamlıyorlar. Yapıtları dönem ve tekniklerine göre değerlendirmek yerine aralarında kurdukları ilişkileri ortaya çıkarmanın, bu çok katmanlı şehri anlama çabasına katkı sunacağına inanıyoruz.”
Meşher Direktörü Nilüfer H. Konuk ise serginin geniş kitlelere ulaşmasını arzuladıklarını söyledi. Konuk, “Kimileri en erken tarihli baskı, günümüze ulaşmış tek nüsha veya döneminin öncü örnekleri olan bu eserlerin bir kısmı ilk defa İstanbul’da sergileniyor. Ömer Koç’un kıymetli koleksiyonundaki bu nadir eserleri Meşher’de geniş kitlelerle buluşturmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
Sergi kitabı eş zamanlı yayımlandı
Sergiyle birlikte Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan sergi kataloğunda konusunun uzmanlarının katkılarıyla İstanbul tasvirlerinin çeşitliliğine dikkat çekiliyor. Katalog metinleri Sven Becker, Briony Llewellyn, Bahattin Öztuncay ve Claude Piening’e ait. Ömer Koç’un önsözüyle başlayan kitapta, küratörler Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin’in sergiyi tanıttığı yazının yanı sıra Prof. Dr. Zeynep Çelik’in “Biz ki İstanbul şehriyiz, güzelizdir” başlıklı makalesi yer alıyor.
26 Mayıs 2024 tarihine kadar görülebilecek Göz Alabildiğine İstanbul sergisine, küratörler ve Meşher ekibinin hazırladığı yetişkin ve çocuk atölyeleri gibi bir dizi program eşlik edecek.
Gün-Saat
Eylül 20 (çarşamba) 00:00 - Mayıs 26 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu’ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00
haziran
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu’ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00
temmuz
24agu(agu 24)00:0028tem(tem 28)00:00İki Güneş Altında
Açıklama
OMM - Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu'ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
OMM – Odunpazarı Modern Müze yeni sanat sezonuna Erol Tabanca Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle giriş yapıyor. İki Güneş Altında adlı sergi 24 Ağustos 2023’te sanatseverlerle buluşacak.
Grafik Tasarım: Amir Jamshidi
OMM – Odunpazarı Modern Müze’nin yeni sergisi “İki Güneş Altında”, gökyüzünde iki güneş olasılığının açtığı mitolojik ve spekülatif ufuklardan, dünyadaki varoluşumuzun Güneş’le olan derin bağlantılarına uzanan bir keşif yolculuğu sunuyor. Küratörlüğünü Aslı Seven‘in üstlendiği sergide, resimden fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar uzanan çeşitli disiplinlerde üretilmiş eserler, güneş ışığı, gölgeler ve atmosferik kırılmalar etrafında şekillenerek optik, termal, metamorfik ve duygusal olgulara dair bir duyarlılık paylaşıyor.
Birden fazla güneşin kozmik zamanda parlamasına izin veren çoğulcu bir duyumsal araç olarak tasarlanan sergi; ışık algısının geçiciliğini yakalamaya çalışan, manzara türünü değerlendiren veya fiziksel ışığın içsel ışık veya bilgelik için bir metafor haline geldiği kompozisyonların ana bileşenleri olarak renk, gölge ve arka plan – figür ilişkisine odaklanan eserleri bir araya getiriyor.
İlhan Koman, Gezinen İhtiyar – Derviş, 1970’ler, Ahşap, 100x30x30 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Biyolojik ve kültürel bir dürtü olarak öykünme taktiklerini barındıran estetik olasılıklara alan açan sergide, Abidin Dino, Ahmet Oran, Alpin Arda Bağcık, Aras Seddigh, Azade Köker, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Berkay Buğdan, Burcu Yağcıoğlu, Burhan Uygur, Ebru Uygun, Erdağ Aksel, Erol Akyavaş, Etel Adnan, Fatma Bucak, Ferruh Başağa, Fikret Muallâ, Gizem Akkoyunoğlu, Guido Casaretto, Haluk Akakçe, Hoca Ali Rıza, Hüsamettin Koçan, İlhan Koman, İnci Eviner, Kemal Önsoy, Ken Matsubara, Komet, Mehmet Güleryüz, Murat Akagündüz, Mübin Orhon, Nejad Melih Devrim, Nejat Satı, Nuri Abaç, Nuri İyem, Orhan Peker, Osman Dinç, Rasim Aksan, Sabri Berkel, Sadık Arı, Serhat Kiraz, Seyhun Topuz, Taner Ceylan, Tayfun Erdoğmuş, TUNCA, Yağız Özgen ve Zoë Paul olmak üzere 45 yerli ve yabancı sanatçının yapıtı yer alıyor.
İnci Eviner, İsimsiz, 2011, Tuval üzerine akrilik, 130×200 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
“İki Güneş Altında” hayali bir varsayım olarak iki güneş fikri ile güneşle değişmekte olan ilişkimizin yarattığı farklı perspektifler aracılığıyla sanat eserlerine bakmanın yeni yollarını öneriyor. Bu bağlamda sergi, tüm ışık, yaşam ve bilgelik kaynağının potansiyel olarak tehdit edici bir güce, daha karanlık veya fazla aydınlık bir güneşe dönüştüğü, iklim değişikliğiyle kavrulan yerkürenin kıyamet estetiği ile doğanın büyüsünü yeniden keşfetmemizi sağlayacak parıltıları da gizlediğini ziyaretçilere berrak ve gerçekçi bir dille anlatıyor.
Taner Ceylan, Turunç, 2002, Tuval üzerine akrilik, 35 cmx50 cm, Erol Tabanca Koleksiyonu.
Gezegenimizin ve bedenlerimizin Güneş etrafındaki döngülerine bağlı olan ve ilhamını OMM’un Kengo Kuma and Associates imzalı mimarisinden alan, onun güneş ışığı ve çevre ile kurduğu kademeli, geçirgen ilişkiyi üçlü bir kurguyla takip eden “İki Güneş Altında” sergisi 28 Temmuz 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilir.
*
OMM Hakkında
Dünyaca tanınan Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates’ın (KKAA) imzasını taşıyan ve etkileyici tasarıma sahip 4,500 m²’lik müze alanıyla OMM, eğitim programları, seminerler, sanatçı buluşmaları, atölye çalışmaları ve dinamik sergi programıyla kültürel gelişimin artırılmasını ve gençlerin sanatsal birikiminin güçlenmesini hedefliyor. Polimeks Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca tarafından Eskişehir’de kurulan ve 7 Eylül 2019 tarihinde kapılarını ziyaretçilerine açan OMM’da koleksiyon sergilerinin yanı sıra, farklı disiplinlerden çağdaş sanatın uluslararası isimleri evrensel bir bakışla sergi programında yerini alıyor.
Aslı Seven Hakkında
Aslı Seven İstanbul ve Paris arasında yaşayan bağımsız bir küratör ve yazardır. Araştırmalarında ve projelerinde sanat ile altyapı ve arazi ilişkisine ve performatif belgelere odaklanır; saha araştırması, eleştirel kurmaca ve kolektif üretim yöntemlerini benimser. 2020’de CNAP (Centre National des Arts Plastiques) bursu ile Paris’te Cité Internationale des Arts’da misafir küratör programına katılmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, Fransa, İspanya, Belçika ve Portekiz’deki müzeler, vakıflar, sanat merkezleri ve konuk sanatçı programlarıyla küratör ve yazar olarak işbirliklerinde bulunmuştur.
2018’den günümüze, Sotheby’s Institute of Art, Londra; Arter Araştırma Programı, Istanbul; ENSA Bourges ve MOCO Montpellier gibi kurumlarda sanatsal araştırma odaklı atölyeler yürütmüş ve ziyaretçi öğretim üyesi olarak dersler vermiştir. Fransa’da ENSA Bourges ve EESI Poitiers-Angouleme’den Sanatsal Araştırma doktorası (2019) ve Université Paris 1 – Sorbonne’dan Siyaset Bilimi araştırma yüksek lisans diploması bulunur. AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği), C-E-A (Fransız Küratörler Birliği) ve ICI (Independent Curators International) üyesidir.
Gün-Saat
Ağustos 24 (Perşembe) 00:00 - Temmuz 28 (Pazar) 00:00
28eki(eki 28)00:0010tem(tem 10)00:00"YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir"
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu'ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
DEVAMINI GÖSTER...
Açıklama
Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonu’ndan 39 sanatçının eseri, “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisinde bir araya geliyor.
Müze Evliyagil, küratörlüğünü Zeynep Yasa-Yaman’ın üstlendiği “YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisini ağırlıyor. Cumhuriyetin 100. yılına özel Müze Evliyagil Koleksiyonundan 39 sanatçının eserleri bir araya geliyor. Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Müze Evliyagil’de görülebilir.
Müze Evliyagil Koleksiyonu içinden seçilmiş, çoğunluğu 1950’lerden günümüze uzanan resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme, video gibi modern/çağdaş sanatın değişen teknik ve anlatım dillerinde yapıt üreten, doğumları Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemlerine, gençlikleri II. Dünya Savaşı’na, yetişkinlikleri savaş sonrasının özgürlükçü dönemine rastlayanlar ile daha genç bir kuşağa dahil olan 39 sanatçının 85 eserinden oluşan sergi, Türkiye sanatındaki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılıyor.
“YÜZ YIL: Hem Evvel Hem Ahir” sergisi, hem Cumhuriyetin 100. yılına hem de bu yüzyılın sanatçılarına, değişen dönemlerin siyasi, ekonomik, kültürel ve sanatsal anlayışlarına, bu ‘yüz’lerin yüzlere ulaşan, farklılaşan, kutuplaşan, uzlaşan düşünce iklimlerine vurgu yapmaktadır.
Sergi, 10.07.2024 tarihine kadar Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Müze Evliyagil’de ziyaret edilebilir.
Gün-Saat
Ekim 28 (Cumartesi) 00:00 - Temmuz 10 (çarşamba) 00:00